Translate.vc / Espanhol → Turco / Fal
Fal tradutor Turco
1,148 parallel translation
¿ Qué dice tu horóscopo?
Falınızda ne görüyorsunuz?
No estudio mi horóscopo, Trasilo.
Kendi falıma bakmıyorum.
Estudio el tuyo.
Senin falına bakıyorum.
Si ese barco trae buenas noticias lo dirá tu horóscopo, no el mío.
Haberler iyiyse, kendi falınızda görürsünüz, benimkinde değil.
El mío se ha mostrado tan indeciso últimamente que me ha parecido más sensato mirar el tuyo.
Son zamanlarda benim falım çok istikrarsız, seninkine bakmak daha akıllıca geldi.
¿ Quién diría que lo que yo decidí sobre ti esta mañana estaría reflejado aquí claramente esta tarde?
Senin hakkında bu sabah bir karar vereceğimi ve öğleden sonra bunu falında görebileceğimi kim düşünürdü ki?
¿ Lo ves, Tiberio? Un horóscopo, como el corazón de un hombre no es tan fácil de leer.
Görüyorsunuz ya, fal, insanın kalbi gibidir, kolayca okunamaz.
No valgo mucho como adivino.
İyi fal bakamam ama...
La famosa Marquesa D'Ufre una extraordinaria y fascinante mujer adoraba verse rodeada de magos, gente con excepcional percepción. Ella misma era una experta en nigromancia.
Markiz, olağanüstü güzel ve çekici bir kadındı sık sık büyücüler ve medyumlarla olmak hoşuna gidiyordu kendisi de fal uzmanıydı.
Me leyó mi horóscopo en Hong Kong.
Hong Kong'tan önce benim falıma bakmışlardı.
Mi horóscopo dice...
Benim falım diyorki...
- Hijo del hombre,... para obtener la vida,... ya no tendrás más visiones vanas y no volverás a practicar la adivinación.
~ Haç Konulu Meditasyon ~... Bundan dolayı artık boş rüyetler görmeyeceksiniz,... ve fal açmayacaksınız ;
¿ Quiere que le diga su fortuna?
Falınıza bakayım mı?
Os podría echar las cartas.
Falınıza bakabilirim.
Predices el futuro, sabes trucos de cartas. ¿ También haces espiritismo?
Fal bakıyorsun. Kart numaraları biliyorsun. Seansta yapıyor musun?
Bueno, quiromancia, señor Morlar.
El falı baktırdınız demek. Beni şaşırttınız Bay Morlar.
Oye, hechicero vudú Recién me dijeron mi fortuna, ¿ ves?
Hey, büyücü... biraz önce falıma bakıldı, gördün mü?
Mi horóscopo decía que tendría un buen día y mira. ¡ Mierda!
Falımda bugünün çok iyi geçeceği yazıyordu. Bir de şu olanlara bak.
Me gustaría saber qué pone hoy en mi horóscopo.
Bugünkü yıldız falımı görmek isterdim.
- ¿ Te echo las cartas?
- Fal baktırmak ister misin?
Una amiga de mi hermana lee la suerte.
Kardeşimin bir arkadaşı fal filan bakıyor.
Quiero ver tu linea de la vida, tu futuro.
Hayat çizgine bakmak istiyorum. Geleceğine. El falı bakabiliyorum.
¿ Cómo quieras? ¡ Leíste tu horoscopo!
İstersen, yıldız falına da bakarsın.
Mi horóscopo dice : "problemas que se ciernen en el horizonte".
Bugün falımda "bela yaklaşıyor" yazıyordu.
¿ Del horóscopo que le dio Himmler?
Himmler'in size sunduğu yıldız falını?
Estaba en la cama, con los ojos abiertos, dando vueltas... Pensé incluso, que me había vuelto loco.
Gözlerim fal taşı gibi açık, kafayı yedim artık diyene kadar yatakta dönüp durdum.
¡ Oh! ¡ El horóscopo del Fakir Birman!
Fakir Birman'ın yıldız falı!
¡ He trabajado para reyes europeos!
Ben Avrupa'nın Kral ve Kraliçelerine fal baktım!
Y no se preocupe por nada. En su horóscopo sólo hay cosas buenas.
Eğlence olsun diye yıldız falına baktırdım.
Hice galletas de la fortuna, una vieja receta.
Fal kurabiyesi yaptım, eski tarif.
Sus ojos se le salían conmovidos por el arte.
İhtiyarın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Güzelliği nefesini kesmişti.
- Nada en mi horóscopo de eso.
- Falımda bundan bahsetmiyordu.
FORTUNE HOMBRES Y PESO
Fal ve Tartı
Y te dice tu fortuna.
Kaderin dediği şey de falın olmalı.
No tiene nada que ver con su fortuna, o Normn. ¿ Sí?
Bunların, senin ya da Norman'ın falıyla bir alakası yok.
Dice mi fortuna, "Tiempo de espera a nadie."
Buna ne dersin? Falımda, "Zaman kimse için beklemez." çıktı.
¿ Tienes una fortuna de esa máquina.
Dün, o makineden fal almıştın, değil mi?
- ¿ Te acuerdas de la fortuna que tengo?
- Bugün aldığım falı hatırlıyor musun?
Sam, tenemos una fortuna. - ¿ Y?
Sam, bir falımız var.
Solicite más suerte hoy. "
Bugün için daha fazla fal sipariş verin. "
Digo, mirando en la ópera italiana, a todos los sopranos varones chillones a parejas girando los ojos.
İtalyan operasında bağırmaktan gözleri fal taşına dönmüş sopranolardan geçilmiyor.
Parecen galletas de la suerte.
Fal kurabiyelerine bastım sanki.
No son galletas de la suerte.
Fal kurabiyesi değil.
Pido Fal-Tor-Pan.
Faltorpan talep ediyorum.
Sin mi, todavia estaria leyendo hojas de te en el lago Tahoe.
Ben olmasam hala Tahoe Gölü'nde çay falı bakıyor olacaktın.
¿ Quieres que te lea la palma de la mano?
Sana fal bakayım mı?
- Galletas de la fortuna.
- Fal kurabiyeleri.
El anuncio hablaba de viajes, escenarios exóticos.
Falımda bir sürü seyahat imkanı yazıyordu egzotik yerlere.
Adivine mi suerte, yo agonizo.
Falıma bakın, yoksa öleceğim.
Al solitario.
Fal bakarım.
- Es su fortuna.
- Falı.