Translate.vc / Espanhol → Turco / Descansó
Descansó tradutor Turco
83 parallel translation
"Hace mil años David niño, el Rey Pastor descansó aquí con su rebaño".
"Bin yiI önce David, Çoban KraI sürüsüyIe burada dinIendi."
La tropa sólo descansó 3 horas.
Sadece üç saat dinlendiler.
Buenos días. ¿ Descansó bien, Sr. Conrad?
Günaydın. Rahat uyudunuz mu, Bay Conrad?
Y el séptimo día, Dios descansó, tras la obra que había realizado.
Ve Tanrı yaptığı tüm işlerden yedinci günde dinlendi.
Tendrá bajo su responsabilidad a millones de americanos, responsabilidad que desde Roosevelt, descansó en el Presidente.
Roosevelt'ten bu yana gelen tüm başkanların taşımak zorunda olduğu milyarlarca insan yaşamının sorumluluğunu da devralacak.
Y se cuenta como una vez la tierra se balanceó en profunda quietud se balanceó en profundo silencio, descansó en calma, meciéndose suavemente, y se quedó allí, sola y vacía.
Bir zamanlar dünyanın derin bir sessizliğe teslim olduğu sükûnetin, dinginliğin etkisinde kaldığı yeryüzünün ufak ufak salındığı yalnız ve manasız bir şekilde durduğu söylenirdi.
¿ De qué dinastía olvidada sería el faraón que aquí descansó antes de perderse en el seno de alguna corriente debajo de estas rocas para encontrar la vida eterna?
Hangi unutulmuş hanedanın hangi firavunu bu taşların arkasındaki hangi akımın kucağına sürüklenmeden önce sonsuz yaşamı bulmak için buraya gömülmüştü?
Y me levantó hasta ella... puso sus brazos sobre mí y descansó su cabeza sobre mi hombro.
Bana yaklaşıp ellerini omzuma koydu ve başını omzuma dayadı.
- ¿ Descansó bien?
Nasılsın? - İyi dinlendin mi?
- Ya que M.A. Descansó irá con la Srta. Allen y conmigo.
B.A. oldukça dinlendiğine göre, onu Bayan Allen ile birlikte yanıma alacağım.
Jason descansó.
Jason evine döndü.
Ella avanzó lentamente hasta aquí... probablemente descansó durante un momento... perdiendo mucha sangre...
Buraya kadar sürünerek gelmiş, sonra biraz dinlenmiş olmalı. Çok kan kaybetmiş.
Después de esto ella tomó las calles como un cazador... y no descansó hasta que no había matado a su presa.
Daha sonra, avcı gibi sokaklarda dolaştı ve avını öldürene dek durmadı.
Hasta Dios descansó el séptimo día.
Evet. Sanırım Tanrı da yedinci günde dinlenmiştir.
Sherman descansó en la Casa Green-Meldrim tras su incendiario paso por Atlanta.
General Sherman burada Green - Meldrim Konağında Atlanta yürüyüşünden sonra kalıp dinlendi.
"descansó junto al árbol Tumtum, y permaneció tiempo y tiempo meditando."
Böylece Tumtum ağacı tarafından diye dinlenmiş ve düşünce süre durdu.
¿ Descansó bien Zander?
İyi dinlendin mi?
- Seis. Dios descansó en el séptimo.
- Altı, tanrı yedinci gün dinlenmiş.
¿ Descansó anoche?
Tanıştığımıza memnun oldum.
El séptimo día el Señor descansó, pero antes se puso de cuclillas junto a Inglaterra, y lo que salió de Él fue Irlanda.
Yedinci günde, Tanrı dinlendi, ama bundan önce İngilterenin kıyısına çömeldi ve İrlanda'yı sıçtı.
Estaba enfermo y no descansó.
Baban hastaydı ve dinlenmedi.
Fred descansó aquí algún tiempo.
Fred bir süre önce burada dinlenmiş.
Ella avanzó lentamente hasta aquí... probablemente descansó durante un momento... perdiendo mucha sangre...
Buraya kadar sürünerek gelmiş, sonra biraz dinlenmiş olmalı.
Vamos, estoy seguro de que hasta Homero descansó... entre la Ilíada y la Odisea.
Haydi. Eminim Homeros'un bile lliad ve Odyssey'den mola verdiği olmuştur.
- Por lo menos usted descansó.
- En azından biraz dinlenmişsin.
¿ Descansó antes de venir?
Gelmeden önce yeteri kadar dinlenebildiniz mi?
Luego ella descansó en su cama y soñó con su creación... y los que allí vivían.
Sonra yatağına uzanmış ve yarattığı şeyi düşünmüş. İçinde yaşayanları düşünmüş.
Nuestro Señor descansó el domingo, al parecer, lo mismo hace una defensa Sixers.
Tanrımız Pazar günü tatilde, belli ki Sixers'ın savunması da öyle.
Sus pies no se ven muy bien. - Descansó aquí.
Ayak izleri iyi görünmüyor.
Pero al sexto día, descansó.
Ama altıncı günde mola verdi.
Y descansó bajo la higuera.
Şu bayırı bir çıkayım da şu bayırın başında ki incirin altında az bir soluklanayım demiş. ( EZAN SESİ )
Seis días, y descansó en el séptimo.
Altı günde yaratıp yedinci gün dinlendi.
Dios creó el budín, y después descansó.
Tanrı pudingi yaratmış, sonra istirahat etmiş.
Al menos usted ya descansó.
En azından iyi bir uyku çekip dinlendin.
Porque Dios descansó en Sabbat y es por eso que los hombers deben hacerlo.
Tanri Sabbath gununde dinlendigi icin mi insanoglu da dinlenmeli. Haham Shmuel Strauss Yahudi yasalari Enstitusu Bu dogru.
No descansó.
Dinlenmedi.
" El séptimo día descansó, y...
" Yedinci gün ise dinlendi ve...
¿ Y qué día él descansó?
Peki hangi gün yola çıktı?
¿ Romeo descansó cuando persiguió a Julieta?
Romeo, Juliet'in peşindeyken mola verdi mi?
Descansó, y volvió a pegarle.
Dinlendi. Sonra tekrar dövdü.
Aún así fueron siete días, él incluso descansó.
Hâlâ 7. gün ve o dinleniyor.
Así que es el lugar de descansó final del invasor espacial.
Uzaylı bir işgalci için güzel bir mezar.
Mi padre, Dios bendiga su memoria, descansó aquí.
Huzur içinde yatsın, babam burada istirahat ederdi.
- ¿ Descansó algo?
- Sen de dinlendin mi?
Con el pretexto de ayudarlo, no descansó mientras no convenció al Emperadora dar al coronel Lacroze el comando de una guarnición perdida en las profundidades de Calabria.
İyi niyetli gibi görünerek İmparator'un Albay Lacroze'u Calabria'nın sınır bölgesindeki bir garnizona ataması için ikna etmeye çalışıyordu.
Es el día en que el Señor descansó. Por favor. - No es así.
- Tanrı'nın dinlendiği gün...
Hubiéramos muerto todos con el humo, pero el Sr. Rochester no descansó hasta vernos a salvo.
Dumanlar hepimizi perişan etti,... fakat Bay Rochester, hepimiz güvende olana kadar didindi durdu.
"Afina descansó para esperar Kianaru, el momento de volver"
" "Afine dinlenmeye geçt kianaru'yu beklemek için,, Geri dönüş zamanı."
No descansó hasta convencerte.
Seninle evlendi, değil mi? Ayaklarını yerden kesiverdi.
incluso Dios descansó el séptimo día.
Yakup, Tanrı bile yedinci gün dinlendi.
Despúes, descansó.
Sonra bir köşeye çekildi.