Translate.vc / Espanhol → Turco / Cái
Cái tradutor Turco
326 parallel translation
No cai en quién era Ud. hasta que vi una antigua revista.
Eski bir dergiyi okuyana kadar kim olduğunuzu anlamadım.
Gran percance, me cai.
Dert büyük, düstüm.
Sigo sin entender como me cai.
O merdivenlerden nasıl düştüğümü anlayamıyorum.
Nos vemos en la oficina del Cnel. Cai. Cuidado con esa arma.
Reynolds, Albay Cai'nin ofisinde buluşalım ve şu silaha bakalım.
- Es el Cnel. Cai.
- İsmi Albay Cai.
Cnel. Cai, el Cnel. Kirby.
Albay Cai, Albay Kirby.
El Cnel. Cai y yo íbamos a hablarle de un plan. Pero el campo A107 fue atacado.
Son buluştuğumuzda, Albay Cai ve ben sana bir plandan bahsediyorduk ve "A" kampı 107 vuruldu.
El Cnel Cai sabe dónde es.
Albay Cai nerede olduğunu biliyor.
Sus equipos están a bordo, Señor.
Eşyalarınız Albay Cai'ninkilerle beraber uçakta.
Cnel. Cai, no ha dicho nada en toda la noche.
Albay Cai, bütün gece tek kelime etmediniz.
- A Doc, y a 2 de los del Cnel. Cai.
- Doc ve Albay Cai'nin iki adamı.
Tengo un jeep para Ud. Y la Sra. Cai.
Albay, siz ve bayan Cai için bir jipim var.
Yo dije, seguro, usted sabe, por que no, asi que me levante, para ir con ella, tropece con la manguera del Jardin, golpeo mi ojo y cai sobre la tetera cuesta abajo hasta el establo, cubriendome de basura.
Ben de, "elbette", dedim, biliyorsun, "neden olmasın". Bunun üzerine onunla gitmek üzere ayağa kalktım, ayağım bahçe hortumuna takıldı, ayağımı çarptım ve çaydanlığın üzerine düşerek tepeden aşağıya yuvarlandım ; sonunda çöpe bulandım.
Me he masturbado 14 veces la pasada noche pensando en ti y cuando finalmente cai dormida mi sueños no eran precisamente secos.
Dün gece seni düşünerek 14 kez mastürbasyon yaptım... en sonunda uykuya dalmışım... rüyalarım da çok sıkıcı sayılmazlardı.
Lu Ah Cai, ¿ estás convencido ahora?
Lu Ah-cai, şimdi ikna oldun mu?
Lu Ah Cai, ¿ puedes moverte?
Lu Ah-cai, kımıldayabiliyor musun?
Lu Ah Cai, no hagas movimientos arrebatados.
Lu Ah-cai, düşünmeden hareket etme.
¿ Les cai bien, eh?
Beni çok sevdiler değil mi?
¿ Me cai?
Düştüm mü?
¿ Le cai encima al gordo Jack?
Şişko Jack'i hakladım, haklamadım mı?
cuando me canse y me cai el me atropello el pie con su llanta.
Yorulup yere düşünce de ayakkabısıyla bacağımı çizdi.
Eres can bo cai revolucionaria del vietcong.
Sen bir can bo cai'sin Vietcong militanı.
Seguro que me cai de ese pedestal en el que me habías puesto, o apruebas o repruebas, ¿ no es eso?
İnsanlar sırf sana böyle anlattığı için sübyancı gibi görünüyorum, değil mi? Ne olduğunu bilmiyorum.
Fue alli donde me cai y vi a Willoughby por primera vez.
Şurada düştüm ve orada Willoughby'yi ilk kez gördüm.
Yo cai en Zahadum, Delenn.
Z'ha'dum'da düştüm, Delenn.
Si, ya sé que cai de un arrecife muy alto.
Evet, uçurumdan aşağı düşüyorum.
En Corea cai en una trinchera en las afueras de P'Anmunjom.
Kore'de, tam Panmunjam'ın dışında siperdeydim.
Aguanta.
Dayanmaya çaIış.
Vosotros sois, sin duda, la excusa más pobre que conozco para un escuadrón de arresto.
SizIer, hiç ku kusuz, çaIıştığım en berbat Elit Şerifler ekibisiniz.
¿ Así que estamos trabajando para Vds?
Şimdi sizin için çaIışıyoruz, ha?
No quiero ofender, pero trabajamos más rápido sin ayuda.
AIınmayın ama, yardımsız daha hızIı çaIışırız.
Suelo trabajar solo.
GeneIIikIe yaInız çaIışırım.
¿ Dónde trabajaba?
Nerede çaIışıyordu?
Ponlas.
ÇaIıştır.
Las tenías archivadas porque el tío trabaja para ti.
Dosyada vardı, çünkü adam sizin için çaIışıyordu.
El hombre que conocéis como Mark Roberts es Mark Sheridan de las fuerzas especiales de la marina y la CIA. Lo reclutamos y hasta hace un año fue un agente "cometa" en Nueva York.
Mark Roberts oIarak biIdiğiniz kişi asIında Mark Sheridan'dır eski Deniz Piyadesi, özeI birim, eski CIA ajanı, bizimIe çaIıştı son yıIIara dek, New York'ta özeI adamIarımızdandı.
Disparan bajo el agua.
Suyun aItında biIe çaIışır.
Las llenas de arena y dispararán.
İçine kum doIdur, çaIışır.
- Intentó huir.
- Kaçmaya çaIışıyordu.
- Sólo un fan.
SizinIe çaIışabiIeceğimi düşünüyordum beyIer.
Para nosotros, la fiesta ha terminado. A partir de mañana, entrenamos.
Yarından itibaren çaIışacağız.
Los chicos están entrenando.
BizimkiIer çaIışıyorIar.
- Recibimos un tiro en este grande.
- Orada çaIışmayı sürdüreceğiz.
Nunca he tratado de demostrar nada.
Bir şey kanıtIamaya çaIışmıyorum.
Toca muy bien para ser médico.
Bir doktora göre iyi çaIıyor.
Pero seguro que trabajan mucho.
Eminim çok çaIışıyorIardır.
Sólo intento saber de qué vas.
Neyi ima ettiğini öğrenmeye çaIışıyorum.
Lo que sé es que estás porreada, que queres pelear...
Bu gece kafan biraz dumanIı ve benimIe kavga etmeye çaIışıyorsun...
Llamé a mi madrastra, a Londres, pero estaba fuera.
Londra'daki üvey annemi aramaya çaIıştım ama çıkmış.
¿ Con quién tocas habitualmente?
- NormaIde kimIe çaIıyorsun?
Man, yo sólo toco el piano.
Dostum, sadece piyano çaIıyorum.