Translate.vc / Espanhol → Turco / Déja
Déja tradutor Turco
67,304 parallel translation
Oye, deja que me vaya.
Çöz beni. Aramızda husumet yok.
Deja que te abra la puerta.
Dur, kapıyı açayım.
¿ Qué más no te deja dormir de noche?
Geceleri başka neler yapıyorsun?
Deja que te invite un trago.
Sana bir içki ısmarlayayım.
Deja que pase.
Bırak geçsin.
Deja de lloriquear, pecador. Estoy a 25 cm de la tierra prometida.
Sızlanmayı bırak günahkar, vadedilmiş topraklardan 25 santim ötedeyim.
¡ Deja de hablar tanto con esa estúpida cara y confía en mí!
O aptal suratı takınıp bıdı bıdı konuşmayı kes de bana güven!
Bones, deja de hablar.
Hayır, konuşmayı bırak.
De acuerdo, solo... - deja de hablar. - Yo también te amo.
Tamam, sadece... konuşmayı bırak.
Deja de hablar.
Konuşmayı bırak.
Deja que yo sea la que le presente el archivo del caso.
Tamam mı?
Puedo llenar el formulario, deja que lo lleve de vuelta al manicomio.
Booth, hadi. Bırak ben halledeyim.
- No deja de hablar de Tobey Maguire, que hace sus escenas, que son amigos :
- İki lafından biri Tobey Maguire.
Deja el auto aquí, Gus.
Arabayı burada bırak Gus.
Haz lo que digo. ¡ Deja de tener sexo!
Sözümü dinle. Seks yapmayı bırak!
- Deja de moverte.
- Kıpırdanma.
- Deja la ventana abierta.
- Camı kapatma. - Aman Tanrım.
¡ Deja de comportante como un idiota grosero!
Kaba bir hödük gibi davranmayı bırak!
Deja esa manta.
Yorganı bırak.
Es George Selway, no me deja tranquila.
George Selway... beni rahat bırakmıyor.
Deja que haga su trabajo.
Bırak işini yapsın.
El mono, simplemente deja a su bebé y se pone a salvo.
Maymun bebeğini yere atıp üzerine basıyor.
Yo... creí que el asunto es que el mono deja caer al bebé.
Ben... sandım ki mesele maymunun bebeği düşürmesi.
Sostiene al bebé en el aire y deja que sus pies se quemen.
Bebeği havada tutuyor ve kendi ayakları yanıyor.
Deja que vuelva a intentarlo.
Tekrar deneyeyim.
Perder un hermano... el agujero que eso deja en tu interior.
Kardeşini kaybetmek... Hayatında bıraktığı o devasa boşluk...
Igual que el agujero que deja el perder a tu marido.
Tıpkı bir eş kaybetmenin bıraktığı devasa boşluk gibi.
Deja un mensaje y te llamaré.
Mesaj bırakın ve daha sonra size geri döneyim.
Tyler Deja de ignorar mis llamadas.
Tyler 22.06 Aramalarımı görmezden gelme.
Deja que te ayude, por favor.
İzin ver yardım edeyim.
¡ Eli, deja ese rifle en el suelo!
Eli, tüfeği bırak!
No quiero que piense que los McCullough son la clase de gente que pasa al lado de un muerto y le deja colgado al sol.
Aynen öyle. Ailesinin ölen bir adamı güneşin altında sallansın diye bırakmayacağını bilmesini isterim.
Deja eso.
Bırak.
Deja de esperar que la vida sea fácil y esperar que alguien te salve.
Hayatın kolaylaşmasını beklemeyi bırak. Birinin seni kurtarmasını ummayı bırak.
Vamos. Deja la bolsa.
Hadi çantanı yere bırak.
- Deja que se vaya.
- Bırak gitsin.
Deja que la vea una vez más.
Onu bir kez daha göreyim.
Yo soy... un vive a tope, muere joven, y deja un cadáver precioso.
Zor yaşayıp genç ölerek geriye güzel bir ceset bırakırım.
Señorita... si nos deja echar un vistazo, podemos sugerir algunas precauciones...
Bayan etrafa bakabilirsek birkaç öneride bulunabiliriz.
Deja de dar esos tirones.
Hızlıca çekme öyle.
Perder a un hermano, el inmenso agujero que eso deja en tu vida.
- Kardeş kaybetmek hayatında bıraktığı o büyük boşluk.
De la misma manera como perder a un esposo deja un agujero igual.
Tıpkı koca kaybetmenin bıraktığı boşluk gibi.
El mundo nunca deja de asombrarme.
Dünya, şaşırtmaktan hiç vazgeçmiyor.
Un hombre no es un verdadero hombre si deja a su familia morir.
Ailesinin ölmesine göz yuman bir adam, adam değildir.
- Deja de hablar. - Así que, sí.
Kesin konuşmayı.
Deja un mensaje.
Ben Frank, mesaj bırakın.
Así que di lo que quieres y deja de jugar a esto.
Bu yüzden bir tür oyun oynamaktansa sadece ne istediğini söyle.
Deja de intentar ayudarme.
Bana yardım etmeyi bırak.
- Deja el teléfono.
- Telefonu indir!
Deja un mensaje.
Mesajınızı bırakın.
Su lentitud en esta materia puede ser interpretada como insensible en el mejor de los casos pero en el peor, homofóbica, ignoraremos eso si al menos nos deja rellenar un informe de desaparición.
Gösterdiğiniz aciliyet eksikliği en iyimser hâlde duygusuzluk, en kötüsünde ise homofobik olarak yorumlanabilirdi. En azından bir kayıp formu doldurmamıza müsaade ederseniz bunu görmezden geliriz.