Translate.vc / Espanhol → Turco / Coéur
Coéur tradutor Turco
92 parallel translation
Es el Marqués de Guyencourt, recién llegó de París.
Bu bey, Grand-Coeur Markisi.
Exterior, le Sacre Coeur.
Dış çekim, Sacre Coeur. Gündüz.
Unas vistas magníficas del Sacré Coeur y la torre Eiffel. Nos van a tapar esas vistas.
Sacrè Coeur ve Eiffel Kulesi Manzarası var ama onu da elimizden alıyorlar.
Mira la torre Eiffel, el Sacré Coeur...
Şuraya bak!
- Rue Leandre, cerca del Sacré Coeur.
- Rue Leandre, Sacré Coeur yakınında.
¡ Consigamos un cuadro de Sacrè Coeur!
Hadi, Sacre Coeur'un resmini çekelim!
¿ No te has dado cuenta que una diferencia entre del entrenador ffire de coeur y sus antojos de los animales?
Koç'un duygularıyla senin hayvani isteklerinin arasında fark olduğunu anlamadın mı?
¿ Y "Drôle de Coeur"?
- Ya da "Komik Yürek"?
Y mi hermano se acaba de mudar a Coeur d'Alene.
Ve, ah, benim kardeşim, o sadece Coeurd Alene taşındı.
Tú, vístete deprisa y ve a Mirou y a Crève-Coeur.
Haydi çabuk ol. Sen de derhal giyin ve Mirou ile Creve-Coeur'e git.
¡ Deseo el legendario barco del tesoro hundido de Coeur du Mer!
Efsanevi batık hazine gemisi Kordumair'i istiyorum.
¿ Quieres el tesoro hundido de Coeur du Mer? ¡ Es tuyo!
Batık Kordumair hazinesini istemiyor muydun?
Y cuando las tropas aliadas llegaron encontraron todos los explosivos ahí y el botón sin presionar y encontraron lo mismo en el Sacré-Coeur, la Torre Eiffel y otro par de lugares, creo.
Sonra, müttefik kuvvetler geldiklerinde.. .. bütün patlayıcıları bulmuşlar, düğmeye de basılmamış.. .. ve aynı şey Sacre-Coeur, Eyfel Kulesi..
- Sí, es un clásico cri du coeur. - ¿ Cri du qué?
- Bu klasik bir haykırmadır.
- Lo que tu petit coeur ansíe. Con un cuerpo como ese, sin duda lo conseguirá.
Arzu ettiğin herhangi bir şey ve senin gibi birisi de istediğini elde edebilir.
Lenguado Willy, Pollo Albert y solomillo Provençal estarían bien.
"Willy usulü Alabalık", "Albert usulü Tavuk" ve "Coeur de filet Provençal" hiç fena olmaz.
¿ Crees que a ET le gusta el Chateau Coeur?
Sizce E.T. Chateau Coeur sever mi?
Y lo llamaron Le Coeur de la Mer.
Le Coeur de la Mer diyorlar.
Este es Randy Peone en Radio KREZ la voz de La Reserva India Corazon de Alene y es hora de anunciar el trafico de esta humed mañana bicentenaria 4 de Julio
Ben, KREZ radyodan Rabdy Peone... Coeur d'a lene Yerli Ayırtımı'nın * Sesi. Ve şimdi... bu yağmurlu, iki yüz yıllık 4 Temmuz sabahının yol durumu.
En el 4 de Julio, 1976... mi madre y mi padre celebraban la independencia de la gente blanca... aguantando la fiesta mas larga... de la historia tribal del Corazon de Alene.
Duman İşaretleri 1976'nın 4 Temmuzun'da... annemle babam, Beyaz Adam'ın bağımsızlığını kutladı... Coeur d'A lene kabile geçmişindeki... en büyük ev partisini yaparak... demek istediğim...
Esto es K-R-E-Z Radio, la voz de la Reserva India Corazon de Alene.
Burası K-R-E-Z Radyo, Coeur d'A lene Yerli Ayırtımı'nın Sesi.
Y gente del Corazon de Alene, nuestra Reserva está preciosa esta mañana.
Coeur d'A lene halkı, ayırtımımız bu sabah çok güzel.
Somos Indios del Corazon d'A lene.
Coeur d'A lene Yerlileriyiz.
Soy Corazon de A lene, y Thomas aqui tambien es Corazon de Alene.
Ben Coeur d'A lene'im, Thomas da Coeur d'A lene.
Bienvenidos a Le Coeur de Lion.
Le Coeur de Lion'a hoş geldiniz.
Le Coeur de Lion es mi negocio.
Le Coeur de Lion benim tesisimdir.
Una tarde fuimos al Sagrado Corazón.
Bir öğleden sonra, "Sacré-Coeur" da.
En el Sagrado Corazón los cardenales practican su reverso.
Aynı anda Sacre Coeur'ün bahçesinde, rahibeler tenis oynuyordu.
Il dit mon coeur
Il dit mon coeur ve Fransızca.
Y aquí delante del Sacre-Coeur
Burda da "Sacre-coure"'un önünde.
Le Sacré Coeur.
Paris manzarası Eiffel Kulesi.
Y cuando las tropas aliadas llegaron encontraron todos los explosivos ahí y el botón sin presionar y encontraron lo mismo en el Sacré-Coeur, la Torre Eiffel y otro par de lugares, creo.
Ve müttefik birlikler geldiğinde patlayıcıları ve basılmamış düğmeyi bulmuşlar ve aynı şeyle Sacré-Coeur, Eiffel Kulesi ve diğer güzel yerlerde de karşılaşmışlar.
el director de la funeraria dijo que era algo muy anticuado.
Coeur D'Alene'deki cenaze direktörü, demode olduğunu söyledi.
- Será incinerada y descansará en el mausoleo familiar en Coeur D'Alène, y no hay más que hablar.
Yakılacak. Sonra da Coeur D'Alene'deki aile anıtmezarına konacak. Bu, son karardır.
- Vamos a poner sus cenizas en un mausoleo de la familia en Coeur d'Alène.
Küllerini Coeur D'Alene'deki aile anıtmezarına koyacağız.
Mon petit ange. mon coeur.
Meleğim, tatlım.
par coeur.
Par coeur...
Cuando se supo de los días de ladrón de Lawrence por Coeur d'Coeurs hubo indignación del público.
Lawrence'ın mezar hırsızlığı huyunun lafı sakin Coeur d'Coeurs'da yankılanmaya başlayınca,... halk galeyana gelmişti.
Cansado de volver a estar solo en Coeur d'Coeurs y sintiendo la pena de su amo, Digby se encaminó en una misión.
Coeur d'Coeurs'daki yalnızlığı canına tak etmiş bir şekilde,... sahibinin üzüntüsünü hissedip Digby, bir göreve koyulmuştu.
A duras penas, Olive Snook llegó a Coeur d'Coeurs. Con una jaula dorada para el pájaro de un ala en una mano y la caja del pastel en la otra, se encaminó a destapar que Charlotte Charles, también conocida como "Chuck", fingió su propia muerte.
Olive Snook, Coeur d'Coeurs'a... bir elinde tek kanatlı kuşun olduğu altın yaldızlı bir kafes,... öbüründe de turta kutusu ile Chuck olarak de bilinen Charlotte Charles'ın ölüm sahtekârı olduğunu meydana çıkarmak üzere güç bela gelmişti.
Mientras tanto, de vuelta en Coeur d'Coeurs, un pequeño amiguito estaba planeando su propia fuga.
O sırada Coeur d'Coeurs'de, küçük bir arkadaş kendi kaçışını planlıyordu.
En este momento en la ciudad de Coeur d'coeurs, Una chica llamada Chuck asistía al funeral de su padre.
Tam o anda, Coeur d'Doeurs kasabasında Chuck adındaki kız babasının cenazesine katılıyordu.
Le coeur a marée basse.
Alçak kalp bu sahillerde. ( GÜZEL BİR Fransız Şarkısı!
En estos instantes en la ciudad de Coeur d'Coeurs, una niña llamada Chuck asistía al funeral de su padre.
Tam o anda Coeur d'Doeurs kasabasında Chuck adındaki kız babasının cenazesine katılıyordu.
En este momento en la ciudad de Coeur d'Coeurs, el joven Ned creía en la magia.
Tam bu zamanda, Coeur d'Coeurs kasabasında genç Ned sihre inanıyordu.
¡ En su habitación del motel había suficiente pólvora para hacer volar Coeur de Coeurs hasta Timbuktú!
Motel odasında Coeur d'Coeurs'den Timbuktu'ya kadar olan yerleri havaya uçuracak kadar cephanelik vardı.
Asombrados por lo que habían oído, el Pastelero y la chica llamada Chuck se prepararon para lo peor, mientras en un cementerio de Coeur de Coeurs, los noruegos se encontraron que no estaban preparados para el sorprendente descubrimiento
Duyduklarıyla şoke olmuş bir halde, pastacı ve Chuck adındaki kız kendilerini en kötü sona hazırladılar. Coeur d'Coeurs'deki mezarlıkta ise Norveçliler, Emerson Cod'ın kehanetinin yarı yarıya doğru olduğunu görmenin şaşkınlığını yaşıyorlardı.
Como me dijiste que hoy estarías en Montmartre y como desde aquí veo la Basílica del Sacré Coeur sólo quería decirte que pienso en ti.
Bugün Montmartre'a gideceğini söylemiştin. Bulunduğum yerden Sacré Coeur'ü görebiliyorum. Ve seni düşünüyorum.
# Coeur en Folie # or # Eau de Russie #?
"Coeur en Folie" mi yoksa "Eau de Russie" mi?
¡ Miren, el Sacré Coeur!
Bakın! "Sacre Coeur" orada!
Mencionó una calle, Coeur D'Alene.
Bir sokaktan söz etmişti. Coeur D'Alene.