Translate.vc / Espanhol → Turco / Editor
Editor tradutor Turco
2,631 parallel translation
Afortunadamente, el editor me debe un favor y nos va a permitir publicar una respuesta.
Neyse ki, editörünün bana bir iyilik borcu var ve bir cevap yayınlamamıza izin verecek.
Es la palabra del editor.
30. kat, editörlerin katı.
Yo como editor y tú como el autor.
Hem yapımcı olarak beni, hem de besteci olarak seni.
Ya hablé con mi editor al respecto.
Çoktan bu konuyu yayınevimle konuştum.
Y cuando una escritora mundialmente famosa decide meterse en el área de la autoayuda solo digamos que mi estimado editor moverá montañas para asegurarse de que sea un éxito total.
Dünya çapında ünlü bir yazar yardım amaçlı ayağını suya daldırmaya karar verdiyse saygıdeğer yayıncımın da benim için önümü açmaktan başka çaresi yok diyelim.
Burda, el editor de "Bunte Illustrierte". Tiene los derechos de nuestra expedición.
Burda "Bunte Illustrierte" dergisinin yayıncısı... ve bu ekspedisyonun yayın haklarına sahip.
¿ Quién es el editor?
Yayımcı kim?
Soy Tom Beaujour, editor en jefe de Revolver Magazine.
Ben adım Tom Beaujour, Revolver magazin dergisinin baş editörüyüm.
Mi editor y yo hemos decidido que un experto examine las fotos.
Editörümle fotoğrafları incelemesi için bir uzman tutmaya karar verdik.
- Mi editor. Nadie más en el periódico.
Gazeteden başka kimse bilmiyor.
Editor Wenders Li HKSE
Editor Wenders Li HKSE
Quizás podría escribirle una carta al editor.
Editöre mektup yazsanız daha iyi olur.
No se la voy a dar a ese ridículo editor.
Bunu o şavalak editöre asla vermeyeceğim de ondan.
Pero por algún motivo, el editor la pasó por alto.
Niye bilmem editör es geçti.
Déjame adivinarlo, ¿ Vanessa es la mujer del editor?
Dur tahmin edeyim ; Vanessa editörün karısı mı?
Confío que a todos nos tratarás bien cuando el libro vaya al editor.
Kitap yayınevine gittiğinde bize nazik davranacağına eminim.
Eres editor de películas. ¿ Verdad?
Bir film editörüsün, değil mi?
Mi editor, Gary Klausner.
Editörüm Gary Klausner.
Tiene que llamar a su editor ahora mismo negar cualquier conocimiento previo de la evidencia que ella tenga y exigir que no se publique la noticia.
Hemen yayımcısını aramalısınız. Kadının elindeki kanıtları reddedin ve hikayeyi halka duyurmamalarını isteyin.
Es por eso que sé que llamará al editor de Meredith Reed y asegurarse de que él termine con la historia.
Bu yüzden biliyorum ki şimdi Meredith Reed'in yayımcısını arayacak ve hikayeyi örtbas etmesini sağlayacaksın.
Debe llamar a su editor y exigir que no publiquen el artículo. ¿ Está sugiriéndome que amordace a la prensa?
- Hemen yayıncısını arayıp hikâyeyi basmamalarını isteyin.
Acabo de hablar con Gary Klausner, el editor de la Srta. Reed.
Şimdi Gary Klausner'la konuştum. Bayan Redd'in editörü.
¿ Puede por favor el editor de la revista La Sra. Gehna Sinha recoger el premio?
Derginin editörünü görebilir miyiz lütfen? Bayan Gehna Sinha ödül için.
Es tu editor, sí, no tu proxeneta.
O senin editörün, pezevengin değil.
Y dices que eres un editor.
Bir de editörüm diye geçiniyorsun.
Soy... un editor.
Ben de editörüm.
Él es mi editor y las damas de compañía no pueden tener novios.
O benim editörüm ve eskortların erkek arkadaşı olamaz.
Empecemos con un hombre. Duncan Atwood, mi editor, un usuario en serie de prostitutas.
Duncan Atwood, editörüm, fahişe bağımlısı.
Mi espada puede dar el golpe final, pero el destino de un gladiador está en manos de la multitud y del editor que decide.
Son darbeyi kılıcım indiriyor olabilir. Ancak gladyatörlerin kaderi seyircilerin ellerindeyken akıbetlerini belirleyecek olan hakemdir.
¡ Eres el editor, joven maestro!
Hakem sensin, genç efendi!
Este es Nigel Marshall Thorn, editor de la revista Fashion and Style.
- Tabii. Bu Nigel Marshall Thorn. Fashion Style dergisinin editörü.
Luego de dos años de silencio de radio, contacto a mi editor y ama... Ama los capítulos que hice en el otoño.
İki yıl aradan sonra yayımcımı aradım ve bayıldı...
- Quería ser editor de historias en...
- Yazdıkları okunan bir editör olmak istiyorum.
Para vengarse al estilo antiguo mi padre puso una maldición en la historieta original deseando enseñarle una lección al editor.
Eski tarz bir misilleme olarak babam orjinal çizgi romanın üstüne onlara ders vermek için bir lanet uygulamış.
- Algun editor.
- Editörün biri.
El editor del periodico me lo debia.
Gazetedeki editörün bana borcu var.
Alguien va a necesitar un editor para sus votos.
Birinin yeminini yazması için bir editöre ihtiyacı olacak.
Lo leeré, y hablaré con mi editor, ¿ de acuerdo?
Bunu okuyup editörümle konuşacağım.
Le dije a mi editor de mantenerte en el 7.
Editöre seni 7 numarada tutmasını söylemiştim.
Todo este conjunto de gente, que a veces es llamado "la cosa", EDITOR EN JEFE, NEWSWEEK como si saliera de una película de terror, ha sido un impedimento en la reforma.
İşte zaman zaman "Balon" da denen bütün bu insanlar topluluğu sanki bir korku filminden çıkmış gibi reforma engel olmuştur.
J.D., Doctor en Filosofía y editor de "Una Nueva Esperanza,"
Hukuk ve felsefe doktorası... Ayrıca "Una Nueva Esperanza" nın editörü.
¿ Alfredo Quintana, el editor?
Editör Alfredo Quintana mı?
Solo llevaré esto a nuestro editor.
Editöre göstermem gerekli.
Y necesitamos un editor estudiante.
Ve bizim bir öğrenci editöre ihtiyacımız var.
¡ Chicos, venid a conocer a vuestro nuevo editor!
Millet, yeni editörünüzle tanışın!
Trabajo en la sección de marketing... pero me gustaría ser corrector... o escritor algún día.
Pazarlama bölümünde çalışıyorum ama bir gün editör ya da yazar olmak isterim.
Oficina del Editor.
Editör ofisi. Ben Klausner.
En la oficina de mi editor me siento como si usara un letrero luminoso que dice : "Piruja."
Bu insanların hiçbiri gerçeği bilmiyor.
Si... ¿ Lo molesto? - Estaba por salir
müsait değil misin dışarı çıkıyordum ben Ivana Levkovitz, photo editor kotor'dan belgrad gazetesinden
¿ Le dijo que es Redactor en Jefe aquí?
sana editör olduğun söylemedi mi
Es jefe de redacción del diario Times.
Günlük Tımes gazetesinde, baş editör