Translate.vc / Espanhol → Turco / Cabaret
Cabaret tradutor Turco
475 parallel translation
Hermosas, bellas, danzantes de cabaret,
Güzellikler, güzellikler, güzellikler, kabarenin güzellikleri,
Estoy interesado en un cabaret...
İlgi alanım kabare... seni oraya yerleştirebilirim.
- Creo que era una bailarina de cabaret.
Sanırım hayran dansçılardan biriydi.
No he vuelto a verla desde que cerré el cabaret.
Gösteri işini kapattığımdan beri haberini almadım.
No es un cabaret.
Varyete şovunda bile değiliz.
Un par de meses después de que cerraran el cabaret.
Kulüp kapatıldıktan birkaç ay sonra.
Si sigue ganando así, puede dejar el cabaret y mudarse a Park Avenue.
Akmaya devam ederse kabareyi bırakıp Park Bulvarı'na taşınabilirsiniz.
- Nos quedaremos con el cabaret.
- Kabareye devam.
Los sábados por la noche, cabaret.
Yumuşacık koltuklarda oturduk.
"Belleza de cabaret se esconde en la Fundación Totten."
"Gece kulübü güzeli, Totten Vakfı'nda saklanmış"
Ayer, un cabaret...
Dün bir gece kulübü...
¿ Por qué lo llevó a ese cabaret?
Onu neden o kabareye götürdün?
- Pues... es una cantante que he contratado para mi cabaret.
Kız... gece kulübü için tuttuğum bir oyuncu.
Sí, fuimos a un cabaret juntos. Y se quedó a pasar la noche en casa.
Evet, Müfettiş ve ben dün gece... kabareye gittik.
Era bailarina del cabaret.
O bir kabare dansçısı.
CORAL CHANDLER Cantante de cabaret, causa del crimen
Cinayete sebep olan şarkıcı
Una ex cantante de cabaret y un joven profesor matan a su marido.
Eski bar şarkıcısı ve genç profesör, kocayı öldürdü.
Va a estar en un cabaret llamado The Peacock Room... en la calle principal, cerca de la calle 14.
Peacock Room adlı kokteyl barın yanında olacak... 14. cadde yakınında, ana bulvarda.
¿ Y es la mujer que canta en el cabaret "Lorelei"?
Lorelei gece kulübünde şarkı söyleyen kadın siz misiniz?
Sí, canto en el cabaret "Lorelei".
- Evet, ben söylüyorum.
Que está trabajando en un cabaret y según este informe, no trabaja usted precisamente en ladrillos.
- Bir gece kulübünde çalıştığını. Bu rapora göre, oraya taşıdığın şey tuğla değilmiş.
Una única pista nos lleva a él : sigue loco por su antigua amante una cantante de cabaret que vive en el sector americano.
Elimizdeki tek ipucu, Amerikan mıntıkasındaki bir gece kulübü şarkıcısına eskiden sevgilisi olan o kadına, hala delicesine aşık olduğu.
Willie Stark en un cabaret.
Willie Stark gece kulübünde.
¿ Trabajas en un cabaret?
Kabarede mi çalışıyorsun?
Ya pintaste un cabaret y... -... no tuvo éxito.
Montmartre'daki bir mekanın resmini yaptın ve başarısızdı.
Apuesto que la sacó de algún cabaret de Baltimore.
Bahse girerim seni bir çeşit meyhaneden alıp kurtarmıştır.
- Cabaret.
- Meyhane.
De acuerdo, cabaret.
Pekala, meyhane olsun.
¿ Has perdido tu trabajo en el cabaret?
Kabaredeki işini mi kaybettin?
- A Marc le ha llegado una oferta del cabaret del Hotel. - ¿ El Hotel du Bois?
- Marc oteldeki gece kulübünden bir teklif aldı. - Hôtel du Bois mı?
Empiezan en un cabaret neoyorquino y acaban recorriendo el mundo como un anuncio.
Hayatlarına New York'ta bir gece kulübünde başlarlar ve boya reklamı gibi dünyanın öbür ucuna kadar bulaşırlar.
Tony, ¿ conoces el cabaret "L'Age d'Or"?
Montmart'da "Altın Çağ" adında bir yer duydun mu?
No vayas solo al cabaret.
Oraya tek başına gitme.
Ayer fuí al cabaret.
Dün gece "Altın Çağ" daydım.
Peg actuaba en el cabaret de perros y ponis.
Peg "Köpek ve Midilli Çılgınları" ndaydı.
Nunca le perdonaré a La Guardia haber prohibido el cabaret en Nueva York.
Birşeyler buluruz. New York'daki vodvili kaldırdığı için La Guardia'yı asla affetmeyeceğim.
Trabajaba en una sala de billar no en un cabaret
Ama önsezim yanlış çıkmıştı. Sandığım gibi kabarede değil bir bilardo salonunda çalışıyordu. Eşim ona daire tutmuş.
Lo otro es para ferias y cabaret, Preferiría verle cortando el pelo en un barbería.
Onu berber dükkanında saçlarını kestirirken seyretmeyi tercih ederim.
Llevaba un anuncio de un cabaret colgado a la espalda.
Sırtında bir kabare reklamı vardı. Yani adam bildiğin sokak reklamcısıymış!
Ella trabajaba en un cabaret, así que...
O bir kabarede çalışıyordu...
¡ Que Fredo se haga cargo de algún cabaret barato!
"Fredo saçma sapan bir gece kulübünün icabına baksın."
Los alejaré de los cabaret aunque sea lo último que haga.
Yapacağım son şey bile olsa onları striptizcilerden uzak tutacağım.
No deberían prohibirnos entrar en los cabaret
Haklısın. Striptizcilerden uzak durmamızı söylemesinler.
Sí, ¿ me pone con el cabaret de Maxim?
Alo. Maxim Cabaret'i bağlar mısınız?
Un amigo me hay un sitio que no está mal. Una especie de cabaret. Chi-cha...
Arkadaşım dedi ki bir yer varmış, müzikhol mü, bar mı, öyle bir şey.
Entré en un cabaret parecido a este. Había una chica preciosa.
Bir keresinde bir kabareye gittim, çok güzel bir kız vardı.
Yo de usted, no me acercaría a ningún cabaret.
Yerinizde olsam, kabarelerden tümüyle uzak dururdum.
Ya sabe, la del cabaret.
U harfinin üzerinde çift nokta olan hani! - Şu kadın.
Vengo del cabaret.
Ben Coconut Grove Kızlarından biriyim.
En Union City hay un cabaret.
Union City'de vodvil var.
¡ El cabaret!
Sen ne yapıyorsun? "