Translate.vc / Espanhol → Turco / Dio
Dio tradutor Turco
41,635 parallel translation
Voy a hablar con tu distribuidor, el tipo que dio tu nombre, y haré que se retracte de su testimonio.
İsmini veren satıcınla konuşacağım. İfadesini geri çekecek.
- Mira, el camarero me dio un volante también.
- Barmen bana da o broşürü vermişti.
- Por lo que le dio más, ¿ verdad?
- O yüzden siz de daha fazlasını verdiniz, değil mi?
Y, al final, nos dio a todos un programa.
Ve sonunda herkese bir program verdi.
¿ Quién te dio esto, Casey?
Bunu sana kim verdi Casey?
¿ Quién te dio esto, Casey?
Bunu sana kim verdi, Casey?
El hombre que te dio esto, ¿ está en esta habitación con nosotros en este momento?
Sana bunu veren adam şu anda bizimle bu odada mı?
Él no te dio este maquillaje.
- Sana bu aynayı o vermedi.
La que me dio papá.
Bir babam bana verdi.
A Kenny probablemente le dio curiosidad o quizá vio una luz encendida.
Kenny müziği duymuş olabilir, ya da ışığın açık olduğunu görmüş olabilir.
¿ Qué plazo le dio?
Size nasıl bir zaman çizelgesi verdi?
Solo que la persona que intentaba extorsionar le dio la vuelta a la situación y secuestró a Beth.
Para sızdırmaya çalıştığı kişi durumu tersine çevirdi ve Beth'i kaçırdı.
El día que se dio cuenta que Aaron iba a ganar un dineral con su trabajo y pagarle unas migajas.
Aaron'ın, eserinle çok para kazanacağını sana da çerez parası ödeyeceğini fark ettiğin gün yani.
La inyección de refuerzo que te dio Warren no fue un dosis completa, pero creo que está funcionando.
Warren'ın sana yaptığı aşı tam doz değildi ama bence işe yarıyor.
Yo empecé a fumar, a intentar preparar un porro o algo así, pero luego se dio otra cosa.
Bir seyler tüttürmeye, sigara sarmaya basladim ama sonra farkli bir sey yapmayi düsündük.
Eso me dio terror.
Bu beni ürküttü.
Le dio la espalda a Amanda.
Amanda'ya sirt çevirdi.
Sr presidente, ¿ tiene algo que decir sobre el joven musulmán de Dearborn al que dio una paliza la Policía?
Sayın Başkan, Dearborn'daki müslüman gencin polis tarafından dövülmesiyle alakalı birşey söyleyecek misiniz?
Vale, la bala le dio a tu pulmón y esquivó tu corazón, parece que tienes suerte.
Evet, kurşun ciğerine zarar vermiş kalbini teğet geçmiş, şanslısın yani.
¿ El médico te dio estas?
Sana bunları doktor mu verdi?
¿ Es cierto que dio la orden de eliminar a las defensas aéreas de Argelia?
Cezayir hava savunma sistemlerini devre dışı bırakma emri vermişsiniz.
Quizás no, pero me dio una familia.
Belki öyle Ama bana bir aile kazandırdı
Blackstone. Me dio una paliza.
Beni dövdü.
Ha habido preguntas acerca de la posibilidad de abuso de ancianos por parte de su cuidadora a la que el juez Mullen le dio más de $ 1 millón en una serie de cheques de un fondo de mercado monetario.
Yargıç Mullen'e yaşlı istismarı yapıldığına dair soruşturmalar var. Çünkü Yargıç Mullen tarafından kadın bakıcısına seri çekler halinde para piyasası fonundan 1 milyon doların üzerinde ödeme yapılmış.
Me dio su tarjeta de visita y me pidió que por favor se la diera a Howard.
Bana işyeri kartını verdi. Ve Howard'a ulaştırmamı rica etti.
Y, cuando se cortó la luz, me dio miedo que pudieran verme y me fui.
Ve sonra ışıklar söndüğünde, Çok korktum ki görüleceğim, o yüzden ayrıldım.
pero al final de las escaleras nos estaba esperando el Sr. Walser, y nos dio la mano, uno a uno, y me dijo algo que nunca he llegado a entender, que es por lo que todavía lo recuerdo.
Ama Bay Walser merdivenin dibinde bekliyordu. Tek tek hepimizin elini sıktı. Ve hiç anlayamadığım bir şey söyledi bana.
No, en lugar de eso Su Santidad rezó y Esther se quedó encinta y dio a luz un precioso niño.
Hayır, onun yerine dua ettiniz. Esther hamile kaldı ve dünyaya güzel bir bebek getirdi.
Clint me dio un par de gramos anoche antes de irse.
Dün gece çıkmadan önce Clint birkaç gram verdi.
Ese discurso que dio ayer, eso fue hecho para detener el presupuesto de Agricultura.
Dünkü konuşmanızda tarım bütçesini durdurmak istediniz.
Sobre los protocolos establecidos para un oficial que dio positivo en un examen de drogas que ingirió mientras estaba en servicio.
görev başındayken havadan teneffüs ettiği için.. pozitif çıkarsa ne olur diye.
Me dio su número de placa y su tarjeta.
Bana rozet numaranızı ve kartınızı verdi.
Y el reporte de la policía dice que cuando el señor Jackson dejó la tienda, le dio un collar de mil dólares a un vagabundo del sector.
Polis raporuna göre Bay. Jackson mağazadan ayrıldıktan sonra... bir blok aşağıdaki bir evsize 1.000 $ lık bir kolye vermiş.
¿ Qué dijo el doctor que le dio en el hospital?
Hastanedeki doktor neyin etkisinde olduğunu söyledi?
Sabes, mi padre me dio ese cuchillo
Bana o bıçağı babam vermişti.
Nunca se le dio de alta.
Taburcu edilmemeliydin.
Lucy, Warren le dio misericordia.
Lucy, Warren ona merhamet etti.
Baxter le dio espacio y ahí empezó a drogarse.
Baxter, onu rahat bırakıyor ve orada kafayı bulmaya başladı.
Es cuando la pareja masculina de una mujer embarazada o una mujer que dio a luz recientemente también lactatos.
Hamile ya da yakın zamanda doğurmuş emziren kadının eşine olur.
Así que cuando yo anhelaba salado-dulce, se lo dio a mí.
Yani canım tuzlu-tatlı çektiğinde, aldı.
Fred le dio pan a Ted. Fred le dio pan a Ted.
Zaman saman satar saman zaman satar.
El doctor de Joe me dio algunos ejercicios para el habla para ayudarme a hablar más claramente.
Joe'nun doktoru bana daha net konuşabilmem için diksiyon alıştırmaları verdi.
Todo esto porque Dios te dio la espalda, rencoroso y celoso espíritu.
Hepsi Tanrı sana sırt çevirdiği için. Seni kinci, kıskanç ruh.
"Este es el camino que Dios nos dio, cariño, úsalo".
"Tanrı bizi bu yola yöneltti tatlım, kullansana işte."
¿ Es cierto que dio la orden de derribar las defensas antiaéreas argelinas? Sin informarme a mí.
Cezayir hava savunma sistemini benim haberim olmadan devre dışı bırakma emrini verdiğini doğru mu?
Mi examen de sangre dio un falso positivo causado por envenenamiento con cadmio.
Kadmiyum zehirlenmesinden dolayı kan testlerim yalancı pozitif çıkmış.
Ella lo atesoraba porque él se lo dio.
Babamdan geldiği için annem üzerine titriyordu.
Esposa me lo dio para Navidad,
Eşim bana Noel hediyesi almıştı.
Cuando a todo el mundo le dio por depilarse, pensé :
Herkes tüylerini tamamen aldirirken
Tienes lo que ella te dio.
Sende karısının sana verdiği şey var.
- Ayer, una joven me dio 500 dólares estadounidenses, para que veniera aquí hoy, a esta hora y le entregara esto a un tal Angus MacGyver.
Angus MacGyver'a vermemi istedi.