Translate.vc / Espanhol → Turco / Bira
Bira tradutor Turco
17,834 parallel translation
Bueno, me vendría bien otra cerveza.
Şey, ben bir bira daha alırım.
¿ Y... quizás hagamos algunas llamadas bromistas?
Ve bira... belki biraz telefon şakası yaparız.
Una cerveza y una película ¿ está bien? Pero no haré llamadas bromistas.
Bir bira, bir film o kadar, ama telefon şakası yapmıyoruz.
Toma una cerveza conmigo.
- Benimle bir bira iç.
Cerveza... treinta.
Bira-otuz
- Y un par de cervezas.
- Konserdeyken de bira.
- ¿ Quieres una cerveza?
- Evet. Bir bira ister misin ya da...
Que ya no nos divertiremos más, que ya no podrás salir con tus amigos, que vas a tener que seguir en un trabajo que odias y que ya no volverás a besar a tu novia del instituto...
Artık hiç eğlenemeyeceğiz ve sen arkadaşlarınla bira içemeyeceksin ve nefret ettiğin bu işte sıkışıp kalmak zorunda olacaksın ve bir daha hiç liseli sevgilini öpemeyeceksin...
Una cerveza, si tiene.
Ben varsa bir bira alayım.
Iremos a asar carne y tomar cerveza.
Biraz biftek yemeye ve bira içmeye gidiyoruz.
- ¿ Otra cerveza, querida?
- Başka bira daha ister misin, tatlım?
- ¿ Quieren otra cerveza?
- Başka bira isteyen var mı?
Vamos a beber una cerveza.
Şimdi birer bira içelim.
Vamos a beber una cerveza y vamos a relajarnos.
Birer bira içip rahatlayalım.
¿ La cerveza está adentro?
Bira içeride mi?
- ¿ Una cerveza, señor? - Gracias.
- Bira ister misiniz efendim?
Entonces, tendré pollo, cerveza y Jazz. "Brocheta de Pollo".
Şişte Tavuk'ta tavuk yer, bira içer ve caz dinlerim.
Lo sé. Deberías olvidar el pollo, sólo cerveza y Jazz, y...
Biliyorum ama bence tavuğu unutup bira ve cazla yola devam etmelisin.
Sí, una cerveza.
Elbette, evet. Bir bira alayım.
¿ Tienes tiempo de una cerveza antes de irte?
Gitmeden önce bira içmek için vaktin var mı?
Una cerveza rápida.
Hızlıca bir bira içeriz.
- ¿ Quieres una cerveza?
- Bira ister misin?
- Vamos, toma una cerveza.
- Gel, bira al. Bizim...
- ¡ Y cerveza!
Ve bira da olacak.
- Sólo beber cerveza.
- Sırf bira içmek yani.
Muy bien, perfecto, de aquí en adelante, vamos sólo a beber cerveza.
Peki madem, bundan sonra sadece bira içeceğiz.
¿ Por qué no llevas a tu bonita persona adentro... te relajas, subes los pies y te tomas algo.
O dünyalar güzeli tatlılığını alıp içeri gir ve dinlenip biraz daha bira içsene.
A la mierda con eso, llegaste justo para traerme una cerveza.
Boş ver, bana bira getirme zamanı.
- Botella de cerveza, Sam.
- Bira şişesi, Sam.
¿ Sabes cuánta gente toma una copa de vino? ¿ O una cerveza al final de un largo día?
Uzun bir günün sonunda bir sürü kişi bir kadeh şarap ya da bir bira içer.
Entonces está en su taxi van paseando, le compra cerveza.
Sonra taksine bindi ve etrafta tur attırıp ona bira aldın.
Iremos en una playa y dormiremos en una hamaca como en uno de esos anuncios de cerveza.
Şu bira reklamlarındaki adamlar gibi plaja gidip hamakta uyuyacağız.
El ideal romántico de escape de mi marido es un comercial de cerveza.
Kocamın hayallerindeki kaçış planı bira reklamı demek.
Oficial caído en los viejos túneles de la cervecería.
Eski bira fabrikasında memur vuruldu.
¡ Oficial herido en los viejos túneles de la cervecería, vengan rápido!
Eski bira fabrikasında memur vuruldu, acele edin!
Puedes ir a beber cerveza barata entre cerdos y salvajes, como harías cualquier otro día, o... podrías sacar lo mejor de esta montaña. Y podrías sacar lo mejor de ti mismo uniéndote a una élite de atletas y caballeros.
Gidip, domuzlar ve barbarlarla birlikte ucuz bira içebilirsin, her gün yapabileceğin gibi yani ya da bu dağdan en iyi şekilde faydalanabilirsin ve elit kesimden sporcular ve centilmenler arasına katılarak kendini de geliştirebilirsin.
¡ Acabemos con estas cervezas!
- Bira içelim!
Tal vez podríamos tomar unas cervezas, comer un poco de nieve, y solo...
Bu yüzden ben ayrılıyorum. Anladın mı? Belki bira içip, biraz kar yerim...
Mindy y por supuesto a Jolly. Especial de mariscos, suprema de camarón, dos órdenes de patatas y una cerveza.
Bugünün özel deniz ürünleri yemeği, karides, patates kızartması ve bira.
Pan con pepperoni y queso, cerveza para ellos y jugo de manzana para mí.
Listede ekmek, peynir, sosis, elma suyu ve büyükler için de bira var.
Estamos haciendo cervezagaritas.
Bira-garitas yapıyoruz.
¿ Me das una cervezagarita? Me convencieron.
Bira-garita alabilir miyim?
¿ Cuántas cervezas te bebiste en el mar?
O denizde kaç tane bira devirdiniz?
... son 1.1428572 cervezas por hora.
... saatte 1.1428572 bira yapıyor.
Había cerveza.
Bira vardı.
Así que voy abajo, enciendo la chimenea y me siento a mirar televisión, pero ya no hay más cerveza.
Ben de aşağıya inip şömineyi yaktım sonra TV'nin karşısına geçtim ama bira falan içmedim.
¿ Quieres venir adentro a beber una cerveza o algo?
İçeri gelip bir bira içmek ister misin?
¿ Puedo traerte otra cerveza, Lee?
Bir tane daha bira getireyim mi Lee?
¿ Tinto, blanco o cerveza?
Kırmızı mı, beyaz mı yoksa bira mı?
Y una cerveza para mí.
- Bana da bira. - Peki.
Tres cervezas.
Üç bira.