Translate.vc / Espanhol → Turco / Cile
Cile tradutor Turco
243 parallel translation
Al final mi padre llamó a Txile, un estudiante.
Babam öğrenci Cile'yi yardımcı olması için belirledi.
- El estudiante Txile dice...
Öğrenci Cile diyor ki...
Papá echó a Txile.
Babam Cile'i kovdu.
Ahí está Txile con los estudiantes, se están preparando para ir a Belgrado.
Cile ve öğrenciler Belgrad'a gitmeye hazırlanıyorlar.
Txile cuida de sí mismo.
Cile kendi bakımını sağlıyor.
¡ Txile!
Cile!
¿ Mendigo, quieres el fin de todas tus sufrimientos?
Dilenci, çektiğin tüm bu çile bir son bulsun istemez misin?
He estado a la deriva y soñando, y ahora me parece estar viviendo la lucha y la amargura otra vez.
Bense yıllarca sürüklendim, hayaller kurdum, ve şimdi yine aynı çile ve ızdırapları yeniden çekiyor gibiyim.
Luego empezó a atormentarme.
Sonra Johannes bana çile çektirmeye başladı.
"¡ Todos los problemas que me has hecho pasar!"
"Senin için çektiğim onca çile."
No hay suplicios como al final de Camille
# Camille'in sonu gibi bir çile de yoktur.
Se el disgusto que esto supone para ti pero no tenía alternativa.
Beth, bu senin için büyük çile biliyorum ama başka şansım yoktu.
Usted creerá que al ser médico y ver tanto dolor y sufrimiento ya tengo bastantes problemas.
Bir doktor olup da o kadar acı ve çile gördükten sonra sanarsın ki bir adama yetecek kadar sorunlarım var.
Bromearía diciendo que este lamentable asunto te ha compensado las molestias que te he causado.
Sana çektirdiğim onca çile için özür dilesem şaka gibi gelecektir kulağa.
Algunos dieron fuerza a la gente en los peores momentos.
Bazıları en kötü çile anında insana güç verir.
Los milagros surgen en el recogimiento, en el silencio.
Hem mucizeler çile çekmekten doğar.
Lamentablemente, nacemos para sufrir.
Heyhat, çile çekmek için doğmuşuz.
Es viernes, día del Señor.
Bugün Cuma, Tanrımızın çile günü.
Seis madejas de lana blanca.
Altı çile beyaz yün.
¿ cuánto tiempo más tendremos que pagar el precio de haber nacido en Montelepre?
Daha ne kadar Montelepreli olduğumuz için çile çekeceğiz?
Lo que tengo que tolerar.
Bu çektiğim çile nedir.
Lo hemos echado a suertes.
Yeterince çile çektik.
Sufriò mucho en los campos de concentración durante la guerra, lo cual nos pone en una situaciòn aún peor.
Savaş sırasında toplama kamplarında çok çile çekmiş. Bu da bize daha çok sıkıntı veriyor.
Se muy bien cuanto sufrís, pero ninguno sufre mas que yo.
Ne çileler çektiğinizi biliyorum ama en çok çile çeken de benim.
Soy el hombre cuya vida y alma son tortura.
Ben tüm yaşamı ve ruhu çile dolu bir kulum.
No pense que fuera un desafio tan importante para ti.
Onlar yüzünden çile çektiğini hiç düşünmemiştim.
El trabajo es parte del sufrimiento de la vida y el sufrimiento fortalece el alma.
Çalışmak, hayatta çekilen çilenin bir parçasıdır ve çile çekmek ruhu olgunlaştırır.
Y tanto sufrimiento me hace alto
# Ve çok çile çekmek beni heyecanlandırıyor. #
He sufrido durante años
Yıllardır çile çekiyorum.
¿ Tiene una madeja de lana de este color?
Bu renkte bir çile yününüz var mı?
Hay mucho sufrimiento.
Büyük bir çile var.
Los pobres somos desdichados en este y el otro mundo.
Bizim gibilerin kaderinde dünya ahiret çile çekmek var.
Me has dado estas cruces para que las lleve.
Bana bunca çile çektiriyorsun.
No puedes vivir en casa con mami tras de ti limpiando tu trasero.
- Çile Onu evinde oturup, kıçını annen silerken bulamazsın
Willie, mira, cuando salga de Juilliard, tendré algo de kilometraje pero ahora, yo...
Çile yok Willie, bak julliardan çıktıktan sonra, tecrübe eklerim..... Fakat şimdi....
¡ Yo he trabajado como una esclava y he sufrido por esta casa tanto como tú!
Asla! Ben de en az senin kadar bu ev için çalıştım, çırpındım... ve çile çektim.
Tenía ganas de volver a Berlín mucho antes, pero temía que en la frontera alemana me llevaran de nuevo al castillo.
ama Alman sınırındaki kalede çile çekmeye razı olmadım. Oh, Luise, bunu nasıl özlemişim.
- Miseria e infierno, eh?
- Çile ve cehennem ha?
Mi huida a través de las selvas habrá sido inútil. Los sacrificios que hice, los sacrificios que soporté no habrán servido de nada.
Çektiğim onca çile verdiğim onca emek boşa gitmiş olacak.
La locura o la muerte es el destino del desgraciado nativo objeto del tormento por el hechicero de su tribu.
Delilik ya da ölüm,... pek çok yerlinin sonu, kabîle râhiplerinin emriyle bu çile ve korku dolu yolla olmuştur.
El espectáculo que hay que ver es La pasión en el monte del nuevo director, Daniel Coulombe.
Dağdaki Çile yeni bir yönetmen : Daniel Coulombe. Daniel Coulombe konservatuvarda birinci olmuştu.
... trabajó en su Pasión por años.
... dört yıI boyunca Çile'ye çalıştı.
- Es decir tener que representar la Pasión en el monte... ¿ no es algo ridículo?
Dağlarda Çile'yi oynamak... biraz komik değil mi?
Soy el alma de tu padre... condenada a vagar nocturno por limitado tiempo... y confinada en ardiente fuego durante el día.
Ben senin babanın ruhuyum... Geceleri dışarda dolaşmaya... Gündüzleriyse alevlerde çile doldurmaya mahkumum.
Mi hermano te hizo hacer penitencia toda la noche, otra vez?
Bütün gece günahlarının kefareti için çile mi doldurdun yine?
La angustia, la desesperación, la crueldad.
Çaresizlik, çile, zulüm.
Deja de divagar, ven acá.
Çile çekmeyi bırakacak mısın? Hadi. Luigi!
Ayudo a una chica que tiene problemas, ayudo a una chica que tiene problemas, he superado una ordalía.
Başı dertte olan bir kıza yardım ettim, başı dertte olan bir kıza yardım ettim, bir çile çektim.
¿ Ordalía?
Çile mi?
Esta Ordalía suya... ¿ Hasta qué punto es una ordalía?
Bu sizin'çile',... nasıl bir çiledir?
¿ Es una ordalía del tipo ir a visitar otro templo más antiguo o de vuestras parientes femeninas? ¿ O es más bien una ordalía como... Estamos buscando una llave.
Bayan akrabalarınızın eski tapınakları ziyarete gitmesi gibi bir çile midir,... yoksa, elini sıcak suya daldırmak benzeri bir çile midir, daha çok?