Translate.vc / Espanhol → Turco / Dil
Dil tradutor Turco
4,398 parallel translation
Tú, tira de queso con dientes.
İçine diş koyulmuş dil peyniri seni.
Sé que habla cinco idiomas, pero en mis sueños que estamos hablando Inglés.
Beş dil konuştuğunu biliyorum da benim rüyalarımda İngilizce konuşuruz.
Ni intentes disuadirlo.
Dil dökme boşuna.
- Es una lengua muerta.
- Ölü bir dil.
- Bien, creo que la barrera del lenguaje jugaría a su favor.
Sanırım dil engeli gerçekten onun lehine olurdu.
Ya hay una clase de barrera de lenguaje construída.
Zaten yerleşik bir dil engeli var.
El inglés es la lengua oficial, sí, pero en realidad, el Krio es la lengua nacional de facto.
İngilizce resmi dil, evet ama Krio genellikle fiili ulusal dildir.
Buno, puesto que el suizo no es un idioma, quizá deberías cojer cintas de alemán, francés, italiano y romanche.
İsviçrece diye bir dil olmadığına göre belki Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romence çalışmalısın.
¡ Vale, perdona que no tenga tus friki-habilidades con los lenguajes!
Üzgünüm, dil konusunda senin becerine sahip değilim.
El idioma internacional es una chorrada.
- Uluslararası dil iyi değil.
No hay necesidad de usar ese lenguaje.
Böyle bir dil kullanmanıza hiç gerek yok.
La arteria lingual suministra sangre a la lengua y si se la seccionaron aquí digamos que estaríamos viendo mucha más suciedad.
Dil arteri, dile kan taşır ve buradaki gibi yarılırsa çok daha güç bir durumla karşı karşıyayız demektir.
Por desgracia es un lenguaje diseñado para el pragmatismo, no para la poesía.
Maalesef bu dil kullanışlı olması için tasarlandı şiir yazmak için değil.
- Aunque lo mecanografiemos, cuando leas el estilo de lenguaje de Fausta, será muy obvio de quién viene desde.
- Bilgisayardan bile yazılsa Fausta'nın üstün dil yeteneği değerlendirmenin sahibini ifşa eder.
Pidgin.
Karma dil.
Pidgin... es correcto, Sr. Slavsky.
Karma dil doğru Bay Slavsky.
- Anton. - Pidgin.
Karma dil.
Tienen miedo que me defienda con mi privilegio abogado-cliente ¿ y estás aquí, como mi amiga, para convencerme a que no lo haga?
Avukat-müvekkil gizliliğinde geri çekileceğimden korkuyorlar,... sen de burada arkadaşım olarak bunu ifşa etmem için dil mi dökmeye geldin? Evet.
Contusiones severas alrededor del cuello, su cartílago tiroideo y su hueso hioides resultaron gravemente fracturados.
Boynunda çeşitli morluklar var ve tiroid kıkırdağı ile dil kemiği de feci şekilde zarar görmüş.
No estaríamos hablando danés ahora.
Öyle olsaydı, bugün farklı bir dil konuşuyor olurduk.
Según la mitología china uno de los castigos más espantosos en los 18 niveles del infierno era arrancarle la lengua a alguien.
Çin mitolojisine göre....... dehşet verici 18 cezalandırma şekillerinden biri dil koparmak.
El ritual de extraer la lengua parece ser lo que más le importa.
Dil kopartma ritüeli onun için çok önemli görünüyor.
Eso explica lo de las lenguas.
Dil kesmesini açıklar.
La... epiglotis está inflamada.
Küçük dil tahriş olmuş.
Una buena lengua es más importante. - ¡ Eh, Pat! - ¿ Qué hay?
İyi işleyen bir "dil" çok daha önemli.
- Esa sería una imagen muy parcial.
Bu çok dar görüşlü bir görsel dil olur.
¿ Qué pasa si hice un galimatías lengua extranjera como Star Wars?
Yıldız Savaşları'ndaki gibi uydurma bir dil gevelesem?
Yo estaba en la escuela de posgrado en Northwestern.
Northwestern'de okuyordum ve dil laboratuvarında çalışıyordum.
El hueso hioides fracturado sugiere que fue estrangulada.
Dil kemiğindeki çatlak boğulduğunu gösteriyor.
- Todo Buen Chico Merece Favores.
- El Göz Bel Dil Fal.
- ¿ Todo qué?
- Dil, fal ne?
Todo Buen Chico Merece Favores.
El Göz Bel Dil Fal.
¿ Porque habló en francés al piloto y ninguno de vosotros aprendéis idiomas?
Pilotla Fransızca konuşması ve ıngilizlerin hiç yabancı dil bilmemesi yüzünden mi?
Lengua de fresa, piel descamada y ojos rojos y no hay estreptococo.
Kırmızı lekeli dil deride soyulma, gözlerde kızarıklık... Ayrıca streptokok farenjiti pozitif çıkmazdı.
Para que lo sepas, como haya lengua, te la cortaré.
Bilesin, eğer işin içine dil girerse, seninkini kopartırım.
Le están haciendo formación sobre el idioma.
Şu an çocuğu dil eğitimine sokmuş durumdalar.
Es español, para el requisito del idioma.
- İspanyolca. Dil öğrenimi gereği.
- Lo que es bastante improbable dado que el hioides sigue intacto.
- Bunun dil kemiğini bozmadan kalması olası değil.
A esa edad, el hioides sigue siendo muy flexible.
Bu yaşlarda, dil kemiği hala çok esnektir.
Y si las condiciones fueron las adecuadas, podría haber sido estrangulada sin que el hioides se rompiera.
Eğer şartlar oluşmuşsa, dil kemiği kırılmadan boğularak öldürülebilir.
La flexibilidad de un hioides joven y semicartilaginoso combinada con una ligadura ancha, podría muy bien haber provocado estas microfracturas.
Küçük olmasının esnekliği, yarı kıkırdak dil kemiğinin geniş bir bağ ile bağlanmıştır, bu nedenle kesinlikle mikro çatlaklara neden olabilir.
Clases de idioma durante el tiempo que las necesite.
Gerektiği sürece dil dersi alacak.
¿ Y quién dijo que el latín era una lengua muerta?
Latincenin ölü bir dil olduğunu da kim söylemiş?
con ellos sienten una vibración en el barro, en el lecho del río, pero lo más interesante sobre el bagre es que ella realmente es, en cierto modo, una gran lengua.
Nehirde yatağında, balçık içinde titreşimleri algılarlar. Fakat yayın balığıyla ilgili en ilginç şey onun bir anlamda koca bir "dil" olmasıdır.
La mucosa de la epiglotis, glotis y en los bronquios principales es anatómicamente correcta.
Küçük dil mukozasi, girtlak ve ana bronslar anatomik.
La mucosa de la epiglotis, la glotis y bronquios principales es anatómica.
Küçük dil mukozası, gırtlak ve ana bronşlar anatomik.
En inglés, no en mandarín.
Bizim anlayabildiğimiz dil ile, Çince değil.
Quiero enfrentar a Kruse en el gran debate electoral.
Seçim toplantımızda görüşünce Kruse'ye siyasi olarak saldıracağım ve çok sert bir dil kullanacağım.
La idea era : primero un debate amistoso, seguido del debate final.
Pardon ama ıIımlı bir dil kullanmak konusunda Orta Yol'la anlaşmamış mıydık?
Traté como el infierno para hablar fuera de ella, pero saltó de un balcón.
Seni ikna etmek için çok dil döktüm ama balkondan aşağı atladın.
Hacer un galimatías lengua extranjera.
Başka bir dil konuşuyor gibi gevelerim.