Translate.vc / Espanhol → Turco / Elf
Elf tradutor Turco
814 parallel translation
Envié a mis espías duendes a averiguar qué ocurría.
Gözcü elf'lerimi neler olduğunu öğrenmeleri için gönderdim.
¿ Quieres decir que enviaste a ese emisario duende... a investigar basándote en un presentimiento vago...?
Yani diyorsun ki o elf elçilerini kendi... hüsnükuruntun için araştırmaya gönderdin...
Nuestros primos duendes ya están atrincherados.
Elf kuzenlerimiz çoktan siperlere vardı.
Los duendes y las hadas no se llevan bien, y no estoy de humor para sus bromas.
Elf'ler ve periler düşman kuzenlerdir. Gösterileri için pek havamda değilim.
La rivalidad entre las hadas y los duendes ha decaído en gran parte.
Periler ve elf'ler arasındaki düşmanlık iyice azaldı.
He visto magia más sofisticada incluso en las casas de los duendes.
Elf'lerin evlerinde bile daha gelişmiş büyüler gördüm.
Los duendes que quedan del mundo libre se han unido bajo mi bandera.
Özgür dünyanın hayatta kalan... tüm elf'leri benim sancağımla savaşacak.
Una muchacha, un duende... y un robot imbécil.
Küçük bir bayan, bir elf... ve geri zekalı bir robot ile.
Oiga, general. ¿ Quiere comprar un sombrero o una barba de duende?
Pşşt. Hey, General... bir elf şapkası satın almak ister misin?
Vendo recuerdos.
Ya da bir Elf sakalı?
¿ De qué sirven los duendes?
Elf'ler ne konuda iyiler ki?
Ríos de sangre corriendo, padres e hijos muriendo... hermanos y amantes escupiendo odio y la vida desvaneciéndose.
Elf, dur... Kan üzerine kan akıyor, babalar ve oğullar ölüyor... kardeşlerin, aşıkların gözlerini nefret bürüyor ve hayat anlamını kaybediyor.
Los duendes eliminaron a los mutantes que aún seguían luchando en las playas... mientras cientos de pájaros negros sobrevolaban graznando la carnicería.
Elf'ler az sayıda direnen mutant'ları kumsaldan temizlerken... yüzlerce akbaba da katliamın tepesinde... çığlıklar atarak daireler çiziyorlardı.
Para el antiguo rey Y el señor de los elfos Los enanos labraban martilleando Un tesoro dorado Y la luz atrapaban
Kadim krala ve elf lorduna biriktirirlerdi altınları, oranın alacakaranlığında biçimlendirdikleri, işledikleri ve yakaladığı ışıkları gizlediler mücevherlerle kılıcın kabzasında.
Los cantos de Elvish valen la pena en junio, bajo las estrellas.
Haziran da yıldızlar altında söylenen elf şarkılarını kaçırmak istemem.
¡ Amigos de los elfos!
Elf dostları!
Cuidado, ¡ es una espada de elfos!
Dikkatli ol, Elf kılıcım var!
Finalmente, llegamos al palacio del Rey Elfo que estaba en el límite más oriental del Bosque.
Sonunda ormanın en doğusunda bulunan elf kralının sarayına ulaştık.
Oh, gran Rey Elfo, mi más sincero amigo y aliado.
Oh, Ulu Elf Kralı, dostlarıma güvenmeli ve ittifak kurmalısın.
Hace mucho tiempo en los primeros años de la Segunda Edad los grandes herreros Elfos forjaron los Anillos del Poder.
Uzun zaman önce... İkinci Çağın başlarında... büyük elf demircileri Kudret Yüzüklerine şekil verdiler.
Nueve para los Hombres Mortales siete para los Reyes Enanos tres para los Reyes Altos Elfos.
Ölümlü insanlariçin dokuz tane. Cüce hükümdarlariçin yedi tane. Uzun boylu elf kralları için üç tane.
Y Beren era un Hombre mortal, pero Lúthien Tinúviel era la hija de un Rey Elfo y la más bella doncella que jamás haya existido.
Beren ölümlü bir insanmış... Luthien Tinúviel ise elf kralının kızıymış. Bu dünyanın tüm evlatları arasında gelmiş geçmiş en güzel kızmış.
Sí, Sam. Eso es un Elfo.
Evet Sam bu bir elf.
Los fuegos artificiales son bonitos, pero esto es magia de Elfos.
Havaifişekler falan iyi de bu elf büyüsü.
"Tres Anillos para los Reyes Elfos bajo el cielo".
"Elf kralları için yapılan üç yüzük göğün altında."
Elfo... Hombre y Enano juntos.
- Elf... insan ve cüce bir arada ha?
Nunca he entendido por qué la gente tira arroz en las bodas.
Bu elf işi bırakıyor! Zaten insanların düğünde neden pirinç attıklarını hiç anlamıyorum.
Vi que un duende arrastraba a una chica adentro de un cuarto.
Kızın birinin, bir elf tarafından odaya çekildiğini gördüm.
- ¿ Un duende?
- Elf mi?
En el nombre de Lowrek, Príncipe de los elfos, fuera demonio.
Elf Prensi Lowrek adına, defol iblis.
En el nombre de Lowrek, Principe de los Elfos, véte demonio!
Elf Prensi Lowrek adına, defol iblis.
- Encía de duende.
Elf dudaklı.
A todos les encantarían si se llamaran "yeraltos".
Eğer buna "elf çimeni" dersen bunu herkes sever.
Nos han mandado un mensaje.
ELF'den bu çıktı.
Un elfo.
Bir elf.
No me voy a poner eso, Soy un profesional respetado.
Herkes küçük elf şapkasını giysin. Bunu takamam. Tanrı aşkına, saygıdeğer bir mesleğim var.
Luego me exterminó un elfo.
Sonra bir elf tarafından öldürüldüm.
¿ Qué más puede hacer un duende?
Bir elf ne yapar ki zaten?
Un elfo entró por la ventana y le dijo que pidiese dinero a la Fundación Rockefeller.
Bir elf, penceresine gelmiş ve parasını, teleskop için, Rockefeller Kuruluşu'ndan almasını söylemiş.
- ¡ Un elfo!
bu bir elf!
Sucede que soy el duende maquinista.
Elf'im ben elf!
Hijo, hijo, soy un duende, no un médico.
Evlat, ben elf'im, doktor değil.
No lo creo, joven elfo.
Hiç sanmam elf-çocuk.
Hasta que un día estarán cerca de los 50 y serán un elfo conduciendo un chu-chu.
Ta ki 50'nize merdiven dayayıp çuf çuf kullanan bir elf oluncaya dek!
El problema es este ELF.
Problem E.L.F. Vericisinde Paul.
Dejé el ELF en la camioneta.
Olamaz, E.L.F.'i unuttum. Arabada bıraktım.
¿ Qué es el ELF?
- Onu ne yapacaksın şimdi?
Vi la señal del ELF y casi me desmayé.
Sinyal geldiğinde az kalsın sandalyeden düşüyordum.
Duendes y gnomos de la tierra y los bosques ;
örneğin elf'ler, onlarda birer melektir ;
¡ Duende tonto!
Budala elf!
Él es un elfo.
O bir elf.