English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Boca

Boca tradutor Turco

29,888 parallel translation
asegurate de que el gusano este en la boca de la mujer lo tienes?
Tamam, şimdi o küçük solucanın kadının ağzında olduğundan emin ol. Anladın mı?
¿ Poner un pene en la boca de una mamá que tiene cáncer es chistoso?
Kanserli bir annenin ağzına penis koymak mı komik?
Ike, cuando esto termine necesitaras lavarte la boca limpiate tu conchale vale boca
Ike, tüm bunlar bitince, senin ağzını temizlememiz gerek. Git kendi ağzını temizle amına koyayım.
Facebooks y trolls deciden nuestra realidad ahora que tenemos esta segunda oportunidad depende de nosotros ver que hacer con ello y el primer nuevo e-mail desde que la internet fue borrada exitosamente salio a 6 a.m. hoy el honor fue para Sr.Dave Beckett de Boca Raton, Florida
Facebook'lar ve troller gerçekliğimizi değiştirdiğinde neler olduğunu gördük. Şimdi de, bu ikinci şansımızla ne yapacağımız bize bağlı. Ve internetin silinmesinden beri gönderilen ilk e-mail, bugün sabah saat 6'da yola çıktı.
Sr.Becket, tuvo el honor de ser la primera persona a socializar en la nueva internet puede decirnos que hizo?
Bu onur Florida'dan Boca Raton'lu Bay Dave Beckett'ın oldu. Bay Beckett, yeni internette sosyalleşen ilk insan olma şerefine nail oldunuz. Bize ne yaptığınızı anlatır mısınız?
Solo tenía que callarte la boca y firmar los papeles.
Sadece ağzını açmayıp kağıdı imzalaman gerekiyordu.
- Cierra la puta boca.
- Kapa çeneni!
Derrotado por la pena y el remordimiento, puso la boca del arma en su sien, sabiendo que en cuanto el Dr. Ford saliera de la habitación, pondría fin a esta pesadilla de una vez por todas.
Çektiği acı ve vicdan azabıyla namluyu şakağına dayar. Doktor Ford odadan çıkar çıkmaz bu kâbusa kesin olarak son vereceğinin farkındadır.
No, ¡ su boca escribió cheques que sus puños pueden cobrar!
Olamaz, yumruklarıyla nakit verebilecekken, ağzıyla çek yazdı adam.
Diría, "Haz como dice Moe, y cierra la boca".
Moe'nun dediğini yap ve çeneni kapa, derdi.
Tomó las palabras de mi boca.
- Lafı ağzımdan aldın.
¿ Te molestaría poner eso de vuelta su boca?
Ona bir şeyler vereyim mi?
Te tendría que haber besado en la boca.
Seni dudağından öpmeliydi. Evet.
Mi boca no traicionará a mis hombres.
Ben kendi adamlarıma ihanet edemem.
Cierra la boca y escucha.
Kapa çeneni ve beni dinle.
Pon el arma en tu boca.
Silahı ağzına sok.
Llénate la boca con esto.
Bunu ağzınıza sığdırın.
" En la boca del necio está la vara de la soberbia.
" Ahmağın sözleri sırtına kötektir.
Cierra la boca, Clive.
Kes sesini Clive.
Me obligó a ponerme un arma en la boca, y no pude detenerlo.
Kendi ağzıma silah sokturttu ve ona engel olamadım. Kukla gibiydim.
Espera, ¿ el predicador te puso un arma en la boca?
Dur bir dakika, vaiz senin ağzına silah mı soktu?
Yo me puse el arma en la boca y... él me obligó a hacerlo.
Silahı ağzıma ben soktum... bunu bana o yaptırdı.
Pensaste que le estabas mordiendo la camiseta, y se te resbaló la boca.
Tişörtünü ısırdığını sanıyordun ama ağzın kaymış.
Soy un fornicario perezoso, mentiroso, egocéntrico, drogadicto, tramposo, con una boca muy sucia y sin ambición.
Tembel, yalancı, kendine takıntılı, uyuşturucu müptelası zina yapan, hain, bozuk ağızlı hiçbir hevesi olmayan biriyim.
En la boca.
Ağzımdan.
No te ves tan peligroso metiéndote Chocos a la boca.
Yüzünde çikolata varken o kadar da tehlikeli görünmüyorsun.
Fue entonces cuando lo vi. Tumbado boca arriba.
Onu gördüğümde arkası dönüktü.
Limpiate la maldita boca.
Lanet ağzını silin.
Lo demás que te metas en la boca es asunto tuyo.
Çeneni kapalı tutarsan kimse ilgilenmez.
Más vale que mantenga la boca cerrada.
Çeneni kapalı tutsan iyi olur.
Y ahora, este hombre, Nasser, está en boca de todos.
Şimdi de bu adam, Nasser herkesin konuştuğu kişi.
- Sí, cada vez que abro la boca mancillo mi legado un poco más.
- Evet, ağzımı her açtığımda şansımı daha da azaltıyorum.
- Un regalo de boca a boca.
- Beleş atın lafı olmaz.
Acabo de vomitar un poco en mi boca.
Birazcık kustum da.
Es agradable oír esa palabra de la boca de un hombre.
- Bu sözleri bir erkeğin ağzından duymak ne hoş.
Tú la sujetas boca abajo y yo corto la cabeza...
Sen onu tutarken ben de kafasını...
Sentí un pinchazo en el cuello, y lo próximo que supe, fue despertarme con un chaleco puesto, una nota diciendo que debía entregarte esa memoria USB, y un sabor amargo en la boca.
Boynumda bir sızı hissettim ve sonrasında hatırladığım üstümde bu yelek bu USB belleği sana götürmek zorunda olduğumu söyleyen bir not ve ağzımda kötü bir tatla uyandığım.
- Sí, alto y claro, Pat, sí. - La boca.
- Anladım dostum, tamam.
- La boca.
- Gerek yok.
Sabes cuándo mantener la boca cerrada.
Çeneni ne zaman kapatacağını biliyorsun.
Bueno, este tiene algo bueno, no tienes que abrir la boca para nada.
Bu adamın tek iyi yanı ağzını açmak zorunda kalmaman.
Evitad tocaros la nariz, los ojos o la boca.
Burnunuza, gözlerinize ya da ağzınıza dokunmamaya çalışın.
Abre la boca.
Ağzını aç.
¡ Cállate la boca!
Kapa çeneni!
Te voy a llenar la boca de plomo, me vas a mostrar.
Konuş ya da öl evlat. Onu göstereceksin!
¡ Abre la boca!
Ağzını aç!
Porque cada vez que abro la boca delante de él. Digo alguna idiotez.
Çünkü ne zaman onunla karşı karşıya kalsam aptalca şeyler söylüyorum.
Ni un dedo entró en mi boca.
- Ağzıma hiç parmak sokmadı.
Y también, cada vez que abres la boca dejas una nube de estupidez en la habitación.
Ayrıca ağzını her açtığında odada aptallık fırtınası kopartıyorsun.
- Cierra tú la puta boca.
- Kapa çeneni be!
¡ Cállate la boca!
Hiç birinin! Kapat çeneni!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]