Translate.vc / Espanhol → Turco / Disparo
Disparo tradutor Turco
9,039 parallel translation
¡ No voy a tener ningún disparo!
İğne olmak istemiyorum!
Pero soy un gran disparo. Y yo siempre he sido.
Ama iyi bir nişancıyımdır, çocukluğumdan itibaren..
- Uno de mis mensajeros recibió... un disparo esta mañana, por eso necesito que hagas un viaje para mí esta tarde.
Öyle mi? Kuryelerden biri vurulmuþ da bu sabah, öðleden sonra bir teslimat yapman lazým.
Entiendo. ¿ Cómo sufrió el disparo?
Anladým. Nasýl vuruldunuz?
Entre, lo siguiente fue que alguien me disparo.
İçeri girer girmez biri beni pompalıyla vurdu.
Y se realizó un disparo de escopeta.
Bir de çifteyle vurulmuş.
No creo que la persona que me disparo era uno de esos maníacos en el tiroteo tampoco.
Beni vuran kişinin çatışmadaki manyakların arasında olduğunu da sanmıyorum.
Le disparo a la Sra. Leeds.
Bayan Leeds'i vuruyorum.
Le disparo a uno de los dos chicos en la cama.
İki çocuktan birini yatakta vuruyorum.
Al otro chico lo saco de debajo de su cama y le disparo en el piso.
Diğerini yatağın altından çıkarıp yerde vuruyorum.
No se preocupaba por recibir un disparo.
Vurulmayı önemsemedi.
¡ Un disparo!
Tek kurşunu kaldı!
¡ Si te mueves, te disparo!
Kıpırdama. Ateş ederim!
- tapado con una lona, con un disparo en la cara. - Jesús, María y José.
Yaradan aşkına.
Dámelos ahora o disparo.
Git yoksa ateş ederim.
¿ Cómo sufrió el disparo?
- Nasıl vuruldun?
Cuando su mujer escuchó el disparo, salió corriendo de la habitación hacia mí, con algo en las manos.
Eşi silah sesini duyduğunda, elinde bir şeyle yatak odasından koşarak bana geldi.
Con el tercer disparo matas al conductor mecánico.
Üçüncü atışta sürücüyü öldür.
- Nadie va a recibir un disparo.
- Kimse vurulmuyor.
Entonces Dolarhyde se carga a Lang, lleva el cadáver a casa, luego hace todo eso con la chica ciega canta y baila, "¿ Te disparo? , ¿ No te disparo? No lo sé".
O halde Dolarhyde Lang'in işini bitiriyor cesedini eve getiriyor, kör bayanla şu "Seni vurayım mı yoksa vurmayayım mı, kararsızım" oyununu oynuyor.
El disparo del mosquetón que la mató fue realizado a caballo.
Kadın, misket tüfekli bir süvari tarafından öldürülmüş.
Creo que tenemos disparo en su costado izquierdo.
Sol göğüste kurşun yarası var.
Esposo le disparo accidentalmente a su esposa.
Adam yanlışlıkla karısını vurmuş.
Probablemente estes muerto por un disparo de el.
Muhtemelen seni vuracağı için ölmüş olursun.
Estabas seguro del resultado antes del primer disparo de cañón.
Daha ilk top atılmadan önce sonucu biliyordun.
¿ Fue un disparo, una puñalada o que?
Vurulmuş mu, bıçaklanmış mı, ne olmuş?
Te mueves y disparo.
Kıpırdarsan vururum!
Su uniforme debe haber mitigado el impacto del disparo.
Üniforması kurşunun etkisini hafifletmiş olmalı.
No, no son del disparo.
Hayır, hayır.
Su madre acababa de recibir un disparo.
Daha şimdi annesi vuruldu.
S.H.I.E.L.D. atacando, tú recibiendo un disparo... Yo luchando contra May, la amenazada de más muertes... es uno de los peores días que he pasado.
S.H.I.E.L.D. saldırıyor, sen vuruluyorsun ben May ile dövüşüyorum, daha fazla insanın ölme tehlikesi var bu şimdiye kadar geçirdiğim kötü günlerin en beteri.
Muévete y disparo.
Kıpırda da ateş edeyim.
¿ De verdad crees que esta es la primera vez que disparo a alguien?
İlk defa mı birini vurduğumu sanıyorsun sen?
Cole, acabas de recibir un disparo.
Cole, vuruldun sen. Vücudun sarsıldı.
Otro disparo.
Bir kadeh daha.
Hazlo. No tengo un disparo limpio.
Atış açım iyi değil.
Buen disparo.
İyi atıştı.
Hay una denuncia de un disparo cerca de East Bay. ¿ Hay alguien en la zona?
Doğu Kıyısında silah sesi rapor edildi. Bölgede olan var mı?
Alguien oyó un disparo en el motel Red Reef.
- Red Reef Motelinde silah sesi duyulmuş.
Entonces oí el disparo de rifle de la Guardia Nacional.
Sonra Ulusal Muhafızlar'ın tüfek sesini duydum.
Buen disparo.
- Güzel atıştı.
Oyó el disparo y vio a su compañera en el suelo.
Herif silah sesini duydu, bir de bakmış ortağı yerde.
Estaba dando la vuelta detrás del coche que estaba... para llegar hasta donde se encontraban y oí el disparo.
Silah sesini duyduğumda yanlarına gitmek için bir aracın etrafından dolanıyordum.
¿ En el momento que escuchó el disparo, el sospechoso tenía las manos sobre la pared?
O noktada, silah sesini duyduğunuzda zanlının elleri hâlâ duvarda mıydı?
Tiempo atrás, si el disparo no te hubiera matado, Limehouse lo habría hecho.
Bir zamanlar, kurşun seni öldürmezse, Limehouse öldürürdü.
Buen disparo.
İyi atış.
DISPARO MORTAL.
- Kaybettin.
Le dije : "disparo".
İyi atış dedim.
¡ Suéltalo o disparo!
Silahını bırak yoksa bu adamı öldürürüm! Hop, hop!
¡ Perseguidlo! Deberíamos acabar esto ahora. Un disparo es todo lo que necesitaré.
- Peşinden gidin!
Disparo a sí misma?
Kendini mi vurdu?