English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Caballero

Caballero tradutor Turco

10,366 parallel translation
El caballero Sam.
Beyefendi Sam.
Un caballero paso el otro día.
Geçen gün bir beyefendi uğradı.
Soy independiente, y este caballero es mi vecino.
Serbest meslek yapıyorum. Bu beyefendi de komşum.
Caballero asiático.
Asyalı biriyle...
Pero no lo voy a hacer, porque soy un caballero.
Fakat yapmayacağım, çünkü ben bir beyefendiyim.
El caballero en el ascensor... es una estrella de Candid.
Şu an asansördeki beyefendi gizli çekimin yıldızı.
Me crucé con él en la comisaría, y comenzamos a hablar y... Bueno, mencioné tu problema tratando de encontrar a cierto caballero rubio.
Onunla komiserin odasında karşılaştık ve konuşmaya başladık ve sarışın bir beyefendiyi aradığını söyledim kendisine.
Supongo que un mago podría. Pero un caballero nunca lo haría.
Bir büyücü öldürebilir sanırım, ama bir beyefendi katiyen öldürmez.
Soy todo un caballero.
- Karşında tam bir beyefendi duruyor.
Hay un caballero que quiere verlo... de Scotland Yard.
Dedektif masasından bir adam... seni görmeye gelmiş.
Mi cortés caballero... vendrá.
Benim kahraman şövalyem... gelecek.
Lo que, por supuesto, es la marca de un verdadero caballero.
Tabi bu gerçek bir centilmenin işaretidir.
El caballero por allí junto al bar, te envía esta copa de vino, y su tarjeta de negocios.
Bardaki beyefendi sana bu şarabı gönderdi. Bir de kartvizitini.
Tu caballero con armadura reluciente te espera.
Beyaz zırhlı şövalyen seni bekliyor.
Les diré que durante los tres últimos años, has sido un sabio y perfecto caballero, y yo soy una loca rara que, a pesar de ser la única razón de tener una amistad, decidió arruinarla sin ninguna razón.
3 senedir beyefendiliğin kitabını yazdığını anlatırım. Öte yandan ben de deliliğin kitabını yazmışımdır. Ki bu deli olmasa bir kere bir tanecik bile arkadaşın olmazdı.
Por lo tanto, por la presente os nombro caballero de la Orden del Imperio Británico.
Bundan ötürü seni İngiliz İmparatorluğu'nun şövalyesi ilan ediyorum.
¿ Te gustaría ser nombrado caballero?
Şövalye ilan edilmek ister miydin?
Entonces, sí, nómbrame caballero, por favor.
Tamam o zaman. Ne olursun beni şövalye ilan et.
Trish, el caballero tiene razón.
Trish, beyefendi yerden göğe kadar haklı.
Tienes mi palabra de caballero.
Delikanlı sözü veriyorum.
Un caballero.
- Evet. Tam bir centilmenim.
No es de caballero hacer esperar a la dama.
Sallanan bir kız gibi bırakma beni.
* ¿ Dónde está el caballero galante * * que lucha por la verdad y la justicia?
* Nerede o cesur şövalye? * * Önem veren doğruya ve gerçeğe *
Dicen que es el mejor cazador y rastreador en América y que es un caballero asesino.
Amerika'daki en iyi avcı ve iz sürücü olduğunuz ayrıca da öldürerek geçinen bir beyefendi olduğunuz söylendi.
¿ Habría preferido que se lo hubiese servido a ese caballero?
- Şuradaki beyefendiye servis etmemi mi isterdiniz?
Me convertiré en caballero.
Şövalye masasında bir yer alacağım.
Quiero ser caballero.
Bir şövalye olmak istiyorum.
No serás caballero.
Şövalye ilan edilmeyeceksin.
Podrás ser caballero.
Şövalye olabilirsin.
Cuando llegas a caballero, te respetan.
Şövalye olduğunuzu zaman, size saygı duyulur.
Ahora tengo un sueldo de caballero para gastar en ti.
Senin için harcayabileceğim şövalye ücretim var, güzelim.
¿ Acaso veo un caballero?
Şurdaki bir şövalye mi acaba?
¡ Lamentarás tus palabras cuando regrese lleno de dinero y reclame el título de caballero!
Asıl sen yiyeceksin, yanımda para ve şövalyelik hakkıyla geldiğim zaman!
Antes de ser caballero.
Şövalye olmadan önce.
Caballero del Código Antiguo.
Sen eski geleneklerin şövalyesisin.
" Un caballero jura valor.
"Bir şövalye onura yemin eder."
- Es un caballero, y el dragón lo salvó...
- O bir şövalye, ejderha da onu kurtardı...
Soy testigo de que un dragón y un caballero
Bir ejderha ve bir şövalyenin kalplarini paylaştığını...
¿ Un caballero?
Şövalye mi?
Un caballero me será útil para rescatar los huevos.
Yumurtaları kurtarmak için şövalyeden yardım alabilirim.
Además, soy un caballero. Soy el elegido.
Ayrıca, ben bir şövalyeyim.
Un caballero de verdad puede entrenar duro sin distraerse.
Gerçek bir şövalye, sıkı çalışıp dikkatini dağıtan şeyleri bir kenara bırakabilir.
Se supone que eres el caballero soñado.
- Ben mi? Parıldayan zırh içinde şövalye olan sensin sanmıştım.
Un caballero jura valor.
Bir şövalye, onur üstüne yemin eder.
Los hombres del Muro honrarán el pedido de protección de un caballero, ¿ verdad?
Duvardaki insanlar, bir şövalyenin sığınma talebini kabul ederler, değil mi?
Y yo nunca me disculpé por dudar de que eras un verdadero caballero.
Ayrıca, gerçek bir şövalye olduğundan şüphe ettiğim için üzgün olduğumu söylememiştim.
Sigue el código, como todo caballero.
Gelenklere uy, bir şövalyenin her zaman uyacağı gibi.
No soy caballero.
Ben bir şövalye değilim.
Gareth, si de verdad eres un caballero, tu fuerza defenderá al débil y solo dirás verdades.
Gareth, eminim bir şövalye olduğun zaman, zayıf olanlara yardım eder, sadece hak olanı söylerdin.
Caballero blanco vigilante cibernético.
- Kanunsuz sanal beyaz şövalye.
Porque soy un caballero con las damas, obviamente, pero creo que le gusto.
Galiba benden hoşlanıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]