Translate.vc / Espanhol → Turco / Esu
Esu tradutor Turco
60 parallel translation
¡ Vamos, por aquí!
ESU. Hadi!
¿ ESU, ESU?
Özel Tim, Özel Tim?
La unidad de servicios de emergencia está raspando una sustancia gelatinosa de una reja de alcantarilla.
Şu anda ESU lağım kapağından jöle halinde bir sıvıyı kazıyor.
Los únicos NYPD que las utilizan son la UAAT y Operaciones Especiales.
Bu şekilde bir kurşunu NYPd'nin saha biriminin silahları ESU ve TARU atabilir.
La Unidad de Emergencias y el Equipo de Negociación están aquí.
EsU ve HNT geldiler.
Soy Flack, dadme una información... repito, tenemos una situación con rehenes... informad a la carreteras, ESU y a un negociador...
Ben, Flack. Beni telsiz bölümüne bağlayın. Tekrarlıyorum.
ESU agarra a los niños.
Komuta ekibi çocukları alacak.
SWAT y la unidad canina vienen a revisar los túneles.
ESU ve K-9'lar yoldaki tünelleri arıyorlar.
Le dije a Lucas que tomaría prestado esu pasaporte, que luego se lo regresaría, o que podría reportarlo como robado.
Lucas'a pasaportunu sadece ödünç alacağımı, sonra ona geri göndereceğimi ya da çalındığını rapor edebileceğini söyledim.
La unidad de emergencia no halló radiación en el sitio o en la persona.
ESU, şahısta ya da evinde radyasyon izi bulamadı.
Solicitamos a la unidad de emergencias y la de bombas inmediatamente.
Derhal, ESU ve Bomba İmha Ekibi istiyorum.
La unidad de emergencia está lista para sacarlo, Frank.
ESU, harekete geçmek ve onu oradan almak için hazır, Frank.
Sargento, dígale a la unidad de emergencia... que haga lo que diga el Dtve.
Çavuş ESU'ya, Dedektif Reagan'ın yönlendirmesini izlemelerini söyle.
No lo sabrías por el regaño que acabo de recibir de mi sargento, del sargento de la unidad de emergencias, del equipo SWAT,
Kıçımın çiğnenmesinden bunu bilemezdiniz. Çavuşumdan, ESU çavuşundan, SWAT timinden, özel timden yardım aldım.
Vamos a notificar por el camino al Emergency Service Unit y al equipo de negociadores de rehenes.
Sizi ESU ve rehine müzakere ekibi yola çıkınca haberdar edeceğiz.
ESU revisó la posada donde supuestamente debía quedarse. No hay rastros de él.
Özel harekatçılar, kaldığını düşündükleri evi basmışlar.
- Excepto esperar por el ESU.
Özel harekatçıları beklemek dışında.
Ha estado vigilando una taza de café durante horas. - La ESU está a la espera.
Aynı bardakta saatlerdir kahve içmeye devam ediyor.
Tendré al equipo SWAT y una ambulancia preparada.
ESU ile ambulans gönderirim.
Creo que deberíamos informarle a ESU que es uno de los nuestros.
ESU'nun onun bizden biri olduğunu bilmesi gerek diye düşünüyoruz.
Un equipo la está buscando mientras hablamos.
Biz konuşurken ESU, onu arıyor.
Que el Cuerpo de nuestro Señor Jesucristo preserve tu alma en la vida eterna.
Corpus Domini nostri esu Christi custodiat animam tuam in vitam aeternam.
Llama a los ESU, ellos pueden enlazarte en un rastreo.
ESU'yu ara, onlar izi takip edebilirler.
Estaba... ya sabes, buscando el número del servicio de emergencias y tenías, como, cuatro ventanas abiertas de... artículos sobre un asesino de niños, Gary Margolis.
Ben sadece... bilirsin, ESU'nun numarasına bakıyorum, ve senin, çocuk katili olan Gary Margolis ile ilgili internette araştırma yaptığını gördüm.
ESU, lo sacó, definitivamente es Manny.
Ekipler onu çıkartmış, kesinlikle Manny.
UDE encontró una pista del celular de Naomi y luego la perdió.
ESU Naomi'nin numarasını buldu ve sonra kaybetti.
Dile a la ESU que sigan trabajando.
ESU'ya bu konuda çalışmalarını söyle.
Mira, tanto ESU como los ingenieros de comunicación me están diciendo que están cerca de triangular la señal.
ESU ve taşıyıcı mühendisleri de sinyali bulmaya yakın olduklarını söylüyor.
Ray, los técnicos de ESU consiguieron un número celular. El de Damien.
Ray, ESU teknolojisi Damien'in numarasını çıkardı.
Dese prisa, puede encontrarse con los tipos de UES antes que encuentren el lugar.
Acele edersen baskın önce ESU'yla buluşabilirsin.
- Llama a la unidad de soporte electrónico, quiero cada email de ese sitio leído, comprobado y rastreado.
Pekala ESU'ya söyle orada okunan, kontrol edilen ve takip edilen her maili bilmek istiyorum.
Tienen más cortafuegos que el dormitorio del diablo, así que la unidad de soporte electrónico no pudo ver que cogió, pero hubo una descarga masiva de información del servidor principal al mismo tiempo que ustedes estuvieron allí.
Şeytanda olmayan güvenlik duvarları bunların şirketinde var, bu yüzden ESU oradan alınan şeyi göremedi, ancak orada ana sunucudan yapılan indirmelerin büyük bir kaydı vardı.
Los del ESU han encontrado un e-mail.
ESU bir e-mail yolladı.
ESU está preparado y listo para ir al amanecer.
Taktik birimi hazırlanmış, operasyona hazırlar.
En este momento, Jo está allí con refuerzos.
Jo biz konuşurken ESU'yla kapıyı vuruyor.
Tendremos cuatro agentes de las fuerzas especiales dentro del lavadero de al lado, dos más en la floristería del otro lado de la calle, y dos vehículos civiles...
ESU kapı komşusu olan kuru temizlemecide olacak. Sokağın karşısındaki çiçekçide iki polis bulunacak. İki sivil arabamız olacak.
La ESU y un par de los nuestros se dirigen a su casa en Bushwick ahora mismo.
ESU ve bir kaç adamımız Bushwick'teki evinde doğru gidiyor.
Ahora, haz que corten esa caja fuerte y veamos si el libro está adentro.
ESU'ya kasayı açtır. Bakalım defter içinde mi?
Unidad de Servicio de Emergencia, Escuadrón Judicial, la División Pandillas y Patrulla... munidos con ordenes de arresto por cargos incluyendo la conspiración para asesinar en los casos del Agente de Policía Vincent Cruz y el Alcalde Carter Poole,
... ESU, arama emri birliği Çete Masası ve devriye ekiplerinde ortak bir şekilde ellerinde tutuklama emirleri ile şu suçlara istinaden :
Evaluó la situación, evaluó el peligro, estableció un perímetro, llamó a los servicios de emergencia.
durumu bildirdi, tehlike bildirdi, çevreyi ayarladı, ESU'yu ayarladı.
La U.S.E. registró su casa y encontró bacilo estrecho cocos...
ESU evine baskın yapmış ve bacillus streptomoo-cocomo bulmuş.
Llama a la ESU.
ESU'ya haber verin.
Tenemos a la UE en la escena.
Olay yerinde ESU'muz var.
¿ Qué están haciendo aquí? No oímos una llamada de ESU para salir.
ESU'dan ihbar almadık biz.
La marca coincide con un perfil para un vehículo huelga ESU.
Aracın profili ASB'nin aracıyla eşleşiyor.
Aquellos ESU tenía algunos juguetes muy elegante esta noche.
O ASB'nin feci oyuncakları vardı bu gece.
ESU interceptó al equipo de Hyde en las afueras de Newark.
ESU Hyde'ın takımını Newark dışında durdurmuş.
¿ Qué tan lejos está ESU?
Destek ne kadar uzaklıkta? On dakika...
Váyanse.
ESU'ya sizinle orada buluşmasını söylerim.
Estad a la espera de nuevas instrucciones...
Otoban polisine, ESU'ya ve rehine arabulucularına haber verin. Yeni talimatlar için hazır bekleyin.
Emergencias está preparando la táctica de aproximación.
ESU taktiksel saldırıya hazırlanıyor.