English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Del

Del tradutor Turco

844,339 parallel translation
¡ Se trata de una maldición del Hada Negra!
Kara Peri'nin büyüsü bu sonuçta!
Tocar una puta campanilla no te convierte en miembro del ejército.
Dandik bir çan çıngırdatarak ordu mensubuyum, diyemezsin.
Lo echaron del resto del mundo.
Dış dünyadan kovuldu.
Creía que los veríamos en la Misa del Gallo.
Gece yarısı ayininde buluşacağımızı sanıyordum.
Oiga, si necesita una estrella del fútbol para un anuncio, conozco a un tío.
Bu arada, emekli bir futbol yıldızıyla reklam çekmek isterseniz tanıdığım biri var.
Pero... es que ha ido de pesca con la mascota del equipo.
Ama kesin şimdi balığa çıkmıştır Papa John'la birlikte.
A papá le gustan las chuletas del Marriott.
Babam Marriott'un domuz pirzolasını seviyor.
Gradúan el picante del uno al diez.
Birden ona kadar baharat derecesi var.
Dejan que Chuck se lleve la comida del Wendy's.
Chuck, Wendy's menüsüyle girebiliyor.
El embarazo no planificado más famoso del mundo.
Adam dünyanın en ünlü plansız gebelik örneği.
Finge ser Peyton Manning o la mascota del equipo.
Peyton Manning ya da Papa John'muş gibi yap.
Jugador del Año de Pop Warner ".
Yılın Pop Warner Oyuncusu. "
- Mira, sé que mis sueños de futbolista son cosa del pasado, pero... Volví con Abby.
- Bak, futbol hayallerimin uçup gittiğini biliyorum ama Abby'yle barışmıştım.
Intento coger el tranquillo a esto del divorcio.
Şu boşanma olayını kafamda oturtmaya çalışıyorum.
Porque tú robas papel higiénico del trabajo.
Çünkü işyerinden tuvalet kağıdı çalıyorsun.
Está al final del pasillo.
Koridorun sonunda.
De acuerdo, el médico dijo que te tengo que hacer estas preguntas para asegurarnos de que te estás recuperando del traumatismo.
Tamam, doktor beyin sarsıntısının geçtiğinden emin olmak için şu soruları sormamı istedi.
¿ Y si dejo la luz del pasillo encendida y la puerta un pelín abierta?
Peki ya koridorun ışığını açsam ve kapıyı da aralık bıraksam?
No fue idea nuestra documentar un trato con el criminal más peligroso del hemisferio occidental.
Batı yarımküredeki en tehlikeli suçluyla anlaşma yapmak bizim fikrimiz değildi.
Esa decisión la tomó Diane Fowler del Dpto. de Justicia.
Bu karar, Diane Fowler tarafından Adalet Bakanlığında verildi.
Por lo que he oído, el hombre encargado del caso es tan salvaje como un jabalí.
Duyduğuma göre, davanın sorumlusu meyve bahçesi domuzu gibi vahşiymiş.
Agente Simmons, policía del estado.
- Memur Simmons. Eyalet polisi.
Y todas las pruebas indican que podría haberse alojado aquí la noche del 10 de noviembre.
Kaybolmuş. Ve tüm kanıtlar, 10 Kasım gecesi burada kalmış olabileceğini gösteriyor.
Lo han dejado a la puerta de la comisaría del distrito 9 atado como un pavo.
Erkek Hindi gibi kafeslenip 9. bölgenin karşısına bırakılmış.
Siento interrumpir, pero la agente Keen nos ha contado lo del Sr. Kaplan.
Kestiğim için üzgünüm, fakat Ajan Keen bize Bay Kaplan'dan bahsetti.
Por desgracia, los esfuerzos del Sr. Kaplan fueron en contra del resultado pretendido.
Ne yazık ki, Bay Kaplan'ın çabaları onun amaçlanan sonuçlarına ters düştü.
Aún así, con todo, el problema del que estamos hablando, Harold, es político.
Yine de, bahsettiğimiz sorun Harold, politik bir sorundur.
Philomena se introduce en la vida del objetivo como si fuera una mera casualidad, o un accidente.
Philomena hedefinin yaşamını öylesine bir tesadüf ya da kaza gibi giriyor.
Navabi, mira lo que puedes averiguar en el lugar del secuestro.
Navabi, kaçırılma yerinde neler bulabileceğine bak.
Una empanada, Lawrence Welk y la hora del baño con Brenda.
Pot pastaları, Lawrence Welk, Brenda ile banyo vakitleri.
Sí, pero no vamos a conseguir a Reddington con los Lou Capote del mundo.
Evet, ama dünyanın Lou Capote'leriyle Reddington'ı alamayacağız.
Agente Ressler, me gustaría presentarte a la anterior jefa de la Sala de lo Penal del Dpto. de Justicia de los Estados Unidos.
Ajan Ressler, ABD Adalet Bakanlığı, Ceza Bölümü eski başkanıyla tanış.
Pero tú y tu equipo debéis negar cualquier conocimiento del grupo especial.
Fakat sen ve ekibin, görev gücü hakkında herhangi bir bilgiyi inkar etmelidir.
Estoy segura de que mi agente del seguro me mataría por llamarte, pero necesito saber que estás bien. Estoy bien, gracias.
Eminim sigorta acentem seni aramadığım için beni öldürebilir, ancak senin iyi olduğunu bilmek istedim.
Olvidarte de mí, olvidarte del accidente.
Sadece beni unut gitsin, kazayı unut.
Además, se limpió el rastro de ADN desde la silla del asesino, por el suelo, hasta esa ventana.
Buna ek olarak, katilin sandalyesinden, zemin boyunca, o pencereye doğru bir yol temizlendi.
Hemos conseguido una huella en la escena del crimen de Fowler.
Fowler olay mahallinden bir parmak izi çıkardık.
Mola librarse de esos tontos del culo.
Bu pisliklerden kurtulmak çok güzel, ha?
Ya sabes, aumento del ritmo cardíaco, sudoración, heces negras...
Bilirsin, artan kalp atış hızı, Bir sürü ter, katran dışkı...
Es el cuento más viejo del mundo.
Bu, zaman kadar eski bir masal.
Iba de una mujer llamada Michelle Pfeiffer, que entra en un aula de una zona marginal y por primera vez en la historia del mundo, conquista a los alumnos con severa disciplina.
Bu Michelle Pfeiffer adında, fakir mahalle okulu sınıfında uygun adım yürüyen ve dünya tarihinde ilk kez sert bir disiplin ile çocukları kazanan bir kadın hakkındadır.
Pedro Flores, ¿ inventor del yo-yo?
Peder Flores, yo-yo'nun mucidi?
Sangre del Samurai.
Samuray'ın kanı.
¡ Tendrás una muerte horrible, y entonces Aku cantará, porque estará libre del parasito que eres!
Rezil bir şekilde gebereceksin. Ve Aku şarkılar söyleyecek senin gibi bir parazitten kurtulmanın şerefine!
- ¡ Sal del camino!
- Çekil!
¡ Sal del camino!
Çekil!
Inspección del propietario.
Landelord İncelemesi.
Encontramos el teléfono del Sr. Byrden.
Bay Byrden'ın telefonunu bulduk.
Luego del espectáculo, me sentía tan mal que tomé la mitad de los miles de dólares de las entradas, y dije : "Lo donaré".
Gösteriden sonra o kadar kötüydüm ki gösterinin parasının yarısını, yani binlerce doları alıp "Bir hayır kurumuna vereceğim" dedim.
Me subí al asiento del pasajero de mi auto, y él condujo.
Arabamın yan koltuğuna geçtim, o sürdü.
¿ Podría bajar del auto un segundo, por favor? ".
Bir saniye arabadan çıkabilir misiniz? "

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]