English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Amó

Amó tradutor Turco

796 parallel translation
¡ Y me amó!
"Ve o beni sevmişti!"
Ningún hombre jamás necesitó o amó a alguien... como yo te necesito y te amo.
İnan bana dünyadaki hiçbir erkek, sevgilisine sana ihtiyaç duyduğum kadar ihtiyaç duymamış... seni sevdiğim kadar sevgilisini sevmemiştir.
Ningún hombre amó a Anna.
Anna'yı kimse sevmedi.
Pues ningún hombre sobre la tierra amó más fervientemente a la humanidad que Zola.
Bu topraklarda insan sevgisini Zola'dan daha coşkulu yaşayan biri yoktur.
Supongo que siempre la amó.
Sanırım annesini hep sevdi.
¿ A quién de Vds. Amó antes del Sr. Wheaton?
Bay Wheaton'dan önce hanginizi sevmişti?
Eres feliz porque alguien te amó. "
Mutluyum. Birisi beni sevdi.
Desde que volví y antes. Él nunca te amó.
Eve döndüğümden hatta daha öncesinden beri.
Tuvo usted una hija a la que amó y perdió.
Sevip kaybettiğin... bir çocuğun vardı.
"Hablad de quien amó... quizá de forma insensata, pero profunda".
akıllıca değil ama çok fazla sevdi.
"Hablad de quien amó,... hablad de quien amó... quizá de forma insensata, pero profunda".
"Benden bahsederken deyin ki... " Benden bahsederken deyin ki... " Akıllıca değil ama çok fazla sevdi.
Usted jamás amó a su marido, no hasta que murió.
Kocanı ölümünden sonraya kadar hiç sevdiğin yoktu.
Nací cuando ella me besó morí cuando me abandonó viví unas semanas mientras me amó.
Beni öptüğü gün doğdum beni terk ettiği gün öldüm beni sevdiği birkaç haftada yaşadım.
Nací cuando ella me besó morí cuando me abandonó... Viví unas semanas mientras me amó.
Beni öptüğü gün doğdum beni terk ettiği gün öldüm, be beni sevdiği birkaç haftada yaşadım.
Mi hermana lo amó hace tiempo.
Ablam ona uzun zaman önce âşıktı.
Tuve que dar otra repetición, el público me amó.
Bir parça daha söylemem gerekirdi, seyirci bana bayıldı.
.. Y amó a su querido marido un mes, un año o dos Pero él era un tirano que la engañaba Ella decía'cuanto me arrepiento de haberme casado'.
Ve sevgili kocasını bir iki yıl kadar sevdi Ama koca kötü biriydi ve karısını bırakıp kaçtı Evlendiğimiz için üzgünüm dedi ve keyfim yerine geldi
Pero nadie estuvo tan cerca de él como nuestro amigo simón de galilea, a quien amó como a su hermano, y a quien llamó pedro.
Ama hiç birimiz ona Galile'li Simon kadar yakın değildi. Simon'u kardeşi gibi sever, ona Peter derdi.
Se queda para salvarle la vida al hombre al que amó.
Bir zamanlar âşık olduğun adamın hayatını kurtarmak için yanında kalıyorsun.
Charles amó a Chopin.
Charles, Chopin'e bayılırdı.
En cualquier caso, siempre me recordarás como aquél que te amó.
İki durumda da, beni daima sevgilin olarak hatırlayacaksın.
Como me amó tu padre.
Babanın beni sevdiği gibi.
Pero amó a dos ingratos :
Gideli çok oldu. - Bir daha bana araba tutarsın.
Amó a Sebastian desde el principio y a nadie más.
Başından beri Sebastian'ı sevmiş ve başka kimseyi sevmemişti.
Gobernó y amó mejor.
Daha iyi yönetmiş, sevmiş, savaşmıştır.
¿ Quién amó primero al otro?
Bir oyuna dönüşür. Önce kim kimi sevdi?
Pero Dios es piadoso, y en su piedad debe haber aceptado a este muchachito en su reino para encontrarse allí con su madre y su padre. ... a los que él amó y extrañó tanto.
Ancak Tanrı merhametlidir ve bu küçük çocuğu bağışlayıp cennetine alacak çok sevdiği ve özlediği anne babasının yanına koyacaktır.
Pero nunca me amó. Ella amaba a otro.
Ama beni sevmekten vazgeçtikten sonra, başka yerlerde sevgililer aradı.
La dulce Charlotte a quien amó
# John sevgilisiydi... # #...
¿ Nunca amó a una mujer, Razin?
Hiç bir kadını sevdin mi Razin?
Mi madre lo veneraba lo amó hasta en su lecho de muerte.
Annem ona tapardı ölürken bile seviyordu.
Ella nunca me amó
O beni hiç sevmedi
Nunca me amó
Hiç beni sevmedi
Ella nunca me amó
Beni hiç sevmedi
¿ Qué más da un hombre acusado de asesinato que sea ejecutado por no llorar sobre el cuerpo de su madre, o Salamano que nunca amó a nadie salvo a su pito, o Marie, que quería casarse conmigo?
Cinayetten suçlanan bir adamın annesinin ölümüne gözyaşı döküp dökmemesi neyi değiştirir? Ya da Salamano'nun itinden başka birini sevmemesi ya da Marie'nin evlenmek istemesi neyi değiştirir?
Justo por eso, queremos producir esta obra para mostrar al verdadero Hitler, el Hitler que usted amó el Hitler que usted conoció, el Hitler con una canción en el corazón.
Biz de o yüzden bu oyunu sahnelemek istiyoruz. Dünyaya gerçek Hitler'i, tanıdığın, sevdiğin Hitler'i, kalbinde şarkısı olan Hitler'i göstermek için.
Nunca te amó.
aslında O seni hiç sevmedi!
Me amó y me dejó.
Beni sevdi ve beni terk etti.
En Heidelberg estudió, amó, pero tengo buenas razones para creer que su corazón estaba aquí, en el campo.
Okula Heidelberg'de gitti, âşık oldu. Ama kalbinin buraya, kırsal bölgeye ait olduğunu düşünmek için kendimce nedenlerim var.
Y, sobre todo, quería asesinar a James Kirk, un hombre que una vez la amó.
Ve her şeyden öte, James Kirk'ü öldürmek istedi, bir zamanlar onu seven bir erkeği.
La arena por la que luchó y amó por fin le ha cubierto.
Şimdi sevdiği ve savaştığı kum en sonunda onu örttü.
No lo creerás, pero una vez un hombre me amó.
İnanmayacaksın ama, bir keresinde bir adam bana aşık olmuştu.
Nunca lo amó.
Babamı hiç sevmedi.
A Wilhelmine a quien una vez amó.
Bir zamanlar sevdiği Wilhelmine
¿ Qué te ha hecho... este hombre de corazón dulce... que, inclinado ante ti, te amó durante tanto tiempo?
'Oh, kadın'bu nazik ve'derin yürekli adam sana ne yaptı?
Tanto amó Dios al mundo, que entregó a su único hijo... para que quien crea en Él nunca muera y obtenga la vida eterna.
Tanrı dünyayı o kadar sevdi ki peygamberini gönderdi... ona inananlar yok olmayacaklar, ebedi hayata kavuşacaklar.
Tanto amó Dios al mundo que le entregó a su único hijo.
- Tanrı dünyayı o kadar sevdi ki peygamberini gönderdi.
Un muchacho que alguna chica amó. ¿ Lo amaba mucho?
Çok mu sevmiş?
- No soy rosa ni roca, soy un hombre,... muy viejo y muy asustado. - ¿ Quién amó alguna vez a una roca?
- Taşı kim sevmiş?
Sí, me amó siempre.
Evet, beni hep sevmişti.
Me cuidó y me amó.
Beni sevdin. Hiç anlamadım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]