Translate.vc / Espanhol → Turco / Cömo
Cömo tradutor Turco
851,045 parallel translation
Este, estos cadáveres, son como un gran beso húmedo en la boca.
Bu, bu bedenler, ağızda büyük bir ıslak öpücük gibidirler.
No quiero saber quién da el beso, pero quienquiera que sea, está claro que quiere la cabeza de Reddington tanto como nosotros.
Şimdi öpücüğün kimden geldiğini bilmiyorum ama her kimse, açıkçası Reddington'un başını bizim kadar fena halde istiyorlar.
Cuando pensé que habías matado al Sr. Kaplan, me sentí responsable, y no solo responsable, me sentí como un cómplice.
Bay Kaplan'ı öldürdüğünü düşündüğümde sorumlu hissettim, sadece sorumlu değil, suç ortaklığı da hissettim.
Me conocías como Katya.
Beni Katya olarak tanıdın.
¿ Como lo has hecho hoy?
Bugün yaptığın gibi mi?
Ha sido catalogado, embalado y almacenado como prueba.
Kataloglandı, toplandı ve kanıt olarak saklandı.
Porque tendremos nuevas tierras por descubrir, no como colaboradores, sino como compañeros.
Çünkü biz, iş arkadaşı olarak değil, suç ortağı olarak keşfedeceğimiz yeni topraklara sahip olacağız.
Hemos perdido un sillón de cuero marrón. Es decir, justo como ese, se venden por pares.
Kahverengi deri bir kuş tüyü koltuk eksik Tıpkı onun gibi, çift olarak satılıyorlardı
De acuerdo, el tocadiscos fue limpiado de ADN, así como el disco que estaba puesto.
Pekâlâ, şimdi, döner tabla DNA'dan temizlendi, ve üzerindeki kayıt da tabii.
Ha dicho que considerará ayudarte como un favor hacia mí.
Benim hatrıma, sana yardım etmeyi düşündüğünü söyledi.
- Como Marvin Gerard.
Marvin Gerard'da olduğu gibi.
Como mujer musulmana, tiene una única perspectiva es este problema aparente.
Bir kadın ve bir Müslüman olarak, bu algılanan konuyla ilgili benzersiz bir bakış açınız var. Evet yazdım.
Tu suposición de por qué ha dado negativo es tan acertada como la mía.
Tahminin benimki kadar iyi, neden negatif geldiğini görüyorsun.
Señor, como le hemos explicado a su abogado, el FBI le protegerá a usted y a su familia, siempre y cuando coopere plenamente.
Efendim, danışmanınıza açıkladığımız gibi, büro siz tam işbirliği yaptığınız sürece sizi ve ailenizi koruyacaktır.
Encontraréis el modo de conectar con él como he hecho yo.
Siz de benim gibi onunla iletişim kurmak için bir yol bulacaksınız.
Vale, si aún crees que es como Benjamin Button, no deberías ni acercarte a él.
Tamam, hala onun Benjamin Button olduğunu düşünüyorsan, onun yanından başka hiç bir yerde olmamalısın..
O con un caso como el de la peli Nell.
Ya da, aynı, Nell.
No puedes llamar al niño como una mochila.
Bir çocuğa sırt çantası ismi veremezsin.
Un tío lejano que te dice las cosas como son.
Ona olduğu gibi anlatan uzak bir amca.
Pero no para de actuar como un verdadero LaFontaine.
Ama sadece gerçek bir LaFontaine gibi davranıyor.
Considéranos unidos por la cadera como un par de siameses.
Bir çift yapışık ikiz gibi kalçandan yapıştığımı düşün.
Como una marioneta en una cuerda.
İpli bir kukla gibi.
Vigilándote como un puerco.
Aynı yaban domuzu gibi.
Un pajarito me ha dicho que había preocupación... respecto a mis habilidades como padre.
Neyse, küçük bir kuş bana ebeveynlik becerilerim hakkında endişe duyulduğunu söyledi.
Pero, como el ave fénix, Jasper ha renacido.
Ancak anka kuşu gibi Jasper da yeniden doğar.
Mirad, me quiere como si fuera su persona de referencia.
Bakın, o beni örnek kişi gibi seviyor.
He pensado que era hora de extender la vieja rama de olivo, como dicen.
Dedikleri gibi eski zeytin dalını uzatmanın zamanı geldi.
Claramente sus desiciones los trajeron aquí, como hicieron las mías.
Sizi buraya getiren, şüphesiz seçimlerinizdi. Tıpkı benimkiler gibi.
Claramente sus desiciones las trajeron aquí, como hicieron las mías.
Sizi buraya getiren şüphesiz seçimlerinizdi. Tıpkı benimkiler gibi.
¿ Como qué?
Ne gibi?
Ahora, si siguen viendo la solución, notarán... como el agua que se evapora son los cristales que empiezan a formarse.
fark edeceğiniz şey suyun buharlaşması ilk başta kristal formunda olur.
Tan rápido como puedan, por favor.
Biraz çabuk olursak lütfen.
Ese es el problema con el agua, especialmente bajo el suelo... tú sabes, en una casa como esta.
özellikle yer altında. böyle evlerde.
Ah, como Ringo Starr de The Beatles.
Ringo Starr.
No sueno como The Beatles, para que lo sepas.
bilmeni isterim. Ben daha çok bir La hayranıyım.
¿ Qué, como si nada hubiera pasado?
hiç olmamış gibi mi?
Como si esto nunca pasó.
Hiç olmamış gibi.
¿ Como qué, nunca pasó?
Ne hiç olmamış?
- Siento como si debiera disculparme.
- Özür dilemeliyim.
Escucha, yo... como que terminé.
şey... bittim gibi.
Dije : " Soy como Evel Knievel.
" Evel Knievel gibiyim ben.
Miré a mi amigo como diciendo : "Saldremos de esta".
Arkadaşıma "Paçayı sıyıracağız." dercesine baktım.
Es como el dinero de O. J..
OJ'nin parası kadar neredeyse.
Así fue como O. J. se salvó.
OJ paçayı öyle sıyırmıştı.
Muchos negros no se divierten conmigo como antes.
Siyahiler eskisi gibi ilgilenmiyor benimle.
"¿ En serio? ¿ Como cuáles?".
Mesela? " dedi.
Tengo un superhéroe que te encantará, porque es más fuerte que Superman y lucha por la verdad, la justicia y las costumbres del país, como Superman, pero es mejor que Superman. Golpea a los mexicanos porque sí ".
Bir tane var ki sen çok seversin çünkü Süpermen'den bile güçlü ve tıpkı Süpermen gibi dürüstlük, adalet ve Amerika için savaşıyor ama ondan daha beter savaşıyor.
Arrojamos dos bombas atómicas en Japón y, desde entonces, se la pasan dibujando mierdas como Hello Kitty.
Japonya'ya iki atom bombası attık ve o günden beri Hello Kitty falan çiziyorlar.
Se los digo como negro :
Bunu size siyahi biri olarak söylüyorum.
Se sientan en mi sillón, se ríen como tontos con mi mujer y se comen mis putos dulces.
Koltuğuma oturup, karımla kikirdeşip badem kurabiyelerimi yiyorlar lan.
El tipo me habla como me hablaría un gato, si los gatos hablaran : "Hola, David".
Bir konuşması var, kediler konuşsa öyle konuşur. "Merhaba David."