Translate.vc / Espanhol → Turco / Faca
Faca tradutor Turco
29 parallel translation
Una noche, en un ataque de celos, Kelly tomó un cuchillo improvisado, o "faca"... y le sacó los ojos a su perra.
Bir gece, kıskançlık krizine kapılan Kelly, keskin bıçağını çekip fahişenin gözlerini oydu.
Amy? Jess trebuie sa isi faca tema in seara asta asa nu raman pe week-end.
Jess ödevini bu akşam yapmak zorunda yani hafta sonuna bırakamaz.
Ahí detrás hay una faca como es debido.
Arkada düzgün bir satır var.
Aprovechemos este viaje.
Haydi şu arabayı faca yapalım.
Le voy a clavar la faca hasta en el aliento.
Ben bıçak sopa ile gidiyorum nefes kadar.
Cuento cuatro y lo que parece una faca.
Dört tane saydım... Ve el yapımı bir bıçak.
- ¿ y la faca?
- Tamam, bıçaklanma olayı?
Una ecuación perfecta... excepto que la faca no es el arma homicida... porque a Grady lo estrangularon.
Mükemmel bir denklem bıçağın cinayet silahı olması dışında çünkü boğularak öldü.
Sí, en realidad liberaciones, Sue, Faca, Becka, Parker y Deb
Evet, var. Libs, Sue, Faca, Becka, Parker ve Deb.
Está en la enfermería con una herida de faca pero puede mantenerse de pie lo suficiente para tomar la fotografía.
Bıçaklandığı için revirde yatıyor ama fotoğraf çekebileceğimiz kadar ayakta kalabilir.
Mi faca.
Kendi kesim tarzım.
Que es otro nombre para faca.
Kesmek kelimesinin ayrı bir söyleyişi.
Dime, Baby John, antes de que te partan esos dulces labios de por vida.
Haydi, Bebek John, ufak yumuşak yüzüne faça yemeden önce...
Sunt oameni care incearca sa faca sex aici sus!
Alice, orda kimse yok.
Es una fachada engañosa.
Hepsi aldatıcı bir faça.
Mi despedida a lo Remington.
Faça tamam.
Le faltan efectos de sonidos y... Te estás mostrando desesperado.
Bir kaç ses efekti eksik, ve şu bilgisayarcı çocuk gözüme faça eklemedi henüz.
Te quemas con cigarrillos. Te cortas. Golpeas tu cabeza contra las paredes.
Üstünde sigara söndürerek kendini yakıyorsun, faça atıyorsun, kafanı duvarlara vuruyorsun.
Se esta cortando el brazo.
Yine faça atmaya başlamış.
Solo quieres marcarme.
- Böylece yanağıma faça atabilirsin.
Pero si la lastimas, me será difícil conseguirte el dinero.
Ama ona faça atarsan paranı hazırlamakta zorlanırım.
Le voy a joder su puta cara...
Bu ibneye bir faça çizeceğim.
Generalmente, navegar con el viento implicaría tomar una ruta en zigzag llamada bordada.
Normalde, rüzgarda denize açılmak faça adı verilen zikzak bir rota izlemeyi de kapsar.
El problema de navegar en dirección del viento es esto se necesita cambiar de dirección todo el tiempo lo que significa que se necesita mover la vela del frente hacia atrás balanceando el mástil y el frente del bote se convierte en la parte trasera.
Rüzgara karşı yol almanın sorunu sürekli olarak faça almanızın gerekmesidir. Bu önden arkaya doğru gitmeniz ve serenle direk arasında sallanarak teknenin önünü arkaya getirmek demektir.
Si navegas lejos, no es seguro ir hacia el este porque con esos cuatro o cinco días que haces bordadas no logras llegar y otra tormenta vuelve a sacudirte.
Eğer gerçekten uzaksa, doğuya gitmek güvenli değildir zira dört ya da beş gün içinde faça yapmanız gerekir ve hâlâ varmadıysanız orada başka bir fırtınaya çarparsınız.
Yo estaba pensando en cincelar, y algunos piercings.
Yüzüme birkaç faça attırmayı veya piercing taktırmayı düşünüyordum.
Y el otro tiene un rasguño en su cara.
Diğerinin de yüzünde faça izleri var.
Arat, pon ese cuchillo en el rostro de esa mujer.
Arat, şu kızın suratına bir faça at.
¿ Solo pregunto si recuerdas cómo se juega fútbol?
Öylesine diyorum faça ne hatırlıyorsun değil mi?