Translate.vc / Espanhol → Turco / Frito
Frito tradutor Turco
1,783 parallel translation
Si la policía con vagina dejara de ordenar su tempura frito...
Eğer koruma polisi emretmeyi bıraksaydı, kızarmış patatesleri...
Tenemos comida caliente, pollo frito verduras, camote confitado e incluso deliciosos panecillos recién salidos del horno, como los que horneas sus mamás.
Sıcak yiyeceklerimiz var, kızarmış tavuğumuz yeşilliklerimiz, tatlı patatesimiz ve hatta leziz bisküvitlerimiz tıpkı annenizin yemekleri gibi fırından daha yeni çıktılar.
Cuando lo hagan, vengan y haré pollo frito.
Öğrenince evime uğrayın da size kızarmış piliç yapayım.
Comeremos pollo frito en el desayuno.
Kahvaltı için kızarmış tavuk yaptım.
Sándwich, hamburguesa de queso bien hecha huevo frito, alitas de pollo, salchicha ahumada bocadillo de atún, y el filete de pollo debe ser para ti.
Pastırmalı sandviç, çizburger sarısı dağılmadan kızartılmış yumurta, kızarmış kanat ızgara sosis sıcak ton balığı ve kızarmış tavuk şinitzel de size olmalı.
- Deje de reírse de mí, aguacate frito.
- Bana gülmeyi kes, kızarmış avokado.
La tenía el tipo frito.
Çarpılan adama gönderilmiş.
Un huevo frito o pasado por agua frente a la TV.
Televizyon karşısında yağda ya da haşlanmış yumurta.
Estás frito, amigo.
İşin bitti dostum.
Quedarte sentado en un auto atento y mirando un buzón te deja frito como un puñado de somníferos.
Arabada oturursun, sürekli izlediğin posta kutusuna odaklanmak.... seni, bir avuç uyku ilacı içmişsin gibi tüketir.
Si ya no estuvieras frito, te mataría yo mismo.
Eğer o ölmüş olmasaydı onu ben geberteceğim.
Pescado frito al estilo Harry Clearwater.
Harry Clearwater'in ev yapimi kizarmis balik krakerleri.
Bueno, mi madre solía hacerme guisantes secos con pequeñas rodajas de salchicha ahumada y cúbitos de pan frito caseros.
Annem bana bezelyeli, karışık çorba yapardı. Domatesli ve kıtır ekmekli.
¿ Podrías conseguirme alguna de esas pequeñas rodajas de salchicha ahumada y cúbitos de pan frito caseros?
Domates parçalı ve kıtır ekmekli olanlardan alamaz mıyım?
Un día, decidió ahogar sus penas en un balde de sureño pollo frito del Coronel Likkin... Que lo llevó a otro... y a otro.
Bir gün üzüntüsünü Albay Likkin'in güney usulü, kızarmış büyük bir tavuk menüsü ile gidermeye karar verdi, sonra bir daha, bir daha.
¡ Metro y medio de pescado frito de calidad!
1,5 metrelik kızarmış balık harikası!
¿ Temes que descubran que piensas que este sitio apesta a cerdo frito, chuleta, tocineta, puñeta?
Burasının kızarmış domuz pirzolası gibi koktuğunu düşündüğünü anlamalarından mı korkuyorsun?
Suena como un frito
Daha çok cipse benziyor.
Es como si todo el sistema operativo de la ciudad estuviera frito.
Oh, tanrım. Sanki şehrin bütün çalışan sistemleri kafayı yemiş gibi.
Y el tablet-pc está frito.
Ve tablette yandı.
Entonces, ¿ Como crees que le guste el pan frito a las estrellas?
Söyle bakalım, ekmek arkadaşları gibi film starları hakkında ne düşünüyorsun? Monty? Hmm?
De acuerdo, ¿ soy yo, o huele a Nubbin frito?
Tamam, bana mı öyle geliyor, yoksa burası kızarmış pofuduk gibi mi kokuyor?
¿ Qué tal ensalada de tomate, naranja e hinojo con puerro frito?
Domatesli, portakallı kıvırcık salatasına ne dersiniz?
Es como si se hubieran frito mis circuitos cerebrales.
- Beyin devrelerimi yaktı sanki.
Y a las clases de cocina, ¿ no? Que ya irán por el huevo frito.
Yemek pişirme kulübün şimdiye dek sahanda yumurtaya geçmiştir.
Jamie se ha quedado frito.
Jamie mışıl mışıl uyuyor.
Me tomé la florentina, frito en una sartén con mantequilla, de acuerdo con la tradición.
New York bifteğimiz var. Yumuşak olması için tavada tereyağıyla kızarttım.
¿ Se hizo tu cerebro frito con freidora en el infierno?
Beynin cehennemde yandı mı?
El sistema eléctrico quedó frito.
Devreleri yandı.
Una pastilla, un pezón, queso frito...
Bir hap, bir meme, biraz kızarmış hellim, nefis.
- Hemos frito a esos árabes.
- Onları hakladık, evet hakladık.
Pollo frito, con todas las guarniciones.
Kızarmış tavuk, tüm ekstralarıyla.
Rey de los mounstros... frito.
Canavarların kralı mı? Un ufak olur.
Porque tiene jamón, queso y está frito.
Jambonlu ve peynirli, üstelik kızarmış.
Lynette me tiene frito en verdad con que limpie a fondo este lugar, así que- -
Şey, Lynette bu yeri temizleme konusunda tam anlamıyla tepeme biniyor. O yüzden...
La verdad es que mi cerebro está un poco frito literalmente.
Gerçek şu ki beynim biraz kızardı.
- Sí, pero es todo frito.
Evet ama o kızarmış.
Esta mañana comí salchicha y arroz frito. Me llené.
Bu sabah baya sosis ve kızartılmış pirinç yedim.
Vendimos golosinas, pescado frito, y hasta cinta adhesiva durante años.
Katydid * sattık. Balık kızartması yaptık. 1 yıl kadar kuvvetli bantlar sattık.
Grayson hizo un sandwich de huevo frito anoche.
Grayson dün gece haşlanmış yumurtalı sandviç yaptı.
No, es completamente frito, ¿ no es increíble?
Hayır, kafası da felçli.
Pero es noche de pescado frito.
Ama bu gece kızarmış balık gecesi.
Lo sentimos, nos quedamos sin pollo frito.
Kusura bakma, kızarmış tavuğumuz kalmadı.
Si me como una rebanada de pan terrible todos los días, que tiene una taza de té en el desayuno cada mañana y un brindis, una bebida azucarada en la mañana, una rosquilla en el desayuno y comprar una noche de pollo frito
Eğer hergün ucuz sadöviç ekmeği yersem, kahvaltıda bir finsan çay ve bir dilim kızarmış ekmek, öğleden önce şekerli içeçek, öğle yemeğinde çörek, ve akşam için fast-food kızarmış tavuk...
Tienen palitos de pollo frito.
Kızarmış tavuk varmış.
Voy a comer mucho pollo frito.
Ben bundan bir tren dolusu yerim.
No te importa comer arroz, pollo frito y tortillas en el desayuno en el almuerzo y la cena.
Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeğinde pilav, kızarmış tavuk ve pizza yemen gibi.
"Jardín chino"? Quiero... parte de una sopa de maíz dulce, una porción de arroz frito vegetariano
Eğer Tanrı beni insan yerine köpek olarak yaratsaydı... şu anda seninle değil onun kucağında oturuyor olurdum.
Houston, el tren de aterrizaje está frito. Ay, caray.
Houston, iniş takımlarımız yanmış.
- Está frito.
Alev aldı.
Se han frito los fusibles. No estoy segura de poder desviar la electricidad.
Sigortalar yanmış.