Translate.vc / Espanhol → Turco / Cám
Cám tradutor Turco
14,146 parallel translation
Pisará los vidrios, y lo oiremos, vamos.
Cam parçalarına basar. Onu duyarız.
- ¿ Ahora qué hago?
- Şimdi ne yapıcam?
Y tomare esa pantalla panorámica también.
Geniş ekranı da alıcam.
Voy a hacer esto por mi cuenta.
Bu işi ben yapıcam.
¿ El sonido de romper un cristal?
Camın kırılma sesi?
Su único error fue romper el cristal cuando lo quitaron.
Tek hataları, ortadan kaldırırken camı kırmalarıydı.
Y que me quedaré en casa.
Evde kalıcam.
Haré el almuerzo, ¿ de acuerdo?
Ben gidip yemek hazırlıcam tamam mı?
Encontré esto en mi parabrisas esta mañana.
Bu sabah arabamın camında buldum.
Yo voy... me voy a regar.
Ben... ben gidip duş alıcam.
Lo apagué. ¿ Así apaga la gente los cigarrillos en la ventanilla de un auto?
İnsanlar sigaralarını başka birisinin arabasının camında mı söndürür?
Antes de eso, le golpeó la ventanilla...
Söndürmeden önce sanki camı aç der gibi cama tıklatıyorsunuz da.
Voy a subir la ventanilla, así que...
Camı kapatıyorum, onun için...
Amigos míos, hay una araña aquí en la parte exterior de la ventana.
Dostum, camın dışında bir örümcek görüyorum.
Enciende el auto y baja la ventanilla.
Kontağı çevirip camı indir.
Abre la ventanilla.
- Camını arala.
¿ Recuerda los gatos de cristal de McDowell?
- McDowell'ın cam kedilerini hatırlıyor musun?
Esa noche, alguien lanzó una piedra a su ventana, y la iglesia estuvo vacía durante un mes.
O gece biri camına taş atmıştı ve kilise bir ay boyunca boş kalmıştı.
¡ La ventana no va a aguantar!
Bu cam artık dayanmaz!
Tig, vigila los pinos.
Tig, çam ağaçlarına dikkat et.
Todo en alta definición.
Hepsi cam gibi HD.
No hay vidrios ni restos metálicos.
Cam, metal parça falan yok.
El vecino de lo de la calle 87 dijo que escuchó romperse un vidrio y que se asomó vio una figura, que no puede describir que entró, y salió enseguida usando una chaqueta y que corrió al taxi.
Ne oldu? 87. cadde olayındaki komşu cam kırılma sesi duymuş, şöyle bir bakmış tanıyamadığı bir şahsın içeri girip bir dakikaya çıktıktan sonra ceket giyip taksiye koşturduğunu görmüş.
Creo que rompió el vidrio de la puerta metió la mano y la destrabó.
Ben de şöyle düşünüyorum ; kapı camını kırdı ve kapıyı açmak için içeri uzandı.
La pregunta es : ¿ Se puede determinar si esta herida es resultado de un corte con un vidrio roto o con la hoja del cuchillo?
Soru şu ; bu yaranın kırık bir cam parçasından mı yoksa bıçağın ağzından mı kaynaklandığı saptanabilir mi?
- Hay vidrios por todas partes.
- Sorun değil. Her yerde cam parçaları var.
Y mientras estábamos hablando, alguien llamó a la ventanilla.
Ve biz konuşurken biri servis camına vurdu.
Y cuando se iba, apareció un auto.
Servis camından uzaklaşırken bir araba geldi.
¿ Has pisado un vidrio?
Camın üstüne falan mı bastın?
O.J. rompió el parabrisas con un bat de béisbol.
O.J. beyzbol sopasıyla arabanın ön camını kırmış.
sólo arrójala por la ventana.
Arabanın camından at gitsin.
Sólo seduje a la anciana de arriba... bajé por la salida de incendios, forcé la ventana para abrirla.
Üst kattaki ihtiyarı baştan çıkarttım ordan yangın merdivenine geçtim, levyeyle çamı açtım.
Sí, ventanas hechas añicos, huesos por todas partes.
- Evet, cam kırıkları, kemik olmuş her yer.
¿ Sinceramente no te imaginaste que contrataría a un sosias... que llevara barba falsa e hiciera Tai Chi junto a mi ventana?
Gerçekten, kendime benzer birini bulup, sahte bir sakal takıp camın önünde tai chi yaptıracağımı varsaymadın mı?
Machacada por dentro con cristales rotos.
İçine kırık cam sokmuşlar.
Son 580 m de vidrio y acero.
600 metrelik cam ve çelik.
Póngalo en el parabrisas de su coche.
Bunu arabanın ön camına yapıştır.
- No lo sé. No es nada. Creo que sólo había un vaso roto.
Hayır, bir şey değil, sanırım cam kırığı vardı.
- Rompiste la ventana. - Para poder entrar.
- Sen de camı kırmıştın ama.
Me la hice al besar una esquirla de vidrio en un bombardeo, en Trípoli. ¿ Y tú, Thorn?
Trablus'ta fırlayan bir cam parçasının öpücüğü.
El pájaro que atravesó el vitral en el funeral, era Kelly.
Cenazede mozaik camı kıran kuş o da Kelly'di.
Un ave atravesó la ventana y otra quedó atrapada en el desagüe.
Biliyorsun, bir kuşun camına çarpması ve başka bir tanesinin giderine sıkışması.
Traigan el coche para lo que lo traigan... transmisión, cambio de aceite, no poder apagar los limpiaparabrisas... coges uno de estos y les dices que es el suyo.
Arabalarını ne için getirirlerse getirsinler. Şanzıman, yağ değişimi, cam sileceğinin kapanmaması... Bu bebeklerden birini kapıyorsun ve onların olduğunu söylüyorsun.
Hay otro basurero grande para plástico, vidrio y aluminio.
Plastik, cam ve alüminyum için mutfaktaki büyük kutuları kullanıyoruz.
¡ Tragué un pedazo de vidrio, pero resistió, tío!
Küçük bir cam parçası yuttum ama dayandı dostum!
Cristal a prueba de balas.
Mermi geçirmez cam.
Tal vez había otro hombre que salió por la ventana.
- Yatak odası camından bakınca ikinci bir adam görmüş olabilirim.
Diario nos reuníamos en un gran cubo de vidrio, y les di a los genios todo mi dinero por este reloj mágico.
Her gün cam küpte toplanırdık. Bu sihirli saat için tüm paramı o Genius'lara verdim.
Huele como si un pino hubiera dado a luz a una cebolla aquí.
Burası neden soğan doğurmuş çam ağacı gibi kokuyor?
Si mi taxi no hubiera roto la pared de vidrio de un restaurante, Yo nunca habría conocido a Leonard.
Taksi şoförüm o restoranın vitrin camına çarpmasaydı Leonard ile hiç tanışamazdım.
Se rompió el parabrisas.
Arabanın ön camı parçalandı.