Translate.vc / Espanhol → Turco / Bro
Bro tradutor Turco
566 parallel translation
Repartan esta información sobre ataques aéreos.
ªu hava saldïrï broºürlerini dagït.
Mira, los negros se cambian su mierda todo el rato. Usted debe cumplir como un "negrata", dice : "¡ Hey Bro!"
Mesela bir zenciyle tanιşιrsιn νe sana "Ηey kardeş" der.
¿ Qué? Eh, bro.
Hey, ahbap.
La sartén le dijo al cazo que negro estás, Bro.
Tencere dibin kara, seninki benden kara, kardeş.
Es en gran golpe... Bro.
İyi atıştı... kardeş.
Tenemos que estar juntos en esto
Biz birleşmeliyiz, bro'.
- ¿ Como firmas hermano?
- Pistol : Ne yazıyorsun, bro'?
Vamos a tope plazo, bro.
Hadi acele edelim kardeşim.
Debes estar bro-bro-bro...
Sen h h h..
- Gracias Bro. pero no me voy sin antes acabar con un asunto
Teşekkürler, dostum ama işlerlin icabına bakana kadar hiçbir yere gitmiyorum.
E / pr / mer / ¡ bro ríe / bebé son 26 páginas de aventura alfabética.
Bebeğin ilk pop-up kitabı, 26 sayfalık alfabetik macera.
¿ Qué pasa, bro?
- Önüme çıkmayı kes. - Ne haber, kardeş?
esto ha cambiado, es un nuevo día, bro si no puedes lavar tus acciones te aconsejo que cierres el quiosco y te largues de Dodge... o caerás
Dandik adam değişti. Yeni bir gün, kardeş. Davranışlarını düzeltemezsen,... sana tavsiyem, ayağa kalk ve Dodge'u terk et veya bir şeylere tutun.
Seremos tú, el "bro" y yo.
Sen, ben ve "sütmen".
- ¿ Qué pasa con "bro"?
- Neden? "Sütmen" in nesi var?
¿ Cuál te gusta más, George? ¿ El "bro" o el " varónssiere?
George, sence "sütmen" mi daha iyi, "sütfen" mi?
Se llama "bro".
- Adı "Sütmen".
- Prefiero "bro".
- Ama ben "sütmen" i tercih ediyorum.
- Soy un hombre libre, Willy. ¿ Cómo te va, bro? ¿ Uptown?
Ne var ne yok kanka?
- ¿ Cómo te va, bro?
- Seni bekliyorduk.
Eres un gatito, Bash Bro
Bakalım neyin varmış sert çocuk.
Los Bash Bro estan en la ciudad.
sert kardeşler gerçekten de burada.
- Lo siento, bro.
Üzgünüm, kardeşim.
- Que pasá, bro?
- Naber kardeşim?
Compadre...
Bro'...
Dile que estaba... cuando le disparó al Hermanito en el parque MacArthur.
Söyle ona, MacArthur Park'ta Baby Bro'yu vurduğunda ben de oradaydım.
¿ Dónde le disparó al Hermanito?
Baby Bro'yu nerede vurdu?
Oye, Bro... una pequeña privacidad.
Baksana... özel görüşüyoruz.
Que pasa, Bro?
Neyin var dostum?
Gracias. Bro.
Sağol dostum.
Gracias, bro.
Teşekkürler, kardeşim.
Mirá esto, bro'.
Bak bakalım, kardeşim.
Te llevo a las playas de Miami, si quieres.
Bro, gitmen gerekiyorsa seni Miami Beach'e bile götürürüm
Hermano, te acabo de salvar la vida.
Bro, hayatını kurtardım.
La gallina bro!
Kardeş tavuğu yakala!
¿ Qué tal la brocha, Van Bro?
Fırça nasıl, Van Gogh?
¿ En tu época tenías que hornear un pastel, Van Bro?
Senin zamanında kek mi pişirmen gerekiyordu, Van Gogh?
Bro, mira, es el comercial del tipo ese... que perdio peso solo comiendo en los sandwiches Subway
Bakın. 20 kilo veren adamın yediği dev sandvicin reklamı.
Bro, y es hoy!
Çocuklar, 6 mart bugün.
Bro, te necesitamos para ir a City Wok rapido... y vean lo delgado que estas.
Ama, bizimle Şehir Restoranına gelip adama nasıl zayıfladığını göstersen bize yeter.
¿ Qué pasó, hermano?
Naber, bro?
Es en vivo.
Canlı yayın bro.
Aún así, eres bueno para lo criminal.
Gerçekten bize müthiş bir dava verdin bro.
Una bro...
Şak...
Llevas las tetas y culos a un nuevo nivel, Van Bro.
Van Bro, sen kadınlardan anlıyorsun.
Bien hecho, Van Bro.
İyi işti Van Bro.
Pequeño como un payaso Charlie Bro...
Palyaço gibi Pik...
Te presento al "bro".
"Sütmen" le tanış.
¿ Qué pasa, bro?
Ne var ne yok?
Mira, bro.
Bak, kardeşim.
LI BRO DE LA GORDURA
Bana yardım eder misin?