Translate.vc / Espanhol → Turco / Fazer
Fazer tradutor Turco
381 parallel translation
- Un fáser.
- Bir fazer.
Hay un fáser sobrecargado en mis aposentos.
Bir fazer var benim makamımda tam yüklü halde.
Falta un fáser.
Bir fazer kayıp.
¿ Ha recibido el Sr. Spock el fáser que le enviamos?
Mr. Spock gönderdiğimiz fazer tüfeğini aldı mı?
Sala de control de fáser energizar. ¿ Recibido?
Fazer kontrol odası enerji ver.
Control de fáser recibido.
Fazer kontrol onaylıyor.
Me casaré contigo, amigo sin importar la batalla o los fáser.
Araya savaş da fazer de girse seninle evleneceğim.
¿ Tiene sus fáser? Estamos muy lejos. Negativo.
Fazer kapasiten var mı?
¿ Listo el equipo de fáser?
- Fazer ekipleri hazır mı?
Equipo de fáser listo, señor.
- Fazer ekipleri hazırız sinyali verdi.
- Fáser uno, fuego.
- Fazer bir... Ateş!
- Fáser uno, fuego.
- Fazer bir, ateş.
- Fáser dos, fuego.
- Fazer iki... Ateş!
- Fáser dos, fuego.
- Fazer iki, ateş!
- Sólo en el fáser frontal.
- Sadece ileri Fazer odası.
SELLADOR DE TEMPERATURA DEL FÁSER - PELIGRO
FAZER SOĞUTUCUSU SIZINTI TEHLİKESİ
El señor Spock, él me sacó de la sala de los fáser.
Mr. Spock beni fazer odasından dışarı çekti.
Han desaparecido todos los phasers.
Bütün fazer silahları yok oldu.
- Puente a equipo de fáseres.
- Köprüden fazer ekibine.
- Prepare los fáseres.
- Fazer ekibi, beklemede.
- Fáseres listos, señor.
- Fazer ekibi hazır, efendim.
Sr. Bailey, los fáseres fueron lentos.
Bay Bailey, fazer ekibi formda değildi.
Vamos, equipos de fáseres.
Fazer ekipleri, hadi.
Estación de fáseres 2, ¿ quién le ha dado luz verde?
Fazer istasyonu 2, yeşil ışığın nerede?
Equipos de fáseres, hagamos...
Fazer ekipleri, hadi...
- Preparan equipo de fáseres.
- Fazer ekibi, hazır olun.
Fáser delantero fijado.
İleri fazer, anlaşıldı.
- Comunicador, fáser.
- İletişimci, fazer silahı.
- Sobre las pistolas fáser programarlas en "aturdir" y asegurar.
- Fazer silahları. Bayıltmaya ayarlanacak ve kilitlenecek.
Un ingeniero ajeno a todo, una mujer estrangulada alguien con una pistola.
Mühendis öylece oturuyor, etrafında olanlara tamamen ilgisiz. Tayfalardan birinin elinde fazer.
Deme el fáser.
O fazer silahını bana ver.
Preparen los fáseres.
Fazer ekibi, beklemede.
Muy bien. El equipo llevará sus fáseres.
İniş ekibi Fazer 1'i alacak.
La mejor diplomacia que conozco es un buen ataque con fáser.
Bildiğim en iyi diplomat tümüyle aktive edilmiş fazer yığını.
Colóquese en rango máximo de fáser y espere órdenes. Spock fuera.
Maksimum fazer erişim yörüngesine gir ve bir sonraki emre hazır ol.
Sr. Sulu, prepare los equipos de ataque.
- Bilinmiyor. Sulu, fazer ekiplerini beklemeye al.
En un radio de 100 metros, es tan eficaz como un fáser.
80 metreye kadar fazer kadar etkili olabilirler.
Baterías de fáser preparadas.
Fazer bataryaları hazır.
Si se me destruye físicamente o si utilizan sus fásers, se activará el detonador.
Fazer kullandığınız taktirde tetikleme sistemi etkin hale gelir.
Ha estado allí cinco minutos fuera del alcance del fáser en el límite extremo de los sensores.
Beş dakikadır orada, fazer bölgesinin dışında kalıyor.
Los sensores registran fásers normales, señor. Fásers normales.
- Sensörlere göre standart fazer.
Señor Sulu, programe un ataque fáser sobre las ciudades halkanas.
Bay Sulu, Halkan kentleri üzerine fazer ateşini programlayın.
Señor Chekov, parámetro del fáser para blanco planetario "A".
Mr. Chekov, Hedef A için fazer ayarları.
Yo... Me ordenaron revisar los fásers por un posible daño de la tormenta.
Fazer bağlantılarını kontrol etmem emredildi olası bir fırtına hasarına karşı.
- Informe de fásers. Ningún daño.
- Fazer raporları, Efendim.
¡ Un fáser!
Fazer!
Hace once años era oficial del puesto de fáseres cuando algo les atacó.
O şey saldırdığında fazer istasyonunda görevli subaydın.
Ponga su fáser en un cuarto.
Fazer'ini dörtte bir güce ayarla.
Fáseres listos.
Fazer ekibi hazır.
Bien.
- Standart fazer mi?
- A alcance de fáseres.
- Fazer menzili içinde.