English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Cayó

Cayó tradutor Turco

12,490 parallel translation
Cayó en un nido de monos vampiro.
Vampir maymunların yuvasına düştü.
Querrás decir "el memo se cayó".
"Aptal düştü" demek istedin herhalde.
Entonces se cayó. Ahora...
Sandalyeden düştü.
Su madre se cayó en una cabaña vacacional en algún lugar.
Annesi tatile gittikleri kulübede düşmüş.
Se cayó una estantería.
Kitaplık devrilmiş.
Ahora, continuando la historia,... antes de que quemaran vivas a las chicas,... ellos convocaron una tormenta... y un rayo cayó sobre cada una de ellas,... la tormenta atrapo sus espíritus,... así que ellas regresaron como algo,... mucho más maligno.
Şimdi, hikaye bu ya, kızlar yanarak ölmeden önce, bir fırtına yaratmışlar... şimşek her birini çarpmış, ruhlarını fırtınayla alıp götürmüş, daha kötü bir şekilde, dönebilsinler diye.
¡ Se me cayó el café de verdad!
Gerçekten kahve döktüm!
No cayó ahí dentro.
o buraya düşmemiş.
Sí, a este hombre le golpearon en la cabeza... con algún tipo de arma y entonces cayó... en lo que antes era una mesa auxiliar.
Silah olarak kullanılan cisimle başına vurulmuş. Düşerken kahve masasına çarpmış.
Los cuatro adultos que había allí declararon que ella se cayó.
Orada bulunan 4 yetişkin de düştüğü yönünde ifade verdi.
Se cayó en la ducha.
Duşta düştü.
La víctima no sólo se cayó por las escaleras.
Maktul sadece merdivenlerden yuvarlanmamış.
Se le cayó en el instituto.
Okulda düşürdü.
¿ Se le cayó cuándo?
Ne zaman?
Dijo que el capó del Jeep se le cayó encima.
Cipin kaputunun üstüne düştüğünü söylemişti.
Ella sólo cayó en la cocina.
Bana yemek hazırlarken bir anda mutfakta bayıldı.
Esa bolsa ha estado en el refrigerador tanto tiempo, que se cayó la etiqueta.
O çanta bayadır dondurucudaymış, yazın koymuşuz.
Y algo nos cayó desde un árbol.
Ardından ağaçtan üstümüze bir şey düştü.
Hace seis meses se descompuso en su cocina se cayó y se fracturó el cráneo.
Altı ay önce yere düştü ve kafatasını çatlattı.
Se cayó y sufrió un traumatismo de cráneo.
Düştü ve kafa travması geçirdi.
Y te dijiste a ti mismo que venías con algo o que te cayó mal la comida.
Ve kendini, vücudunu gereğinden fazla zorladığına veya istiridyeler yüzünden olduğuna inandırdın.
¡ Emma se cayó!
- Emma düştü!
Emma está bien, pero se cayó.
Ben! Emma düştü ama bir şeyi yok.
Crees que Mavis cayó en manos de Richard Steele. ¿ El motivo, Sydney?
Yani Mavis'i Richard Steele öldürdü diyorsun. Peki sebebi neydi?
Es un ángel que cayó del maldito cielo.
Gökten düşüverdi bir melek gibi.
Phil Miller cayó, y esta vez, no pudo levantarse.
Phil Miller düştü fakat bu sefer kalkamadı.
y se cayó.
... sonra düştü.
Parece que se cayó de allí arriba.
Görünüşe gröe şuradan düşmüş.
¡ Se cayó! ¡ Se cayó del acantilado!
Uçurumdan düştü!
Resulta que, oyó gritar a Diane cuando cayó por el precipicio.
Düşerken Diane'nin çığlığını duymuş.
Claramente él golpeó su cabeza muy fuerte cuando se cayó.
Düşerken kafasını oldukça sert vurmuş olmalı.
Cuando, este tipo cayó del cielo.
Bir anda havadan bu adam düştü.
Cayó muerto de la cama, no es "Asesinato en el Orient Express".
Adam yatakta öldü, Şark Ekspresi'nde Cinayet filmi değil bu!
Usted estaba todavía chupando el dedo pulgar cuando cayó la bomba.
Onlar ilk bombayı attıklarında sen hâlâ parmağını emiyordun.
John... cayó... durante la huida.
John... kaçış sırasında... çoktan... Onun... onun başı... Francis.
Hace tres semanas una cúpula invisible cayó del cielo sobre Chester's Mill, separándonos del resto del mundo.
Üç hafta önce görünmez bir kubbe bizi dünyadan ayıracak şekilde Chester's Mill'de ortaya çıktı.
Hace tres semanas, un domo invisible cayó sobre Chester's Mill aislándonos del resto del mundo.
Üç hafta önce görünmez bir kubbe bizi dünyadan ayıracak şekilde Chester's Mill'de ortaya çıktı.
Después de que cayó el domo la perdí en medio del caos y cuando vi esta...
Kubbe çöktükten sonraki kargaşada kaybetmiştim. Bunu görünce de...
Hace tres semanas una cúpula invisible cayó sobre Chester's Mill... y nos separó del resto del mundo.
Üç hafta önce görünmez bir kubbe bizi dünyadan ayıracak şekilde Chester's Mill'de ortaya çıktı.
Si hubieras llegado a horario... habría habido menos gente cuando se cayó el techo.
Bu sabah zamanında gelseydin insanlar tavan çöktüğü zaman etrafta olmazdı.
El techo no se cayó porque me quedé más tiempo en la cama.
Tavan yatakta bir saat daha durdum diye çökmedi.
Hunter se cayó de un techo.
- Barbie! - Hunter çatıdan düştü.
Nos contrataron para hallar restos de un meteorito que cayó hace 25 años.
25 yıl önce dünyaya çarpmış bir sağanaktaki meteorların parçalarını bulmak için bizi işe aldılar işte.
Hace tres semanas, una cúpula invisible cayó sobre Chester ´ s Mill, separándonos del resto del mundo.
Üç hafta önce görünmez bir kubbe bizi dünyadan ayıracak şekilde Chester's Mill'de ortaya çıktı.
Hace cuatro semanas una cúpula invisible cayó sobre Chester's Mill... y nos separó del resto del mundo.
Dört hafta önce, saydam bir kubbe Chester's Mill'e inerek, bizi dünyanın geri kalanından ayırdı.
Hace cuatro semanas, una cúpula invisible cayó sobre Chester's Mill, separándonos del resto del mundo.
Dört hafta önce görünmez bir kubbe bizi dünyadan ayıracak şekilde Cheter's Mill'de ortaya çıktı.
¿ Por qué se cayó esta caja?
Bu sandık pat diye nereden çıktı?
¿ Es cierto el cuchillo grande cayó sobre él?
- Bıçak sahiden üzerine düştü mü?
¿ Y el muchacho que se cayó?
Düşen genç adamı tanıyor muydun?
Él no se cayó. Él saltó.
Düşmedi, atladı.
Hunter se cayó de un techo.
Eva!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]