Translate.vc / Espanhol → Turco / Habló
Habló tradutor Turco
10,416 parallel translation
Ella habló en un taller para familias... que tenían problemas con Control Familiar.
Bir seminerde BÜD ile sorun yaşayan aileler hakkında konuşmuştu.
Habló de eso toda la noche.
Bütün gece bundan bahsetti.
Gracias a la red de Val, nuestro presidente habló a la mayoría de líderes inmunes alrededor del país.
Val'in ağı sayesinde başkan ülkedeki bir çok bağışık lider ile görüştü.
Robos y Homicidios habló con el gerente del restaurante de Tracy, le mostró fotos de Ray.
Ekipler Tracy'nin restoranının müdürü ile konuşup Ray'in resmini göstermişler.
Conozco la historia en general, como murió su familia, el fuego, pero ella también me habló sobre la otra cara los buenos tiempos, me contó lo amable que puedes ser, y lo dulce y gentil.
Genel hatları biliyorum. Ailesinin öldüğünü, çıkan yangını. Aynı zamanda senin diğer yönlerini de anlattı.
Nunca me habló en el instituto.
Kolejdeyken benimle konuşmazdı.
Descubrir que mi esposo tuvo una hija de la que nunca me habló.
Kocamın bana bahsetmediği bir kızının olduğunu öğrenmek.
¿ Cuándo fue la última vez que alguien habló con ellos?
- Onlarla en son ne zaman konuştunuz?
También, tuve dos hijos con la señora de limpieza de Hoystman, y era yo, disfrazado de Geoffrey, quien habló en contra de ella en su audiencia de asilo político.
Ayrıca Hoytsman'ın temizlikçi kadından olan iki çocuğuna vaftiz babalık yaptım ve bendim, politik iltica duruşmasında ona karşı konuşan Geoffrey gibi davrandım.
Eso es lo que dijo, y habló desde tu teléfono.
- Adam öyle söyledi ve senin telefonundaydı.
Le habló el abogado de Boudreau diciendo que lo retenemos sin motivos.
Boudreau'nun avukatı bizim onu yalan ithamla burada tuttuğumuzu söylemiş.
Habló de un lugar... - Un lugar al que le gustaba ir.
Hakkında konuştuğu bir yer vardı, gitmekten hoşlandığı bir yer.
¿ Puede decirme la última vez que habló con ella?
Onunla en son konuştuğunuz zamanı söyleyebilir misiniz?
Walt habló con una de las víctimas... y él dijo que había tomado un préstamo en el casino.
Walt kurbanlardan biri ile görüştü. ve adam casinodan kredi aldığını söylemiş.
Lo fuimos, al igual que esas otras personas de que me habló.
Tabi ki soyulduk, tıpkı anlattığın diğer insanlar gibi.
Nunca pensé en salirme con la mía... hasta que me habló de los otros robos.
Zaten bundan kurtulabileceğimi hiç düşünmemiştim. Ta ki sen diğer soygunlardan bahsedene kadar.
Sam habló con alguien por la última vez el2 de octubre.
Sam'ın en son 2 Ekimde telefon görüşmesi yaptığı biliniyor.
Me habló de que, recientemente, otra vez, cuando nos conocimos.
Son zamanlarda tekrar karşılaştık ve bu konuda konuştuk.
La madre de Alonzo ya habló con TMZ.
Alonzo'nun annesiyle TMZ'ye konuşmaya başladı bile.
¿ Habló con Slater?
- Kesinlikle. Ve Slater'ın dediğine göre...
Strauss habló con Erich Honecker en el lago Werbellin.
Strauss, Werbellin Gölü'nde Erich Honecker ile görüştü.
Martin habló mucho acerca de usted y su hijo.
- Martin senden ve çocuğundan çok bahsetti.
Pero la gente que estaba allí habló sobre eso en Internet.
Ama oradakiler, internete yüklemişler.
Sí, la Senadora Ross habló notablemente bien hoy, pero mis fuentes me dicen que Susan Ross no tendrá suficientes votos para convertirse en nuestra próxima vicepresidente.
Evet Senatör Ross bugün çok iyi bir konuşma yaptı ama kaynaklarım bana onun yeni Başkan Yardımcısı olmak için gerekli oya sahip olmadığını söylüyor.
- ¿ Le habló de mi?
- Hiç benden bahsetmiş miydi?
Cuando fue a ver a Kate justo antes de que huyera, ¿ habló con ella?
Kaçmadan önce Kate'i görmeye gittiğinde, onunla konuştun mu?
La perrita tiene miedo de venir después de todo lo que habló de mí, ¿ Cierto?
Adi herif benim hakkımda o kadar konuştuktan sonra ortaya çıkmaya korkmuş olmalı, di'mi?
Pero cuando nos sentamos, él me habló como si me conociera.
Ama oturduğumuzda, beni tanıyor gibi konuştu.
Que ella ya habló del tema y eliminó cualquier necesidad de que yo deba testificar bajo juramento.
Konuyu buraya getirdiği ve beni yemin altına almaktan kurtardığı içindir.
Lo sé, por eso ella habló conmigo.
Biliyorum, o yüzden bana geldi.
Más rápido de lo que puedes decir, "Termine," el Líder habló.
"Soldan sağa" demekten daha çabuk sürede Lider öttü.
¿ Hay alguien más que no tiene nos habló, ¿ alguien?
Bize söylemediğin bir şey ya da biri var mı?
Cuando habló, lo hizo en italiano con un fuerte acento alemán.
Konuştuğunda İtalyan olduğu anlaşılıyordu ama hafif bir Alman aksanı da vardı.
Superficie, ¿ con quién habló y cuándo fue realizada esta solicitud?
Borda, kiminle konuştunuz ve bu talep ne zaman yapıldı?
Habló por teléfono con su marido y su supervisor del hospital.
Telefonda eşiyle... ve tıp fakültesinden bir yöneticiyle konuştu.
Ella me habló sobre algo en lo que estaba trabajando que creo que no era un guión.
Bana üzerinde çalıştığı bir şey olduğunu söyledi... ki bunun bir senaryo olmadığını düşünüyorum.
Pero, ¿ Bob habló contigo?
Ama, Bob seni aradı değil mi?
Dos agentes locales fueron llamados a declarar hoy, uno un buceador del departamento del sheriff del condado de Galveston que habló de dónde se encontraron las partes del cuerpo de Morris Black en la bahía de Gaveston.
Bugün ifadeye çağrılan... memurlardan biri, Galveston Şerif Bürosu'nun dalgıçıydı... Morris Black'in parçalarının Galveston koyunun neresinde bulundunu anlattı.
¿ Has conseguido rastrear alguno de los oficiales con los que habló?
Konuştuğu memurlardan bir iz bulabildin mi?
¿ Ella nunca habló de ningún lugar... o alguien donde se sintiera segura?
Hiç bahsetti mi? Güvende hissettiği bir yerden veya biriyle olmaktan?
Pero, lo qué no sabíamos hasta hoy temprano, cuando un colega mío habló con un viejo amigo de Jimmy... del hostel, era que cuando Jimmy llegó por primera vez a Londres, no tenía hogar... y encontró una manera de hacer dinero.
Ama bu sabaha kadar bilmediğim ise... Meslektaşım Jimmy'nin yurttan eski bir arkadaşıyla konuştuğunda Jimmy'nin Londra'ya ilk geldiğinde evsiz ve parasızmış, düzgün yollardan para kazanmayı da bilmiyormuş.
Los vecinos daneses con los que habló la Policía dijeron lo mismo.
Danimarka polisi de aynı şeyleri söyledi.
No, soy fotógrafa, y él... Me habló de una dirección...
Hayır, ben fotoğrafçıyım ve o gidip fotoğraf çekmem için bana bir adresin tüyosunu verdi...
La noche que Morten estuvo en tu casa, ¿ habló de su padre?
Morten'in evinizde olduğu gece, size hiç babasından bahsetti mi?
Mi mamá habló con tu mamá, y le dijo que no tenías cita, así que reprogramé un examen y falté al campeonato de futbol y vine conduciendo directo hasta acá desde Notre Dame porque no iba a permitir que Sue Heck
Annem annenle konuşmuş ve partnerin olmadığını öğrenmiş ben de bir sınavımı erteledim okul futbol turnuvasına katılmadım ve Notre Dame'dan buraya geldim. Çünkü Sue Heck'in son sınıf balosuna gitmemesine izin vermem.
¿ Te habló de Audrey?
Audrey hakkında konuştu mu?
Él me habló de Ud.
Senden bahsetti.
Él habló de Julie.
Julie diye birinden bahsetti.
Pero habló contigo, ¿ no?
- Seninle konuşmuştu, değil mi?
¿ El no habló?
Hiç konuştu mu?
Básicamente, él quería decir que habló con el Canciller, y para ser honesto, todos pensamos que es una ideal soberbia.
Dürüst olmak gerekirse, hepimiz harikulade bir fikir olduğunu düşünüyoruz.