English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Blink

Blink tradutor Turco

99 parallel translation
- El club Delicia.
- Eye Blink'e.
Blink, ocúpese.
Blink, devam et.
Bueno, ya sabes, tú sabes que no te puedes Acercar demasiado al primo Blinky Cuando está fileteado un hurón.
Kuzen Blink dağgelinciğini fileto yaparken onun yakınında durmaman gerektiğini herkesten iyi bilmen gerekirdi.
Blink-182.
Blink 182.
Alanis Morrissette, Blink 182, Britney Spears y docenas de artistas más se están uniendo a Moop en su iniciativa de no tocar.
Görünüşe göre, Alanis Morissette, Blink 182, Britney Spears, and düzinelerce müzisyen MOOP'la beraber müzik yapmayı red ediyorlar.
¡ Blink!
Gördüm!
Son una mezcla de los Beatles con blink-1 82.
Retro sounda yeni bakış açıları, Beatles ve blink-182 karışımı gibi. Şaşırdım.
Su nombre es parpadeo.
Adına Blink diyorlar.
Entonces esta droga parpadeo ¿ es sintetizada por los 4.400?
Ne yani bu Blink dediğiniz uyuşturucuyu bir 4400'mü imal ediyor?
¿ Cómo saben que Erika Lundgren había tomado parpadeo?
Erika Lundgren'ın atladığı sırada Blink'in etkisinde olduğunu nereden biliyorsunuz?
Erika tomó parpadeo esta mañana.
Erika bu sabah Blink kullandı.
Deberíamos ir al parque Cowen, y averiguar dónde obtiene Greg La droga.
Muhtemelen Cowen Park'a gidip şu Greg denen herifin Blink'i nereden buluğunu öğrenmeliyiz
Ese tipo de la DEA dijo que esa droga causa alucinaciones...
Şu DEA görevlisi Blink'in hayal görmeye sebep olduğunu söylemişti değil mi?
¿ Quién pondría la droga en las galletas?
- Birisi sana neden Blink vermek istesin ki?
El examen dio negativo, pero no me sorprende porque no sabemos mucho sobre la droga.
Toksikoloji raporu negatif çıktı. Ama bu pek şaşırtıcı değil çünkü Blink hakkında pek fazla bir şey bilmiyoruz.
No sabemos mucho sobre parpadeo.
- Ama Blink hakkında pek bir şey bilmiyoruz.
Creo que también estoy bajo los efectos de la droga.
Sanırım Blink etkisini göstermeye başladı.
Esto no será parpadeo, ¿ no?
Bu Blink olamaz, öyle değil mi?
Hoy en clase dijo a todos que su grupo favorito era Blink182.
Bugün sınıfta, en sevdiği grubun Blink 182 olduğunu söyledi.
- Blink vez de "sí".
- Evet için 1 kere göz kırp.
Blink si quieres que te bañan.
Sana banyo yaptırmamı istiyorsan göz kırp.
La verdad es que, desde aquel primer test "Blink" pude ver que es de los mejores.
Gerçek şu ki senin ilk göz kırpma testinde en yükseği tutturduğunu anlamıştım.
¿ Leyó el libro "Blink" de Malcolm Gladwell?
Blink kitabını okudunuz mu? Malcolm Gladwell, zeki adam.
Blink, trae a mi hijo.
Blink, bana oğlumu getir!
¿ Blink?
Blink.
¿ Estás seguro de que tienes espacio para todas sus letras de blink-182 y sus ideas fascinantes sobre anticonceptivos?
Bildiği bütün şarkı sözleri ve kendi ürettiği doğum kontrol yöntemleri için kafanda boş yer olduğuna emin misin?
Eso es Blink-182.
O söylediğin Blink-182.
Blink no era conocido en aquel momento
Blink ise o sıralar hiç kimseydi.
Estábamos repasando la lista para la próxima gira de Blink que arranca este verano y hubo un par de canciones que sacamos.
Blink'in gelecek yaz çıkacağı turne için şarkı listesini gözden geçiriyorduk. Çıkardığımız birkaç şarkı oldu...
¡ Blink!
Ding!
"Parpadeo" es el episodio de "Doctor Who" que enseñas a la gente que nunca ha visto "Doctor Who"., para explicarles por qué te gusta.
"Blink" bölümü, hiç Doctor Who izlememiş birine diziyi neden sevdiğinizi açıklamak için izlettiğiniz bölüm.
Dos, nos mostró todos los síntomas que delatan el envenenamiento de Blink 182.
İki, zehir 182'nin tüm sahte belirtilerini gösterdi.
Es como ese libro de Gladwell, "Blink".
Gladwell'in Blink kitabı gibi.
Creo que "blinque" algo hoy en el grupo.
Sanırım bugün grupta bir şeye blink'ledim.
El tipo que Jen esta "blincando" está "blincando" a otra.
Jen'in blink'lediği çocuk, başkasını blink'liyor.
Tenía el instinto "Blink".
Blink sezgilerim vardı.
Mi instinto "Blink" me dice que este tío quiere patearte el culo.
Blink hislerim bu herifin seni fena benzeteceğini söylüyor.
¡ Blink!
Blink! Hayır!
Blink se adelanta al siguiente punto y nos vamos antes de que sepan que estuvimos ahí.
Blink yeni bir sığınak buluyor ve onlar bizi bulamadan mekanı terk ediyoruz.
Blink 182 se odiaron el uno al otro y encontraron una manera de continuar. como una banda por años.
Blink 182 birbirinden nefret etse de yıllarca berbat bir grup olarak kalmayı başardı.
Blink, y te lo perderás.
Göz kırp ve kaybolsun.
¡ Bling bling Blinker!
Blink Blink Blinker!
Mi bling bling es... está en casa.
Blink blingim evde ama.
Pensé que te agradaba.
Onu senin de sevdiğini sanıyordum Blink.
Se pronuncia "Blink-jé".
Blink-heh diye okunuyor.
- Blink-jé.
- Blink-heh.
¿ Qué hacemos, Blink?
Şimdi ne yapıyoruz Blink?
- No te preocupes.
- Endişelenme Blink.
- Blinky, no sabía...
- Blink, bundan haberim yoktu...
Parpadeo es una droga nueva.
Blink çok yeni.
Blink, y hay una donación.
Yani, yardımlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]