Translate.vc / Espanhol → Turco / Centurión
Centurión tradutor Turco
178 parallel translation
Gracias por tu deseo, centurión.
İyi dileklerin için sağ ol, Centurion.
No me interesa cómo lo haces, centurión.
Nasıl becerirsin bilmiyorum, Centurion.
Cumplimos con nuestro deber, centurión.
Görevimizi yaptık, Centurion.
Centurión, ¿ quién te autoriza a atacar a esta gente?
Centurion, bu insanlara hangi yetkiyle saldırıyorsun?
Puedes dar la orden ahora, centurión.
Şimdi emir ver, Centurion.
¡ Centurión!
Yüzbaşı!
Si castigáramos a todos los comandantes que cometieran errores... no quedaría nadie con un grado superior a centurión.
Eğer kendini aptal yerine koyan her komutanı cezalandıracak olsak... elimizde yüzbaşı rütbesinin üzerinde adam kalmazdı.
¡ Centurión!
Centurion!
¿ Y el centurión que fue muerto por mis aliados era el hombre que sabía todo acerca de mis planes y Nerón no?
Yani dostlarım tarafından öldürülen komutan tüm planlarımı biliyordu ama Neron bilmiyordu, öyle mi?
Centurión casi anhelo la destrucción antes que podamos regresar.
Centurion, dönmeden önce imha arzusu geçiyor içimden.
Sus partículas oscurecerán su dispositivo sensor, Centurión.
Centurion, birçok parçacıklar sensörlerini etkisiz yapacaktır.
- Atenderé al Centurión.
- Ben Centurion'a bakacağım.
El Centurión está muerto.
Centurion öldü.
También el cuerpo del Centurión.
Centurion'un cesedini de.
Arrojo mi arma a tus pies, centurión. Como hizo Vercingétorix con César... ¡ Vamos!
Şefim Vercingetorige'in silahlarını Sezar'ın ayaklarına attığı gibi bende silahımı... senin ayaklarına atıyorum.
Quizá, pero un buen centurión debe predicar con el ejemplo.
Haklısınız, ama bir liderde iyi bir örnek oluşturmalı.
El centurión quiere perdernos.
- İyi durumda değil.
Centurión, ¿ tiene autorización para estar en esta zona?
Yüzbaşı, bu bölgeye girmek için izniniz var mı?
Centurión, cuál es el motivo de volver, ya sabe lo que esos Galos nos harán.
Centurion, bir daha denemenin manası ne? Galyalıların bize yapacaklarını biliyorsun.
No parece que será muy diferente a lo de siempre, ¿ no, Centurión?
Genelde olandan çok farklı olmadı değil mi Centurion?
Estos Galos no son humanos, Centurión, no son humanos.
Şu Galyalılar insan değiller Centurion, onlar insan değiller.
Como la ramera Sebastiana bailaba cada noche con un centurión.
Nasıl Sebastian orospusu her gece bir yüzbaşıyla dans etti.
Y cómo el centurión la salvó de un hado peor que la muerte.
VE nasıl o yüzbaşı da onu ölümden better bit kaderden kurtardı.
Habla Centurión.
Konuş, Centurien.
Reporte, Centurión, sobre el asalto final.
Son saldırı hakkında rapor ver, Centurien.
Reporte, Centurión.
Rapor ver, Centurien.
- Habla, Centurión.
- Konuş, Centurien.
Un centurión del ejército.
Roma ordusunda bir yüzbaşıydı.
- Muy gracioso, centurión.
- İyi espriydi, yüzbaşı. Sevdim.
Pégale, centurión, muy fuerte.
Vur ona yüzbaşı, çok kuvvetlice.
Un centurión de la guarnición de Jerusalén.
Kudüs garnizonunda bir yüzbaşıymış, efendim.
Centurión, ¿ hay alguien de ese nombre en la guarnición?
Yüzbaşı, garnizonda bu isimde biri var mı?
¡ Caramba, centurión!
Gerçekten yüzbaşı!
- Apártate, centurión.
- Çekil yolumdan yüzbaşı!
Centurión, ¿ de qué se ríen?
Yüzbaşı, neden öyle kıkırdıyorlar?
Adelante, centurión.
Pekala yüzbaşı!
Si tenía éxito en traer de vuelta a la vida al Cylon ¿ cuál sería el primer gran acto del Centurión?
Hantal Cylon bedenini canlandırmayı başarırsa heybetli bir Centurion'un ilk hareketi ne olurdu?
Saludos, Centurión.
Merhaba Centurion.
El buick centurión convertible de stanley dewosky.
Stanley Dewoski üstü açılan bir Buick Centurion.
El prestigio de tener un buick centurión no puede medirse en dólares.
Buick Centurion sahibi olmak bir ayrıcalıktır, parayla ölçülemez.
Atento, Centurión, transmitirá mis órdenes a las catapultas.
Hazır ol Centurion, emirlerimi mancınıklara ulaştıracaksın.
Guíalo a mí, Centurión.
Bize doğru gelmesini sağla.
Para dirigirse a mí llámeme Centurión Bochra.
Bana "Yüzbaşı" Bochra diyebilirsin.
En realidad, tengo que agradecérselo al Centurión Bochra.
Aslında, bunun için Yüzbaşı Bochra'ya teşekkür etmeliyim.
Me recuerda a un centurión romano patrullando por las provincias para mantener un enorme y aburrido imperio.
Dışarıda vilayetleri devriye gezen, ruhsuz ve şişirilmiş bir imparatorluğu koruyan, Romalı bir yüzbaşı gibisin.
Películas como Sandalias y Taparrabos, 1958 Marineros Sudorosos, 1959 El Centurión de Cuero, 1960 y su primer largometraje a color en 1966 Lanzas Brillantes.
Filmleri arasında "Sandaletler ve Peştamal" 1958, "Terli Kayıkçılar" 1959, "Deri Bölük" 1960, ve 1966'daki ilk renkli filmi,
Dispensame de las habladurías, mi centurión metálico.
Gevezeliği keselim, benim çelik Centurion'um.
- Mi rango es superior, centurión.
- Senden daha yüksek rütbedeyim, bölük komutanı.
¿ Este es el juego del centurión y el gladiador al que solíamos jugar?
Bu oynadığımız şu komutan gladyatör oyunu değil mi?
¿ Buen centurión, mal centurión?
İyi bölük komutanı, kötü bölük komutanı.
¿ Centurión?
Öyleyse neden bu mekikte?