Translate.vc / Espanhol → Turco / Casual
Casual tradutor Turco
1,189 parallel translation
¡ Vistan casual!
Rahat giyinin.
Accidente casual.
Küçük bir kaza olacak.
No es casual haya encontrado a otra mujer psiquiatra.
Bir kadın terapist bulması tesadüf değil.
Debe ser el Día de Sexo Casual en el colegio.
Bugün okulda seks günü olmalı.
Bien, actúa casual
Bir plan yapmadık ki. Doğru. Olağan davran.
Demasiada sangre para Ser una herida casual.
Sıradan bir yara için çok fazla kan var.
¿ Que esa chica sobreviviera no fue casual?
Demek ki hayatta kalması sadece şans değil.
No quiero algo casual y ojalá que tú quieras lo mismo.
Senin de sevgilim olmanı istiyorum. Ama eğer sen istemiyorsan...
¿ Es tu novia, es algo serio o es una atracción sexual casual?
O kız arkadaşın mı? Yoksa sadece seks üzerine mi kurulu?
Cada Vez que Costa Rica surja en una conversación casual nosotros podremos decir : "Sí, nosotros estuvimos en Costa Rica".
Çünkü bu andan itibaren, hayatımızın geri kalanında sohbet içinde Costa Rica'dan konu açılsa, " Güzel Costa Rica.
Es sólo que no me sentía muy cómodo teniendo una comida casual con mi Capitán.
Sadece kaptanımla sıradan bir yemek yerken çok da rahat değildim.
No puede ser casual.
Bu tesadüf olamaz.
- Pudo haber sido un acierto casual.
- Şanslı bir tahmin olabilir.
Fue algo casual.
Öylesine bir şeydi.
Pienso que quizás deberíamos hacer esto más casual.
Belki de ilişkimize fazla ciddi bakmamalıyız.
Pero sé que jamás podría ser casual contigo.
Ama karşımda sen varken bunu yapamayacağımı biliyorum.
Voy a esperar hasta llegar. Ya sabes : "Hola, adivina dónde estoy." Muy casual, muy...
Sıradan bir şekilde, merhaba, bil bakalım, neredeyim diyeceğim.
Para una cogida casual suena bastante bien.
Rasgele bir sevişme için harika.
Pero es casual, ¿ no?
Bu sıradan birşey, değil mi?
Será muy divertida, muy casual muy ingenios y muy bohemis.
Çok eğlenceli, çok doğal, çok polisli, çok eroinli olacak.
- Fue un encuentro casual.
- Bir cenazede.
No hay justificación para el amor o por una mirada, un roce casual... una brisa perfumada... pueden encender sentimientos tan fuertes que casi duelen
Aşkın hesabı yapılmaz. Bazen bir bakış, sıradan bir dokunuş... parfüm kokusu dolu havadan alınan bir nefes... öyle güçlü duygular uyandırır ki, neredeyse acı verici olur.
No es casual.
Önemli değil.
"Haberlo elegido como objetivo, no es casual." "Un plan político escalofriante inspiró el gesto de esta mañana."
AnlaşıIan bu yeni koalisyon birilerini insan öldürüp adam kaçıracak kadar korkutmuş.
Es muy casual en la prisión.
Bir cezaevine göre çok sıradan.
¿ Las reuniones secretas de Barbara para vender ropa casual?
Barbara'cumaları yaptığı illegal toplantıya mı?
Por otro lado, si él lo acepta esto es algo casual, ya sabes.
Öte yandan, eğer ilişkimizi onaylarsa o zaman, bilirsin, takılırız, her neyse.
Ah, no, pero en Stars Hollow el Baile de Graduación es mucho más casual.
- Hayır. Ama Stars Hollow'unki biraz daha sade bir balo.
- pero fue algo totalmente casual.
Ama arkadaşça bir şeydi. - Sen ne dedin peki?
Tuvimos una conversación casual durante la cual me habló de "la Condena de las Estrellas" de la "Caída de la Noche" de cómo acabaría el universo.
Sıradan bir konuşma yapmıştık, bana "Yıldız Patlamasını" anlatmıştı, sonra... "Karanlığı," evrenin nasıl sona ereceğini.
Quizás siempre hayas tenido la razón sobre los hombres. Mantenlo como algo casual. Sin compromisos.
Erkek konusunda haklı olabilirsin - fazla bağlanma, fazla acı çekme.
¿ Qué? ¿ Hacerle una visita casual a tu hija?
Neye, kızını öylesine ziyaret edişine mi?
Sólo propongo un poco de sexo casual entre dos adultos dispuestos.
Ben sadece iki yetişkin olarak sıradan bir seksten söz ediyorum.
Probablemente, sexo casual muy corto, ya que estás algo fuera de práctica.
Uzun süre yapmadığın için de, muhtemelen kısa bir deneyim olacak.
Sólo fue una cosa casual.
- Derek? - Yüzeysel bir ilişkiydi herhalde
Hasta el contacto más casual la estimula sexualmente.
En ilgisiz temas bile, onda cinsel bir tepki uyandırıyor.
, vos sabías perfectamente que venía porque no fue casual que haya aparecido en Tucumán y Uriburu un tipo que llega de Israel manco. No se va a aparecer ahí de casualidad, en la carrera.
Bu tesadüf olamaz, Buenos Aires'in göbeğinde tek kollu bir adam İsrail'den geliyor ve yarışın ortasında beliriyor!
En este sitio, nada es casual.
Bu yerde hiçbirşey tesadüf değil.
Un encuentro casual y conectan el uno con el otro.
Ama tesadüfle bir araya geliyorlar ve birbirlerini istiyorlar.
Coherente, lazo casual...
Sürekli, nedensel döngü.
Solo hazlo un poquito más casual.
Daha sıradan hale getirmeliyiz.
Su imagen pulcra y su estilo casual encajaban perfectamente.
Yumuşak tabiatıyla istenilen karaktere şıp diye uymuştu.
No fue casual Estuvisteis juntos y os separasteis
Onunla buluşmanız ve ayrılmanız tesadüfi değildi.
¿ Por qué es eso? ¿ Si es tan casual?
Bu ne rahatlık?
No es casual.
Bu bir tesadüf değil.
¿ Algo casual?
Gelişigüzel bir şeyler?
El hombre está lejos de casa, se relaja con un poco de sexo casual. Parece que se vino antes de irse.
Adam evinden uzakta, fırsattan istifade rahatlayayım derken gelemeden gitmiş garibim.
O sea, lo ún ¡ co que neces ¡ to es un encuentro casual.
Günlerdir görmedim. Yani hoşt, küçük köpek. Başka bir sahip bul.
¿ O fué un golpe de viento casual?
Yoksa yön mü değiştirdin?
pudo ser un encuentro casual
Tesadüfen karşılaşmış olabiliriz.
Nada de esto es casual.
Biliyordum.