Translate.vc / Espanhol → Turco / Cami
Cami tradutor Turco
452 parallel translation
Quizás debimos de haberlas ahogado cuando nacieron.
Belki de birkaçını cami avlusuna bırakmalıydık!
¡ Me alegro de que usted no me ahogara, papá!
İyi ki beni cami avlusuna bırakmamışsın baba!
Tal vez haya sido mejor que no ahogáramos a ninguna de ellas al nacer, querida.
Şey, belki de... onları cami avlusuna bırakmamakla iyi ettik!
Si está en Suedi, sí.
- Cami Suweidi'deyse, evet. - Suweidi mi?
VIDRIO DE SEGURIDAD
GÜVENLİK CAMI
¿ O no, Srta. Cami? - Aquí tiene.
Öyle değil mi Bayan Em?
A Cami le da neumonía si le da el chiflón.
Emmy her an zatürree kapabilir.
¿ Dónde está la mamá de Cami?
Emmy'nin annesi nerede?
- La Srta. Cami está lista para andar.
- Bayan Em yola çıkmaya hazır.
Es demasiado técnico para explicarle, pero a la Srta. Cami no le gusta.
Uzman olmayanlara açıklaması karmaşık olur ama Bayan Emmy hoşlanmıyor diyelim.
La Srta. Cami está digiriendo todo de maravilla, Sr. Sumner.
Bayan Emmy her şeyi güzelce sindiriyor, Bay Sumner.
Todos sus datos han sido alimentados a Cami. ¿ Qué tiene ahí?
İçlerindeki bütün bilgiler Emmy'ye yüklenmiştir. Bakalım burada ne varmış?
Estas pequeñas tarjetas crean impulsos electrónicos... que la máquina acepta y retiene... para que cuando llame alguien... a pedir una cita de Hamlet... la trabajadora la ingresa en la máquina... Cami se pone a trabajar, y la respuesta sale por acá.
Şimdi bu küçük kartlar elektronik itkiler yaratıyor,... makine de bunları alıp içinde saklıyor böylece gelecekte biri Hamlet'ten bir alıntı istediğinde araştırma görevlisi bunu makineye buradan giriyor Emmy iş başına geçiyor ve yanıt buradan çıkıyor.
Cami puede equivocarse.
Emmy de hata yapabiliyor.
Bueno, veamos qué dice Cami.
Bakalım Emmy ne diyecek.
Debería de poner el alimento de plantas en dirección a Cami.
Belki bütün gübreleri içine döküp Emmy'e doğru uzatmalıyım.
Veamos qué nos dice la pequeña Cami.
Bakalım küçük Emmy'cik ne diyormuş.
Si Cami nos va a dar tantos problemas...
Eğer Emmy bu kadar dert açacaksa...
Pero yo mismo te dije que CAMI sí podía cometer errores.
Daha önce de söylediğim gibi EMHAAH da hata yapabilir.
Mire allí está la mezquita de sus sueños...
Hayallerindeki cami orada.
Se piensa con seguridad que es una mezquita...
Orayı cami zannettin ama değil.
Haga el tour... Muy hermoso...
Çok ama çok güzel bir cami.
Muy bella mezquita...
Çok eski ve güzel bir cami.
Mire... La mezquita de sus sueños...
Hayallerindeki cami orada.
Excelente mezquita... Magnífica...
Çok güzel cami, fevkalade.
La próxima vez, construye una mezquita.
Belki gelecek sefere cami yaptırırsın.
Durante el reinado del emperador, Shumunshin-Shah el Tercero, en estas alturas, los arquitectos Imperiales habían construido un conjunto maravilloso, qué incluía un palacio, una mezquita, un harén con mil 200 lugares y muchos otros... deleites similares.
Yüce imparator Üçüncü Şumunşin Şah'ın hakimiyeti altında, bu tepelerde, İmparatorluk mimarisi gelişti birbiriyle fevkalade uyumlu, içinde bir saray, bir cami, 1200 yataklı bir harem, ve haz dolu pek çok şey daha bulunan...
Poetas Khayyam, Jami, Nava'i y Saadi.
Şeyh Hayyam ve Şeyh Cami, Şeyh Nava'i ve Şeyh Saadi
Pinky, nena. ¿ Te hemos echado de tu cami... de tu camita esta noche, encanto?
Pinky bebeğim. şimdi biz seni yatacığından attık mı? - yatacığına-veda mı bebeğim?
Por robar en una mezquita.
Bir Cami'den hırsızlık yapmış.
INDUSTRIAS DRAX COPIA PARA CRISTALERÍA VENINI
DRAX INDUSTRIES VENINI CAMI'NIN KOPYASI
CRISTALERÍA VENINI
VENINI CAMI
Sefiora, ésta es una mezquita.
Hanımefendi, burası bir cami.
CAMI NAR Qué bonito.
Harika.
Me dicen Cami, encantada, Mike.
Kısaca Chemy. Memnun oldum, Mike.
Y, ¿ Cómo vas con Cami? Cami es una chica que, no me hagas hablar.
Galiba Chemy'nin amcasının kedisi ya da köpeği varmış.
Y no habrá nunca una fortaleza o mezquita musulmana... en Valaquia.
ve Romanya topraklarına asla bir Türk kalesi veya cami inşa edilmeyecek.
ahi se ve lo hombres.. Pero cuando un perro quiere morir él llama un león para un desafío
Eceli gelen insanı bilmem ama eceli gelen köpek cami duvarına işermiş.
Mezquita de Emam Isfahan, IRÁN
İmam Cami İsfahan, İRAN
Voy a organizar y dirigir una nueva mezquita en Nueva York,...... conocida como la Mezquita Musulmana incorporada.
New York şehrinde yeni bir cami kurup Müslüman Birleşik Camisi, adı altında çalışacağım.
Yo no, sino el escriba de la mezquita principal.
Ben yapmadım. Büyük Cami'den bir kâtip.
En la Guerra del Golfo, destruyó 70 mezquitas. Y también se llama Lisa.
Körfez savaşı sırasınca, 70 cami parçalamış ve onunda adı Lisa'ymış.
- Podría ser mezquita, sinagoga.
- Cami veya havra olabilir. - Doğru.
- Eso. Mezquita, sinagoga.
Cami, havra.
Sí, ya estoy en cami...
Evet, şu an...
Si no me hubieran recogido tal vez hubiera saltado en frente de un cami + ¦ n.
Arabaya alınmasaydım bir kamyonun önüne atardım kendimi.
- ¡ Mierda! ¡ El minibus de la mezquita!
- Kahretsin, cami arabası geliyor!
Tariq, ha llegado el coche de la mezquita.
Hadi Tariq, cami arabası geldi.
Lo... lo siento. Soy Cami Shroeder, por cierto.
Çok üzügünüm.
Señoras, mis felicitaciones a la cocinera. ¿ Cami?
- Bayanlar, benim iltifatlarım şefe.
La esposa de Win.
Bu arada, ben Cami Shroeder. Win'in eşiyim.