Translate.vc / Espanhol → Turco / Dejô
Dejô tradutor Turco
13,244 parallel translation
Pero no le dejo salir.
Ama dışarı çıkmasına izin vermedim.
Yo no dejo este lugar.
Buradan ayrılmayacağım.
Voy a morir antes de que te dejo sola aquí con que Decho.
Seni o psikopat ile yalnız bırakacağıma ölürüm daha iyi.
Es con el corazón lleno de amor y gratitud que ahora los dejo.
Şükran ve sevgi dolu bir kalple sizden ayrılıyorum.
¿ Te dejo que sigas tu camino, que sigas siendo yo? No soy tú.
- Seni serbest bırakıp ben olmana izin mi vereceğim?
Me sé la letra de cada una de sus canciones, y no dejo que el hecho de ser sorda me detenga de cantarlas a tope cada vez que tengo la oportunidad.
Bütün şarkılarını ezbere biliyorum ve sağır olmam elime geçen her fırsatta bağıra bağıra şarkılarını söylememe engel değil.
Me oculto el aro en la nariz, me quito los adornos y me dejo el pelo en la cara.
Burun halkamı saklıyorum ve üzerimdeki fazlalıkları atıyorum, ve yüzüme saçımı takıyorum.
Me dejo la piel en el trabajo todo el día y lo único que pido es una comida caliente.
Bütün gün kendimi paralıyorum, tek istediğim sıcak yemek.
Me dejo la piel en el trabajo todo el día y todo lo que pido es una comida caliente.
Bütün gün kendimi paralıyorum, tek istediğim sıcak yemek.
Esta es la razón por la cual nunca dejo Manhattan.
Manhattan'dan bu yüzden hiç çıkmıyorum.
Solo dejo que ocurra.
Sadece akışına bıraktım.
Lo dejo solo, por su cuenta.
Kuruması için dışarı astı.
Solo fue un delito común. Obviamente, ahora dejo mi arma... en la caja fuerte temporizada mientras jugamos.
- Ve açıkçası silahımı oyun bitene dek şu zaman kilidi olan kasanın içine koydum.
La dejo en paz.
Abartmıyorum artık.
No dejo que Sammy coma en plástico.
Sammy'yi plastikten yedirmiyorum da.
Vale, te dejo seguir.
- Tamam. Tamam, sen derse devam et.
Bueno, entonces los dejo abiertos, ¿ y luego qué?
Gözlerimi açacağım ama sonra ne olacak?
- Te dejo, Henry.
- Seni terk ediyorum Henry.
No dejo de pensar en lo que dijiste.
Bize anlattığını düşünüyordum.
Y si te dejo tocarme una teta después.
Ondan sonra mememe dokunmana izin veririm. - Hop!
Ben ni siquiera me dejo opinar en esta ruptura, se acabó el tiempo, patrón de espera o como se llame.
Ben ayrılırken tek kelime etmeme bile izin vermedi. Ya da mola, ara verirken ya da artık ne deniyorsa.
Desde hoy, dejo mi trabajo en MSC.
Bugünden itibaren MSC Haber'den ayrılıyorum.
La razón para hacerlo encaja, ¿ qué debería hacer? - ¿ Solo lo dejo ir?
Her şey kötüye gidiyor, ne yapabilirim?
No dejo de extrañarlo, Spence.
Özlemim bitmiyor Spence.
Te dejo.
Şimdi kapatıyorum.
Así que dejo preparada la comida.
Biliyorsun, bugün okulda toplantımız var. Bu yüzden yemeği hazırlayıp koydum.
¿ Crees que lo dejo aqui para que lo encontremos?
Onu bulmamız için burada bıraktıklarını mı düşünüyorsun?
Recuerdo que una vez, Arredondo masacró cerca de 1.000 piratas americanos y tejanos rebeldes, después dejo sus cadáveres para que se pudrieran en el campo, sin enterrar, para que todos los vieran y los olieran.
Bir zamanlar Arredondo 1000'den fazla Amerikalı ve asi Tejanoları katletmişti. Sonra cesetleri çürüsün diye arazide bıraktı. Herkes görüp koklansın diye.
Desde luego, estarás en peor compañía si te dejo aquí por tu cuenta.
Seni burada bir başına bırakırsam kendine daha kötü arkadaşlık edersin.
Hoy te dejo en paz solamente por Dong Woo.
Dong Woo hatırına sana ses etmiyorum bugün!
Llegué aquí como un niño, lo dejo como un hombre.
Buraya genç bir oğlan olarak geldim ama bir erkek olarak ayrılıyorum.
Entonces, si dejo Anderson...
- Bu yüzden eğer Anderson'ı bırakırsam...
Si la dejo ir podría matar a alguien.
- Çıkartırsam birini öldürebilir.
Les dejo esto, ¿ está bien?
Seni bununla bırakıyorum, tamam mı?
Esto es algo de lo que no estoy orgulloso, pero les dejo pensar... que tenemos más futuro por delante del que hay, ¿ sabe?
Bundan gurur duymuyorum ama bir düşüneyim olması gerekenden daha uzun sürmeliydi.
¡ Yo, lo dejo ahora mismo!
Benden bu kadar!
Mañana todas sus cosas se entregara a la casa que te dejo.
Yarın bütün eşyaları seni terk ettiği eve teslim edilecek.
Te dejo entrar aquí. Está bien. Solo...
İstersen gel buraya, önemli değil.
Voy a dejo, ahora.
Birazdan ayrılacağım.
Voy a dejo, ahora.
Şimdi gidiyorum.
Si estás descansando, te dejo.
Eğer dinleniyorsan gitmene izin vereceğim.
Siento un dejo de sarcasmo.
Evet, kısmen üstesinden geliyorum.
¡ No me dejo pisotear!
Kendim için dik duruyorum!
¡ Huyó de su puesto y nos dejo pudriéndonos!
Görevinden korkarak kaçıp bizi çürümeye bıraktın.
Si te dejo, morirás.
- Eğer seni bırakırsam, ölürsün.
Déjanos ayudar, Sam. ¿ Y qué? ¿ Dejo que las cosas sigan en el estado actual?
Olayları öylece bırakalım mı?
No, si dejo que Charlie me saque de esta casa voy a recompensar su mal comportamiento. Sí.
Charlie'nin beni bu evden çıkarmasına izin verirsem kötü hareketlerini ödüllendirmiş olurum.
Me dejo un mensaje diciendo que... Que necesitaba mi ayuda.
Yardımıma ihtiyacı olduğunu söyleyen bir mesaj bırakmış.
Señores, los dejo solos.
Beyler sizi yalnız bırakayım.
Te lo dejo a un buen precio.
- Sana iyi bir fiyata veririm.
- Te lo dejo en buen precio.
- Ne? - Sana iyi bir fiyata veririm.