English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Earn

Earn tradutor Turco

51 parallel translation
Con eso, no le cerró las puertas al Gran Earn. - Pero le metió muchisima presión.
Bu atışıyla, kapıyı Big Ern'ün suratına çarpamadıysa bile... onu büyük bir baskı altına soktu.
tendrás que ganarte el lugar.
You have to earn your keep.
¿ Earn?
- Earn?
I'm going back to Switzerland with a great contract, earning thirteen times what I earn here.
iyi bir iş teklifiyle isviçreye geri dönüyorum, burda kazandığımın 30 katını orda kazanırım.
Ahora mismo, sus reflejos son mejores que los de Dale Earn Hardt jr.
Şu an refleksleri Dale Earnhardt'dan bile daha iyi.
Le tomo 6 semanas a mi hermano ganarse el suyo.
volume 6 weeks I Brother earn theirs.
Aarón, llevare a estos tipos a la cueva vigila la tienda.
Tamam. Hey Earn, ben bunları mağaraya götürüyorum. Sen dükkana göz kulak ol.
- ¿ Dónde está Earn?
- Earn, nerede?
No dejes que Earn te vigile y esa mierda.
Earn'ün söyledikleri seni korkutmasın.
vas a llevar mi coche a un parking privado ahora mismo.
Earn, arabamı valeye götür hemen.
no puedo beber yo sola.
Earn, tek başıma içemem.
Earn.
Çok aptalca Earn.
Earn.
Earn.
¡ Earn!
- Earn!
sí.
- Earn deseniz yeterli.
vale.
- Earn.
- Earn.
Peki. - Earn.
Earn. - Sí.
Tanıştığıma memnun oldum Earn.
- Hablamos pronto. - De acuerdo. Earn.
- Yakında görüşürüz.
- Lo mismo digo.
- Görüşürüz Earn.
Earn, tío.
Hayda... Earn... Ne iş?
- Mira, llama a Earn...
- Aramam.
- No voy a llamar a Earn.
Sonra...
Sí, lo sé.
Earn burada değil.
Sabes bien que Earn no te va a pagar pronto.
Earn'e yakın zamanda para ödeyemeyeceğini biliyorsun.
Señoritas, este es Earn.
Hanımlar, bu Earn.
¿ Qué pasa, Earn?
Naber Earn?
Tío, le di a Earn tu dinero.
Earn'e verdim paranı.
¡ Vamos, Earn, tío!
Yürü Earn!
Earn, ¿ me estás tomando el pelo?
Bu ne? Hep ihtiyacımız olan şey.
Lo siento por Earnest.
Earn adına özür dilerim.
Entonces, Earn.
Peki Earn.
¿ Y qué haces, Earn?
Ne iş yapıyorsun Earn?
Parece que Earn y Craig se llevan bien.
Earn ve Craig'in birbirlerine kanları ısındı galiba.
- Earn.
- Earn.
Tenía un sentimiento especial sobre ti, Earn.
Senin hakkında çok özel bir his vardı içimde Earn.
Cariño, Earn es el representante de Paper Boi.
Tatlım, Earn Paperboi'un menajeri.
No vas a disparar en esta fiesta, ¿ verdad, Earn?
Bu partiye de saldırmayacaksın, değil mi Earn?
- Earn, nos vamos ahora.
- Earn hadi gidelim.
"... about a-working all summer, just to try and earn a dollar. "
"... about a-working all summer, just to try and earn a dollar. "
"Well, my mom and poppa told me,'Son, you've got to earn some money..."'
"Well, my mom and poppa told me,'Son, you've got to earn some money..."
Mira al gran Earn, Chris.
- Big Ern'e bak.
Earn?
Böyle olmaz Earn.
Earn.
Ve buna sen de dahilsin Earn.
Sí, y yo tengo que coger un vuelo.
- Earn'ü arayıp...
- Earn, tío, Dios. - Por favor.
- Şu Uber sürücüleri çok gaddar be!
Supongo, tío.
- Earn, oğlum yapma ya. - Lütfen.
Me siento halagado... que creas que pueda vender drogas.
Earn dalga mı geçiyorsun?
Earn, escucha.
Earn.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]