Translate.vc / Espanhol → Turco / Anouk
Anouk tradutor Turco
53 parallel translation
- Gracias, Inouk.
- Sağ ol, Anouk.
Anouk. ¿ Y usted?
Anouk. Ya sizin ki?
Pasen, por favor.
Ve bu da Anouk.
Anouk, en esta escuela somos civilizados.
Anouk! Bu okulda biz kurallara uyarız.
Ese era el cuento favorito de Anouk.
Bu Anouk'un en sevdiği öyküydü.
Ese era el cuento favorito de Anouk.
Her zaman aynı sözcükleri kullanırdı.
Tranquila, Anouk. ¿ Quién está aquí?
- Yavaş ol, Anouk.
¿ De veras? ¿ Cómo está Anouk?
Öyle mi?
¿ Se siente mejor?
Anouk nasıl?
¿ Qué opina Anouk de todo?
Anouk bu konuda ne düşünüyor?
¡ Anouk!
Anouska!
Es igual, estaba rodando aquella historia con Truffaut y Anouk Aimée y tenía aquella gran escena con su amante en la película y, claro, aquel día Anouk apareció en el set.
Her neyse, bu filmi Truffaut ve Anouk Aimée ile çekiyorduk. ve Anouk'un sevgilisiyle şu meşhur sahneyi çekecektim ve Anouk da o gün setteydi.
Y al final de la toma, Truffaut se vuelve hacia Anouk y le dice : "Esa es la manera en que deberías actuar".
Sahneden sonra Truffaut Anouk'a döndü ve : "İşte aynen böyle oynamalısın dedi."
Anoutska?
Anouk?
Oye, escucha Anouk, gracias por dedicarme un momento.
Anouk, bana zaman ayırdığın için sağol.
Anouk, lo que intentan hacerme está mal, y lo sabes.
Anouk, bana yapmaya çalıştıkları şey yanlış ve sen de bunu biliyorsun.
Oh, Anouk, tengo todos las bonitas y pequeñas manoplas hechas a mano y su sobrero de gato. ¿ Recuerdas?
Anouk, Hugo'ya elyapımı sevimli bebek eldivenleri ve kedili şapka almıştım, hatırlıyor musun?
Es el bebé de Anouk.
Anouk'un bebeği bu yahu!
Dáselo a Anouk.
Anouk'a ver.
Mi abuela me dio dinero para comprar ropa, fui de compras con Anouk.
Büyükannem elbise almam için para verdi. Anouk'la beraber alışverişe gittik.
Su hermana Anouk está enferma en casa. Con su madre.
Kız kardeşi hasta olduğuna annesiyle evde kaldı.
Mamá preguntó quién viene y quién va... para el cumpleaños de Anouk.
Annem Anouk'un doğum gününe kimin geleceğini sordu.
Los padres de Anouk están aquí.
Anouk'un ailesi burada.
Anouk dijo que tuviste un accidente la semana pasada.
Anouk geçen hafta bir kaza geçirdiğini söyledi.
- Anouk.
- Anouk.
Lo hizo Anouk.
Anouk attı.
Anouk, lo único que le dije es que no tengo ni idea de cómo valorar arte.
Anouk, ona söylediğim tek şey ; bilirkişi sanatına dair bir şey bilmediğim.
El día de los hechos, Anouk se dijo a sí misma que nada era más agradable que estar con la gente a la que ella quería.
O malum gün Anouk kendi kendine hiçbir şeyin sevdiği insanlarla birlikte olmaktan daha keyifli olamayacağını düşünmüştü.
¿ Y eso cómo lo sabes, Anouk?
Bunun nasıl olduğunu sen nereden bileceksin, Anouk?
Anouk, me ha encantado el programa de esta semana.
Anouk, bu haftaki bölüme bayıldım.
Hola, Anouk.
- Selam, Anouk.
¡ Anouk está aquí!
Anouk geldi!
Oh, eso es la última cosa que Anouk necesita.
Bu, Anouk'un ihtiyacı olan son şey.
Oh, Dios, desearía que hubieseis visto la primera obra de Anouk de cuando aún las hacía.
Tanrım. Keşke Anouk'un ilk oyununu izleseydin.
- Oh, Anouk, vamos.
- Anouk, yapma.
Oh, Anouk, eres mi queridísima amiga, pero cuando estás en mi oficina, eres mi paciente, y necesito hacerte ciertas preguntas.
Anouk, sen benim canım arkadaşımsın eğer ofisime geldiysen, eğer hastamsan sana bazı sorular sormam gerekiyor.
Anouk, nadie lo sabe.
Anouk, kimse bilmiyor.
Anouk.
Anouk.
Así que debéis obedecer a Anouk palabra por palabra en especial en lo referente a...
Yani Anouk kurallara uyacak, özellikle de şu konuda...
Tienes que parecerte a mi, Anouk.
Kendim gibi görünmem lazım, Anouk.
Esto no es un estúpido programa de TV, Anouk.
Bu aptal bir televizyon programı değil, Anouk.
Rosie me dijo que te estás quedando en lo de Anouk.
Rosie Anouk'un evinde kaldığını söyledi.
Anouk, agradécele a tu tío.
- Anouk, amcana teşekkür et.
Yo no hago las reglas, Anouk.
Oyunun kuralları böyle, Anouk.
- Anouk me dio el número de Boris.
Anouk, Boris'in numarasını verdi. Boş ver onu.
Y ella es mi Anouk.
Merhaba.
Anouk, no.
Anouk, bunu yapmamalısın.
No, por favor.
Anouk, yapma lütfen. - Nasılsınız?
- Dime lo que pasó.
Anouk. Bana ne olduğunu anlat.
¡ Anouk!
Anouk!
¿ Anouk?
Anouk, ben Myosotis.