Translate.vc / Espanhol → Turco / Evan
Evan tradutor Turco
3,415 parallel translation
Tienes una empresa que dirigir además de este equipo.
Evan... Yönetmen gereken sadece bu takım değil, şirketin de var.
Evan me respalda.
Evan beni kolluyor.
Supongo que ha hablado con Evan Cross...
Buradan anlıyorum ki Evan Cross'la konuşmuşsun.
Quizás debería contarnos más especificamente su conversación con Evan Cross.
Belki de bize Evan Cross'la olan konuşmanızın detaylarını söylemelisiniz.
Sé que ese no es el sonido de Evan Cross admitiendo su derrota.
Bu Evan Cross'un yenilgiyi kabullendiği sesine benzemiyor.
Evan Cross y Dylan Weir.
Evan Cross ve Dylan Weir.
Fue autorizado para dar apoyo a los esfuerzos de Evan Cross, no para poner el Proyecto Magnet a su disposición.
Evan Cross'un çabalarını desteklemek için yetkilendirildin Magnet Projesini onun hizmetine sunmak içi değil.
Bien, Evan Cross cree que puede hacer lo que le de la gana porque tiene la única llave a las anomalias, y tu crees que puedes escaparte de las consecuencias de tus acciones porque tu tienes la única llave que lleva a Evan Cross, pero lo que creo que necesitamos hacer es prescindir de intermediarios.
Evan Cross anomalilerin anahtarını elinde tuttuğu için ne isterse yapabileceğini düşünüyor sen ise Evan Cross'un anahtarını elinde tuttuğun için yaptıklarının sonuçlarından kaçabileceğini düşünüyorsun ama bence yapılması gereken aracının, aradan kaldırılması.
Seguí a las personas que capturaron a Evan.
Evan'ı götüren adamları takip ettim.
Evan tenía razón.
Evan haklıydı.
Nadie me dijo que Evan estaría aquí.
Kimse Evan'ın burada olacağını söylemedi.
Evan, el Proyecto Magnet tiene lo que nunca tuvimos.
Evan, Magnet Projesinde bizde olmayan her şey var.
Creo que Evan Cross es el hombre mas lito que conozco
Bana göre Evan Cross tanıdığım en akıllı adamlardan biri.
Cuando Evan vino junto a mi esa noche, y me pidió que le ayudara a encubrirlo...
Evan o gece bana gelip ört bas etmek için yardımımı istediğinde...
Adios, Evan.
Hoşça kal Evan.
Llega a un acuerdo, pero cualquier engaño es necesario, para persuadir a Evan Cross para revelar el paradero de su red de detección de anomalías.
Kabul edersen, telafin için Evan Cross'un anomali tespit ağının nerede olduğunu öğreneceksin.
Evan Cross puede que no confíe en mi nunca más, pero confío en que el sabe lo que es correcto.
Evan Cross bana güvenmeyebilir ama ben onun doğruyu yapacağına inanıyorum.
Evan...
Sen kazandın. Evan...
Y por lo que estoy empezando con Evan Cross.
O zaman ben de Evan Cross'la başlıyorum.
Evan dice que una de las ideas de Hall es hacer bioingeniería de estas cosas en el pasado y hacer más limpio el combustible en el presente.
Evan dedi ki, Hall'ın fikirlerinden birisi bunlara biyomühendislik uygulayarak geçmişte daha temiz yakıt üretmekmiş.
Confía en mí, Evan, Me encantaría ir ahora mismo de camino a mi nuevo trabajo.
İnan bana Evan, şu anda yeni işime doğru gidiyor olmak isterdim.
Tienes que mirar su plan al completo, Evan.
Planının tamamına bakman gerek Evan.
¡ Evan, está aquí arriba! ¡ Puede trepar!
Evan, burada!
Te das cuenta de que esto significa que Cross tiene todavía una red de detección en funcionamiento.
Bunun, Evan Cross'un hala bir anomali tespit ağına sahip olduğu anlamına geldiğinin farkında mısın?
Primero Toby, después Evan.
Önce Toby, sonra Evan.
Evan cree que se trata de radioactividad natural proveniente de las minas, pero yo...
Evan madendeki arka plan radyasyonu olduğunu düşünüyor.
Evan nunca debió haberte puesto en esta situación. No fue él.
Evan seni bu konuma asla sokmamalıydı.
Toby, tu y yo sabemos que Evan no va a construir esa red de detección que prometió.
Toby, ikimiz de biliyoruz ki Evan söz verdiği anomali tespit ağını yapmayacak.
Pero aunque la tengas, no voy a seguir haciendo las cosas como las hace Evan.
Ama haklı olsan bile artık bu işi Evan'ın yöntemleriyle yapmıyorum.
Se lo prometí a Evan.
Evan'a söz verdim.
Los días de Evan Cross organizando el orden del día han terminado.
İşlerin Evan Cross'a göre yapıldığı günler geride kaldı.
Esas de allí son de Evan.
Şuradakiler de Evan'ın.
¿ Evan Cross?
Evan Cross?
¿ Cómo conoces a Evan?
Ne? Evan'ı nereden tanıyorsun?
Sí, pero tengo que salvar a Evan primero.
Evet, ama önce Evan'ı kurtarmam lazım.
Evan y Dylan todavía están ahí afuera.
Evan ve Dylan hala oradalar.
¡ Evan!
- Evan!
Evan me pidió que me asegurarse que nadie pasara por allí.
Evan benden içeri kimseyi sokmamamı istedi.
Evan no parece estar demasiado feliz por eso, sin embargo.
Yine de Evan bu durumdan pek mutlu değil gibi.
Hace seis años Evan cambió el curso de mi vida.
Altı yıl önce, Evan hayatımın yönünü değiştirdi.
Evan, no me gusta cómo han salido las cosas.
Evan, yaşananlar hoşuma gitmiyor.
Bien, porque el dinosaurio que se supone que mata a la esposa de Evan Esta dentro de ese camión.
Güzel, çünkü Evan'ın karısını öldürmesi gereken dinozor şu anda o kamyonda.
A continuación, vamos a Evan.
O zaman Evan'ı bulalım.
Evan...
Evan...
Conozco a Evan.
Evan'ı tanırım.
¿ Se lo has dicho a Evan?
Evan'a söyledin mi?
Hablaré de ello con Evan.
Evan'la konuşurum.
No necesitas la aprobación de Evan para hacer lo correcto.
Doğru şeyi yapmak için Evan'ın onayına ihtiyacın yok.
¡ Evan!
Evan!
¿ Evan?
Evan?
¿ Dónde está Evan?
Evan nerede?