Translate.vc / Espanhol → Turco / Backgammon
Backgammon tradutor Turco
170 parallel translation
Como, el Conde Henrick Van Goren, quien jugaba al backgammon por millones. Y su esposa, la Condesa Van Goren, que es en realidad Chickie Sherman de Passaic, Nueva Jersey.
Milyonlar için tavla oynayan Count Henrick Van Goren ve aslen New Jersey, Passaic'den gelen karısı, Kontes Van Goren gibi insanlar.
Y las mujeres charlarán en la cocina... y cuando nos despertemos jugaremos al backgammon.
Kadınlar mutfakta mız mız eder sonra uyanırız ve bir el tavla atarız seninle.
- ¿ Vamos a jugar una partida de backgammon?
- Sizi yenmek imkansız, Başçavuşum.
Sí, es mejor irnos a dormir. Con el backgammon, ¡ nos vamos a quedar hasta la una de la mañana!
Ona göz kulak olmakta haklısınız, Bay Cruchot.
- Juego al backgammon...
- Daha önce backgammon oynamış...
- No, al tavli.
- Backgammon değil, tavla.
El backgammon.
Backgammon.
- Eres demasiado bueno para nosotros al backgammon.
- Tavlada bizim için fazla iyisiniz.
Debemos la mitad de Asia a nuestro amigo al backgammon.
Tavlada Asya'nın yarısını arkadaşımıza borçlandık.
Se juegan al backgammon vuestra caravana. - ¡ ¿ Qué?
Karavanınız üzerine tavla oynuyorlar.
Sino lo hicieras, el anciano la recuperaría al backgammon.
Sen vermeseydin bile, yaşlı adam onu tavlada kazanırdı.
¿ están jugando al puto backgammon allá?
Tavla mı oynuyorsunuz lan orada?
Fuera de aquí mierda de backgammon.
Siktiğimin tavlası.
Le gane unas 200 libras al backgammon, y ahogo sus penas en una botella.
Gece burada kaldı. Tavlada bir iki yüzlüğünü aldım acısını gidermek için öğlen yemeğinde bir şişe brendiyi iyi etti.
Perder 200 libras al backgammon no suena de él.
Tavlada 200 sterlin kaybedecek biri değildir.
La gente se conoce en el comedor o juega backgammon... Lo siento mucho.
İnsanlar yemek salonunda tanışır, veya tavla oynar, gezmeye gider.
Conozco este, Backgammon.
Ben şunu biliyorum. Tavla.
No he podido seguir, no vuelvo. He jugado al backgammon.
Geçiştirmedim, her şeyi toplamadım da...
- ¿ Juegas al backgammon, Gillian?
Tavla oynar mısın, Gillian? Tabi.
żQuieren jugar backgammon?
- Tavla oynamak ister misin?
Me gusta el surf, el backgammon y los hombres que no temen llorar.
Sörf yapmaktan, tavladan, ağlamaktan korkmayan erkeklerden hoşlanıyorum.
- Juega al backgammon en el hotel.
- Akşam otelin gazinosunda tavla oynar.
- como las damas y el backgammon?
- Satranç ya da tavla gibi?
Venga a tomar un café y jugar al backgammon.
Belki bir ara onunla kola içmeye gelirsiniz.
Volveré tarde. Hoy juego al backgammon.
Bu akşam işten sonra tavla oynamaya gideceğim.
- ¿ Es esta noche el backgammon?
- Bu akşam tavla oynamaya mı?
- Está jugando al backgammon.
- Bu akşam tavla oynuyor.
Mañana es la noche en que Doug juega al backgammon...
Yarın akşam Doug'un tavla akşamı.
¿ No deberías prepararte para la partida de backgammon?
Tavla akşamın için hazırlanman gerekmiyor mu?
Jugamos a backgammon desnudos.
Tavla oynadık. Hem de çıplak.
- ¡ Backgammon desnudos con modelos de trajes de baño!
- Mankenlerle çıplak tavla oynadın!
¿ Jugamos al backgammon, papá?
Tavla oynar mısınız, babacığım? .
Todo empezó esa noche en el club para caballeros mientras hablábamos de Wittgenstein durante una partida de backgammon.
Şey, gece centilmenler kulübünde başladı. Wittgenstein'ın tavlada nasıl oyun bitirdiğini tartışıyorduk.
CLUB DE BACKGAMMON En sesión
TAVLA KULÜBÜ - Oyun Devam Ediyor, lütfen sessiz olun -
Justo después de jugar al backgammon.
Tavla oyunundan hemen sonra.
Hemos jugado al backgammon... y he ganado tres veces...
Tavla oynadık ve ben üç kere kazandım.
Observar la naturaleza es mejor... que jugar al backgammon. O no hacer nada.
Tabiatı seyretmek, hiçbir şey yapmamaktan ya da tavla oynamaktan iyidir.
- ¡ Me dio un backgammon de plástico!
- Bana plastik bir tavla takımı verdi!
¿ Debería estar jugando backgammon con Busmalis y contigo?
Bunun yerine seninle ve Busmalis'le tavla mı oynayayım?
Y luego le dije : "¿ Jugamos al backgammon?" Sí.
Ben sonra ona "Tavla oynayalım" dedim.
No, lo peor es que perdí al backgammon.
Hayır, işin en sinir yanı tavlada kaybettim.
No a todas les chiflan las fantasmadas pijas como el Haut-Brion, los quesos especiales y el trofeo de backgammon.
Her kadın Haut-Brion, özel peynir ve tavla meraklısı o sahte çenebazın peşine düşmez.
Los babilonios y sus descendientes han jugado una versión del Backgammon durante más de 5000 años.
Babilliler ve torunları 5000 yıldan uzun bir süredir tavla benzeri bir oyun oynadılar.
Aquí se ha jugado al backgammon desde siempre, pero yo cuento con que las matemáticas me podrían dar estrategias de ataque.
Yıllardır tavla oynamadım. Ama matematik, bana en azından mücadele etme şansı verebilir.
El juego más antiguo del mundo es el backgammon.
Tavla dünyadaki en eski oyundur.
Compré un juego de backgammon de viaje y un libro de crucigramas.
Bir tavla takımı ve... çapraz bulmaca kitabı aldım.
No me gusta el backgammon.
Ben tavla sevmem. Seninle Paris'e de gitmiyorum.
Oye Bart, la Sra. krabapple y yo iremos a jugar backgammon... si sabes a lo que me refiero
Bart, Bayan Krabappel ile tavla atmaya gidiyoruz. Ne demek istediğimi anladın mı?
¿ Quieres jugar Backgammon? Sí, quiero.
Tavla oynamak ister misin?
- ¿ Jugamos al backgammon?
- Tavla oynayabiliyor musun? - Tavlada ne?
Jugamos tres partidas de backgammon.
- Evet.