Translate.vc / Espanhol → Turco / Exterior
Exterior tradutor Turco
5,906 parallel translation
La gente mostrando perpetuamente su interior y su exterior en los medios.
İnsanlar, sürekli olarak kendi içlerini ve dışlarını yayınlıyorlar.
El mundo exterior no significa nada, solo mi mundo interior es real.
Dış dünyanın hiçbir değeri yok, iç dünyam daha gerçekçi.
Este ha sido aprobado tanto local como internacionalmente y seguro para limpiar cualquier superficie exterior alrededor de su casa.
... hem lokal kirleri hem de aynı zamanda evinizdeki her dış yüzeyi temizlemede güvenlidir.
En diez años nunca salió al exterior.
On yıl boyunca hiç dışarı çıkmamıştı.
No te sentirás tan rechazada del mundo exterior.
Dış dünyaya bu kadar kapalı hissetmezsin kendini.
Y... yo estoy ansioso de trabajar con los tuyos en el exterior.
Ben de seninle dışarıda çalışmak için sabırsızlanıyorum.
Que tenía secretos, que nadie en la Sede sabía lo que estaba haciendo o con quién hablaba en el exterior.
Her şeyi kendine sakladığını ne yaptığını ya da dışarıda kimle konuştuşuğunu İstasyon'daki kimsenin bilmediğini.
Quizás deberíamos considerar traer abogados del exterior. ¿ Qué hay de Jamie Nelson?
Dışarıdan bir avukat getirmeyi düşünebiliriz belki.
Sí, y aquí tengo gotas de sangre direccionales en el amplificador que provienen del centro del escenario donde hay una salpicadura de alta velocidad que se proyectó hacia el exterior.
Evet, burada da tek yöne doğru kandamlaları var. Doğruca sahnenin ortasından geliyor. Büyük kan sıçramasını bulduğumuz yerden.
Miembros de la UCK removieron órganos tales como riñones... de civiles para ser vendidos en el exterior.
Kosova Kurtuluş Ordusu üyeleri böbrek gibi organları yurtdışına satmak için sivilleri kullandı.
Usted esta pregunta aquí pero no se atreven a preguntar exterior.
Bunu burada sordun ama dışarıda sorma.
Al menos en el exterior.
En azından dışarıdan bakıldığında.
Veo que trabajas el exterior.
Görüyorum ki dışarıda çalışıyorsunuz.
Recuperamos las llaves y los papeles de un gan numero de autos robados. que estaban por ser falsificados y vendidos en el exterior.
Anahtarları ve evrakı yurtdışına satılmak üzere olan çalıntı arabalardan birinde bulduk.
Porque en algún lugar debajo de ese exterior roto, aún le importa.
Çünkü, içerde biryerlerde bu dış görünüşün ardında hala önemsiyor.
Ahora mi exterior coincide con mi interior, porque siempre he sido una vieja travesti atrapada dentro del cuerpo de una joven negra.
Şimdi içim dışım bir oldu. Çünkü, ben hep genç zenci bir kızın içine hapsolmuş yaşlı bir zenneydim.
Ese sonido exterior no presagia nada bueno, sin embargo.
Gerçi dışarıdaki ses hiç hayra alamet değil.
Está rodeado de computadoras que lo conectan con el mundo exterior.
Etrafında onu dış dünyaya bağlayan bilgisayarlar var.
No hay líneas físicas de entrada o salida no hay vínculos con el mundo exterior, excepto- -
İçeride ya da dışarıda çalışır bir hat yokmuş. Dış dünyayla bir bağlantıları yokmuş.
Luz en el exterior, luz en el interior.
Dışarıda ışık, içeride ışık.
Yo me encargo del exterior.
Ben dışarı bir bakayım.
Dejar que el panel exterior expulse el calor de la placa.
Harici paneller ısıyı kartın dışına taşıyamaz mı?
Es difícil de explicar, pero si me atrapan no será bueno ni para los de aquí o para los del exterior.
Açıklaması biraz zor ama beni yakalarlarsa buradakilerin ve dışarıdakilerin pek hayrına olmaz.
¿ Los del exterior?
Dışarıdakiler mi?
Me dijiste que es como tener a tu corazón caminando en el exterior.
Kalbinin yerinden fırlayacak gibi olduğunu söylemiştin.
Te estoy pidiendo que vengas al exterior.
Senden dışarıya yerleşmeni istiyorum.
Traté de destaparlo, pero usted no tiene un émbolo, y el agua era vierta al exterior en todas partes.
Açmaya çalistim ama pompa yoktu ve her yere su dökülüyordu.
Buscaba... las grabaciones de las cámaras del exterior.
Dışarıyı çeken güvenlik kayıtları.
El oxígeno exterior y los tanques de combustibles... están del otro lado del edificio.
Tamamdır. Oksijen depoları ve yakıt tankları binanın diğer tarafında.
Y regresamos de la playa, y fuimos a esa ducha exterior.
Sahilden dönmüştük dışarıdaki duşa girmiştik.
Por favor, ¿ podría ser en algún lugar con ducha exterior?
Lütfen, dışarıda duşu olabilir mi?
Un hombre así sería útil en el exterior, trabajando para la república de la Tierra, ¿ no es así?
Böyle bir adamdan dışarıda Dünya Cumhuriyeti için çalıştırarak yararlanılabilir, değil mi?
Oye, ¿ sabías que tienen una hora de recreo en el exterior cada día?
Hey, her gün 1 saat dışarıda serbest vaktinin olduğunu biliyor muydun?
Determinaremos todas las formas en que pudo contactar con el exterior... y hablar con cualquiera capaz de servir de intermediario.
Dış dünya ile irtibat kurabileceği bütün yolları belirleyip aracı olarak kullanabileceği herkesle konuşacağız.
Que ni siquiera saldría al exterior a menos que supiera dónde ibas a estar.
Senin nerede olduğuna emin olana kadar ortaya çıkmayacağını söyledi.
En el exterior hay un programador de clase super-genio llamado "Fire-Starter" creador de este ciber-virus.
Bu ileri seviye sibervirüsü yaratmış "Kundakçı" diye bilinen süper dahi bir programcı dışarıda bir yerlerde.
Se van a tener que hacer lo mejor para ver esta ciudad en el exterior.
Dışarıdan biri olarak, kasabayı gözlemlemen için elinden gelenin en iyisini yapmalısın.
Puedo apos ; t ser exterior. I don y apos ; t quieren estar afuera.
Dışarıdan biri olamam, istemiyorum da.
Vio a este tipo en el exterior de su edificio...
Adamı binanın dışında gördün- -
Asumo que una de las 18 cámaras del exterior habrán grabado a nuestro asesino.
Dışarıdaki 18 kameradan biri katilimizi görüntülemiştir diye umuyorum.
Parece un bar de karaoke desde el exterior... pero están jugando pai gow dentro. Muy bien, vamos.
Dışarıdan bir kareoke bar gibi görünse de içeri girince kendilerini bir tür Çin kumar masasında buluyorlar.
Corredor exterior. ¡ T-Mac!
Kaçıyor. T-Mac!
y luego pienso, puede ser un saludo de allí, del mundo exterior.
Sonra düşündüm ki... Belki de öbür taraftan bana selam söylüyorlar.
Pero te estás centrando demasiado en lo que hay en el exterior.
Ama dış görünüşe çok fazla odaklanıyorsun.
Está intentando adelantarle por el exterior... pero no puede superarle.
Dıştan sokulup, onu yakalamaya çalışıyor ama başaramıyor.
Aterrorizada de salir al exterior.
Dışarı çıkma korkusunu da.
El gobernador está pidiendo a todos que permanezcan dentro de sus casas, lejos de las ventanas y que no se aventuren al exterior hasta nuevo aviso.
Vali, herkesten evlerinde oturup pencerelerden uzak durmalarını ve bir sonraki duyuruya kadar içeride kalmalarını istedi.
La Dirección de Seguridad Exterior francesa lleva tiempo sospechando que es un teniente de alto rango de Le Milieu.
Fransız istihbaratının, bu adamın Le Milieu örgütü içinde yüksek mevkili bir komutan olduğu konusunda şüpheleri vardı.
- Y hacer un explosivo comprimido para prender el sello, la presión exterior... - ¡ Volará la ventana!
Fitili tutuşturmak için, dış basınç camı içeri patlatır!
A nadie... y por nadie específicamente me refiero a mujeres... le importan los adornos sobre la tontería de espacio exterior.
Hiç kimse, hiç kimse derken kastım kadınlar uzay şeylerini umursamaz.
Bueno, intentemos mostrar el exterior de la casa con un poco de música. ¡ ¿ Qué?
- Ne?