Translate.vc / Espanhol → Turco / Droga
Droga tradutor Turco
8,237 parallel translation
Ayudar a la gente es como la droga más mala de la tierra, ¿ sabes?
İnsanlara yardım etmek dünyadaki en manyak uyuşturucu.
Pero me encantan los pasteles de marihuana y los lamingtons de hachís los cuales horneo y suministro ilegalmente a mis amigos que gustan de la droga.
Ama kendi ellerimle pişirip, kendim gibi keş arkadaşlarıma yasadışı yollarla sunduğum esrarlı keklere ve haşhaşlı tatlılara bayılırım.
No puedo creer que mi madre encontrara la droga en mi bolsillo.
Annemin cebimde o sargıyı bulduğuna inanamıyorum.
Oh, hombre, esto es una foto de la droga!
Dostum bu çok uçuk bir fotoğraf.
Creo que alguien puso una droga en su bebida.
Çünkü sanırım birisi kokteylinize sakinleştirici attı.
Necesito que vueles a Praga mañana... para infiltrarte a una red de contrabando de droga.
- Vay canına. Yarın Prag'a uçup uluslararası uyuşturucu şebekesine sızman gerek.
Para Sobvechik, eres la droga más fuerte en la mejor fiesta.
Sobvechik'e göre sen müthiş bir partideki en sert uyuşturucusun.
Supondré que es porque se te está pasando el efecto de una droga fuerte.
Güçlü bir uyuşturucunun etkisinden arınıyorsun diye farz ediyorum.
Preferiría morir en este apartamento esta noche que consumir esa droga.
O uyuşturucuları kullanacağıma o evde ölmeyi yeğlerdim diye düşünüyorum.
Es la droga Tadalifil en forma de aerosol.
Gaz halde Tadalifil.
Estamos en esta guerra contra la droga desde hace cuatro décadas, y ¿ qué ha sucedido desde entonces?
40 yılı aşkın süredir bu uyuşturucu savaşı içindeyiz. Şimdiye kadar ne değişti?
Él no era solo un capo de la droga o jefe criminal como se describía en esos cargos.
Suçlamalarda yazıldığı gibi sadece bir uyuşturucu baronu veya elebaşı değildi.
¿ Quieres algo? ¿ Polvo a droga?
İki hap atıp striptiz kulübüne dalalım mı?
Quiero decir, nada loco, como un, como... algún tipo de droga, o una solución de limpieza y de... un agente APOC, cualquier cosa, por favor.
Ilaçların... çeşit veya temizleme solüsyonu...... Apoc ajan, bir şey, lütfen ben... gibi çılgınca bir şey gibi düşünüyorum. Lütfen.
Es un completo idiota, pero tiene buenas conexiones para conseguir droga.
O tamamen bir denyo ama en büyük uyuşturucu bağlantısı.
No, usan los vehículos de la policía para transportar la droga.
Nakliye için Meksika polisini kullanıyorlar.
Esta es una droga muy rara.
Bu çok nadir bir ilaç.
- ¿ Kid tiene alguna droga sobre él?
- Çocuğun üstünde uyuşturucu var mıydı? - Evet.
Yo toqué fondo definitivamente cuando dejé solos a mis hijos en Navidad para ir a colocarme. Feliz Navidad, niños, mami os ha traído droga.
Ben de çocuklarımı Noel'de kafayı bulmak için yalnız bırakarak dibe vurdum. "Mutlu Noeller çocuklar, anneniz esrar getirdi."
¿ Qué droga tomaste?
Neyin kafasındasın?
¿ Acaso es un capo de la droga?
Uyuşturucu baronu falan mı?
Porque el tipo vende droga y es precavido y no accede a verte salvo que te haya visto ahí antes.
Çünkü o bir torbacı ve herkesten şüphelenir. Seninle sadece eskiden buluştuğu yerde buluşur.
De acuerdo con una pista, una pandilla criminal cerca de la frontera sur llevaba a cabo una gran operacion contrabandeando droga en el cuerpo de personas.
Edinilen bir bilgiye göre, güney sınırına yakın bir suç şebekesi taşıyıcı bedenler vasıtasıyla büyük bir uyuşturucu kaçakçılığı işi yürütüyor.
Las autoridades decidieron enviar una fuerza especial para cooperar con la policia anti-droga local. Rastreando a la pandilla.
Yetkililer, bu çetenin izini sürmesi için, bölge narkotiğiyle işbirliği yapması üzere özel bir kuvvet göndermeye karar verdi.
Es un psicópata, tío, se fuma más droga de la que vende.
Adam manyak yahu. Sattığından çok meth içiyor.
Mira, no podemos mentir en el juzgado, ni podemos mentir a los jueces, pero podemos mentir a los abogados y mentimos todo el tiempo a los traficantes de droga y a los asesinos.
Mahkemede yalan söyleyemeyiz. Yargıçlara yalan söylemeyiz. Lakin avukatlara yalan söyleyebiliriz ve uyuşturucu kaçakçılarla katillere daima yalan söyleriz.
Es una droga experimental.
Hap, hala deney aşamasında.
Cuando Noriega descubrió que ganaba aún más dinero distribuyendo la droga si se aliaba con los comunistas, cambió de bando.
Noriega uyuşturucu işini komünistlerle bir olup yaparsa daha çok para kazanacağını fark edince taraf değiştirdi.
Nuestro mensaje a los carteles de la droga es este :
Ve uyuşturucu karteline mesajımız şu ;
Es como una droga.
Uyuşturucu gibi bir şey.
Sheriff, mire, creo que ya he tenido bastante de lo que es trabajar en el negocio de la droga como jefe.
Şerif, bak, ben uyuşturucu işinde patron olarak çalışmanın tadını alıp doydum ona.
O sea ¿ que los dos trabajabais en el negocio de la droga y estáis sorprendidos de que apareciera la DEA?
İkiniz de uyuşturucu işindeydiniz ve Narkotik kapınıza dayandı diye şaşırıyor musunuz yani?
¿ Lo dices por esto de conseguir droga?
Tüm bunlar kafayı bulman için miydi?
Te eché porque estabas metido en la droga.
Seni attım çünkü uyuşturucu işine karışmıştın.
Este edificio hace algo súper droga para usted.
Bu bina sizin için bir şey süper uyuşturucu yapar.
Esto podría ser la última droga callejera.
Yeni bir sokak uyuşturucusu olabilir.
Esto no es una droga callejera, Chandler.
Bu bir sokak uyuşturucusu değil, Chandler.
Es decir, es una droga de entrada, ¿ de acuerdo?
Demek istediğim, uyuşturucu bir geçit, tamam mı?
Aparentemente ese CD mezclado era una entrada para la droga.
Meğerse bana verdiğin karışık CD beni geçici olarak tutuyor.
Sigo escuchando unas comunicaciones telefónicas y no es un cargamento de droga.
- Hâlâ telefonlarını dinliyorum. Bu bir uyuşturucu ticareti değil.
Es importante darse cuenta de que cuando miembros del Congreso pueden ser amenazados o comprados a voluntad, vemos con claridad la dimensión real del problema de la droga aquí en Colombia.
Meclis üyelerinin tehdit edildiğine ve satın alınabilindiğine baktığımızda Kolombiya'daki uyuşturucu sorununun vardığı boyutları açıkça görebiliyoruz.
Debía partir en dos semanas, pero mucho podía pasar en dos semanas. CARTEL DE MEDELLÍN CAPOS DE LA DROGA
İki hafta sonra görev yerine gidecekti ama o süre içinde çok şey olabilirdi.
Ahora, todo colombiano que ingresara droga en Estados Unidos podría ser juzgado y encarcelado allí... TRATADO DE EXTRADICIÓN ENTRE EE.
Artık Amerika'ya uyuşturucu sokan bir Kolombiyalı Amerika'da yargılanıp hapis yatabilecekti.
Sé que todo padre preocupado por el tema de la droga se indignará al saber que hay altos funcionarios nicaragüenses profundamente involucrados en el narcotráfico.
Amerika'daki uyuşturucu sorunu hakkında endişelenen tüm ebeveynler..... Nikaragua hükümet yetkililerinin uyuşturucu kaçakçılığında rol aldığını duyduklarında çok sinirleneceklerdir.
Que convoquemos un referéndum constitucional para abolir la extradición, declararse culpable únicamente de haber traficado con droga una sola ocasión, y lo peor de todo :
Suçlu iadesini kaldırmak için yeni bir anayasa referandumu. Sadece uyuşturucu kaçakçılığından yargılanmak.
Yo vi droga.
Uyuşturucu buldum.
Esto no es una droga.
Bu uyuşturucu değil.
A veces los cultivadores de droga usan los parques nacionales...
Bazen bu parklar esrar yetiştiriciliği için kullanılıyor.
Tengo que moverme por toda la ciudad con toda la droga de mierda.
Uyuşturucuyla tüm şehri baştan sona geçmem lazım.
No voy a estar el fin de semana sin droga.
Hafta sonumu kafam ayık geçirmeyeceğim.
No. Suicidarme con droga después de llevar dos años limpia es un plan mucho mejor.
İki senelik ayıklıktan sonra uyuşturucuyla intihar etmek çok daha iyi bir plan.