English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Cartón

Cartón tradutor Turco

909 parallel translation
Un sombrero de origen inglés sin doble fondo, sin trampa ni cartón.
Bu çok sıradan bir İngiliz şapkası. İçi boş. Bir hilesi yok.
¡ Fresas, 1 5 centavos el cartón!
Çileklerin kutusu 15 sent!
Ganen un cartón de cigarrillos.
Bir kutu sigara kazanın.
Señor, ¿ puede alcanzarme aquel cartón de papilla?
Bayım, şu bebek mamasını uzatabilir misiniz?
Yo pensaba, el cartón de cigarrillos vale 60 centavos aquí.
Düşünüyorum da bu gemide 1 karton sigara 60 sente satılıyor.
Ya no existo. Estoy aniquilado, encadenado, sin voluntad. Viento, cartón como este pollo.
Artık yokum, parçalandım cansızım, havayım, mukavvayım ; tıpkı bu tavuk gibi.
Ninguna cartón para nosotros
Bizde karton kullanmak yok.
¡ Este genéral de cartón... con sus barreras en la carretera!
Beş para etmez bir general ve onun Milis Kuvveti ile bariyerleri. Bariyerler! Bir sürü işe yaramaz şey!
Tanto cartón, tanto vacío, tanta ilusión, tantos espejos.
Hepsi karton, boş, sahte aynalarla yapılmış.
Sí, siempre guarda un cartón ahí.
- Hayır. Orada hep bir karton ya da daha fazlasını saklar.
# Es sólo una luna de papel # # Navegando por un océano de cartón #
Sadece kağıttan bir ay kartondan bir denizin üzerinde yelken açan!
Sin trampa ni cartón.
Dürüst olun, adil olun.
Un cilindro de cartón de un rollo de papel higiénico.
Bir rulo tuvalet kağıdının içi.
Todos los objetos visibles no son más que máscaras de cartón.
Görünen her şey kartondan birer maske değildir.
La Compañía Purdy de cajas de cartón.
Pottawatomie'de, Purdy Kağıt Kutu Şirketi'ydim.
Aparecí en la calle Allison una mañana, en un cartón de huevos vacío.
Yani bir sabah boş bir yumurta kasası içinde.. .. Allison Sokağı'na bırakıldım.
¿ El cartón?
Karton nerede?
Ve a por vasos de cartón.
Git birkaç kağıt bardak getir.
No se ve nada Pásame un cartón.
Hiçbir şey göremiyorum.
Ya veo que no hay repisas. Pero tienen mucho cartón.
Sizde olmadığını görüyorum ama kartonunuz var.
Sí, llámale. Quiero conocer a ese hombre de cartón.
Evet, o erkek müsveddesini bir görsem iyi olacak.
¿ No tenía también un cartón?
- Deri mi karton mu?
¿ No habría sido mejor algo de cartón-piedra?
Sağlam bir temel daha iyi olmaz mıydı?
Pues en en una caja grande de cartón. - ¿ Recuerdas haberle matado?
Kalın bir karton kutunun içindeydi.
Usted es la señora que vino con la caja de cartón.
Sen o büyük karton kutuyla gelen kadınsın.
Coge mi bolsa, sácame un cartón.
Çantamdan bana bir paket sigara ver.
Después de todo, nuestro soldadito de cartón también es un mortal.
Mukavva askerimiz de nihayetinde bir fani.
Llevo un cinto de cartón.
Mukavva kemer takıyorum.
¡ Llevo un cinturón de cartón!
Kazancım ne oldu? Mukavva kemer takıyorum.
Pero yo tengo un prisionero en una prisión de cartón.
Orda o dandik mukavva hapishanenede rastgele yakaladığım biri var..
Así de pronto parece una escenografía, una ciudad de cartón.
İlk bakışta, kartondan yapılmış maket bir şehir gibi görünüyor.
Cuando llegué a casa, abrí la caja de cartón con cuidado...
Eve geldim, karton kutuyu dikkatlice açtım ve içine döktüm.
¿ Por qué no te compras un cartón?
Bir karton alsaydın..
Un cartón de tabaco son 3 dólares semanales.
Haftalık bir karton sigara üç dolar eder.
En tal momento, un barco que no puede seguir moviéndose... puede ser atrapado y aplastado como una caja de cartón.
Böyle bir durumda, hareket halinde olmayan gemi parçalanıp bir karton gibi ezilebilir.
Hacen una figura, normalmente un animal, de cartón piedra con una vasija de arcilla escondida dentro del cuerpo.
Kağıt hamurundan bir şekil yapıyorlar, genelde hayvan ve ortasında kilden bir kap var.
Recuerdas ese pedazo de cartón... con nuestra dirección?
Üstünde adresimiz olan o kağıt parçasını hatırlıyor musun?
De cartón. Los especuladores se forran con nuestro pellejo.
Fırsatçılar, bizim sefaletimiz üzerinde para kazanıyorlar... ve hükümet de onları koruyor.
¿ Por qué no traes un cartón de rollos de primavera?
Ne kadar güzel! Neden sigara böreklerini koyacak bir kap getirmiyorsun?
Ni trampa ni cartón.
Elimde sihir yok.
Comprobando el cartón.
Bu turda sadece bir kişi kazandı,
Cuando engordan por comer, se les deja en cajas de cartón oscuras, y paquetes de grano son presionados hacia un agujero en la caja, a través de la cual brilla una luz.
Yemek için semirdiklerinde, siyah karton kutulara koyulurlar. Buğday paketleri dışarıdan ışık alacak şekilde bu kutudaki delikten sarkıtılır.
¿ Y la fábrica de cartón...?
Kutu fabrikasını denedin mi?
En la caja de cartón encontré todas... encontré todas tus cositas.
Mukavva kutuyu, senin bütün şeylerini... Bütün abur cuburlarını buldum.
Por lo tanto, vivimos en los establos tiendas de campaña o de cartón.
Toplanma merkezlerinde bulunan ahırlarda ya da hızlıca inşa edilen barakalarda yaşadık.
A finales de 1893, utilizando pastel sobre una base de cartón... Edvard Munch crea El Grito.
1893 sonlarında, mukavva üzerine pastel boya kullanarak Edvard Munch Çığlık eserini yapar.
Son dos cr ¡ os con una aleta de cartón.
Çocuklar kartondan yüzgeç yapmış.
Méteme a prisión Siéntame en un cartón
Beni hiç görmedin, balık kafa.
Ha ganado un cartón de cigarrillos.
Bir paket sigara kazandınız.
Rompemos los anuncios de las revistas. Nadie se dará cuenta... Hacemos cartón, pintamos unas rejas y lo ponemos sobre el agujero.
Dergideki reklamları yırtacağız... kimse onlara bakmaz... karton yapıp, üstüne ızgara resmi yapınca, deliği örteceğiz, belki havlu gibi şeyle bir bölümünü gizleriz.
¡ Cartón-piedra!
Temel mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]