Translate.vc / Espanhol → Turco / Dota
Dota tradutor Turco
53 parallel translation
¿ Redon-Dota?
Polka Dot mu?
Eso... Mírala a Redon-Dota.
Polka Dot'a baksana.
¡ Pero, es ein dota!
Ama, onu bir bacariksiz!
¡ Estás diciendo, es ein dota!
Onun bacariksiz olduğunu söylüyordun!
Ahora, Rossum dota con mejoras anatómicas completas a clientes selectos.
Bundan sonra Rossum olarak güzide müşterilerimize tümüyle anatomik güncellemelerimizi sunacağız.
Eso es extraordinario, porque dota de fisicidad a un hombre prehistórico que vino a la cueva antes que nosotros hace 32.000 años o más
ve bu olağanüstü bir şey, çünkü bize 32,000 yıl evvel bizden önce mağaraya gelen, tarihöncesinden bir bireyin fiziki gerçekliği hakkında bilgi veriyor.
Una alemana gran dota, con barbita de chivo.
Tıknaz, kısa keçisakallı Alman kadın.
La posición de los ojos, muy Separados, les dota de visión tridimensional.
Birbirinden ayrı ve uzak duran gözleri, 3 boyutlu görüş sağlar.
Justin, ¿ acepta la pesada carga que dota a la caballería, y jura fidelidad a su reino?
Justin, kendini şövalyeliğe vakfetmeyi ve krallığa sadakat yeminini edip bu ağır yükü kabul ediyor musun?
La división de crimen organizado del FBI está investigando a M.E.N.D y a Hope.
FBI'ın organize suçlar bölümü DOTA ve Hope'u araştırıyor.
Vale. Ella creó la M.E.N.D. en 1993.
DOTA'ya 1993 yılında başlamış.
La palabra es "idiota", no "dota". ¿ Puedes decir "idiota"?
Kelime "götoş" değil "göt lalesi." "Göt lalesi" diyebilir misin?
- Dota.
- Götoş.
En agosto de 2011, tuvo lugar un torneo del popular juego de estrategia en línea Dota 2 en Colonia, Alemania
Ağustos 2011'de Almanya'nın Köln kentinde popüler strateji oyunu Dota 2'nin bir turnuvası düzenlendi.
¡ 1 millón de dólares por ganar en Dota!
Dota'yı kazanmaya 1 milyon dolar!
El día en el que me convertí en adulto fue el día en el que empecé a jugar a Dota.
Yetişkin birine dönüştüğüm gün, Dota oynamaya başladığım gündür.
Y uno de los juegos pioneros en este aspecto es Dota.
Ve gerçekten başı çeken oyunlardan birisi Dota.
Dota es una combinación de fútbol y ajedrez.
Dota futbolun ve satrançın bir çeşit karışımı.
Así es como probablemente trataría de explicar Dota a alguien que no esté familiarizado con él.
Sanırım Dota'yı bilmeyen birine böyle açıklamaya çalışırım.
Dota es un juego de ventajas.
Dota bir momentum oyunu.
Diría que Dota es un estilo de vida.
Dota bir yaşam tarzıdır diyebilirim.
Dota es un juego que une a todo el mundo.
Dota herkesi birleştiren bir oyun.
Por lo que uso mi competitividad y la alimento con Dota.
Bu yüzden rekabetçiliğimi kullanıyor ve onu Dota'yla doyuruyorum.
Y esto me lo dijo de bien pequeño antes de que Dota existiera.
O bunu çok genç bir yaştayken söyledi, Dota hiç ortaya çıkmadan önce.
Ella es del equipo femenino de Dota en Singapur.
Singapur'daki kız Dota takımından.
Dejó de evitar que jugase a Dota.
Dota oynamasını engellemeyi bıraktı.
Dota, el juego que llevaba jugando desde hace 5 años.
Dota, 5 yıldır oynadığım oyun.
Además, toda esta disposición de aquí si la miras desde arriba se asemeja exactamente a un mapa de Dota.
Artı, buradaki tüm kurulum eğer dikkatlice bakarsanız tıpatıp bir Dota haritasına benziyor.
Tenemos varios de los mejores equipos de Dota con nosotros.
Burada, dünyanın en iyi Dota takımlarından bazıları var.
Dota es para China lo que Starcraft para Corea.
Kore'de Starcraft insanlar için ne ise, Çin'de de Dota o.
A las chicas les gusta que sus novios sean jugadores de Dota.
Kızlar, erkek arkadaşlarının Dota oyuncuları olmalarını istiyor.
Algo como, "En Dota, siempre hay una nueva montaña que escalar".
Ve ben de dedim ki : "Dota'da her zaman tırmanacak yeni bir dağ vardır."
Subía y bajaba escaleras y empezaba a correr, a levantar pesas, para compararlo con Dota como si fuese una clase de metáfora.
Merdivenler vardı, onlardan inip çıktım. Koşuşturup durdum, ağırlıklar kaldırdım. Sırf metafor yoluyla Dota'yla bağlantı kurabilmek için.
Por supuesto, quieren demostrar que el Dota chino sigue un poco por encima del resto.
Bu yüzden, haliyle, Çin Dota'sının halen diğerlerinin bir çıta üstünde olduğunu kanıtlamak istiyorlar.
EHOME es una de las organizaciones chinas de Dota más antiguas.
EHOME en eski Çin Dota organizasyonlarından biri.
EHOME acabó el año como el mejor equipo de la historia de Dota.
EHOME o yılı Dota tarihinin en iyi takımı olarak tamamladı.
Porque los exámenes coinciden con la competición y perderte los exámenes sin una justificación apropiada... El instituto no reconoce una competición de Dota como una razón válida.
ve düzgün bir mazeretiniz olmadan sınavları kaçırdığınızda, okul Dota müsabakasını geçerli bir sebep olarak kabul etmiyor.
Esto es lo que opino de Dota.
Dota hakkında böyle düşünüyorum.
La primera vez que apareció en la escena de Dota, parecía un chaval de 12 años.
Dota'ya ilk başladığında, 12 yaşında bir çocuk gibi görünüyordu.
Estaba sentado en casa, jugando al Dota.
Evinde oturuyor ve, işte, Dota oynuyordu.
Clinton es como el Rocky Balboa de Dota.
Clinton, Dota'nın Rocky Balboa'sı gibi.
Así que lo veo un poco como un hermano en Dota.
Onu Dota kardeşim olarak görüyorum.
Es más, siempre estoy dispuesto a ayudar a la gente que acaba de empezar.
Dota'da yeni başlamış herkese yardım etmeye hazırım.
Como, los beneficios que tiene jugar al Dota profesionalmente, cuánto puedo sacar con ello y cuánto tiempo tengo que dedicarle para estar al cien por cien, así que...
Profesyonel olarak Dota oynamanın faydalarıyla ilgili, bu işten ne kadar kazanabileceğimi, ve kazancımın yüzde yüz olması için ne kadar uğraşmam gerektiğini, yani...
He oído decir a mi hijo que está trabajando en esto, ¿ cómo se llama? , Dota.
Oğlumun şunu dediğini duydum bu şeyde, Dota'da çalışıyormuş.
Es el último día del International de Dota 2.
International Dota 2 şampiyonasının son günündeyiz.
"Dendi, el millonario de Dota 2"
"Dendi, Dota 2 Milyoneri"
Es Dota.
Adım "Be jerky."
Has conocido a Dota.
Oh, "Be jerky" ile tanışmışsın.
¿ Ya viste esta cosa? Te dota de invisibilidad.
Burdaki şu küçük şeyi görüyor musun?
"Dota".
Götoş.