Translate.vc / Espanhol → Turco / Hacés
Hacés tradutor Turco
96,130 parallel translation
¿ Qué haces?
Ne yapıyorsun?
¿ Qué cojones haces en mi camioneta, mierdecilla?
Seni adi velet, ne işin var burada?
¿ Qué carajos haces?
Ne halt ediyorsun sen?
Entiendo lo que haces.
Niyetini anladım.
Roja, ¿ qué haces?
Kızıl, ne yapıyorsun?
Cielos, ¿ cómo lo haces?
Tanrım, bu nasıl oluyor?
- ¿ Qué haces?
- Ne yapıyorsun?
- No estamos en Santa Mónica. - ¿ Qué haces?
Burası Santa Monica değil.
No, no es así, porque me haces reír.
Hayır, sıkılmadım. Çünkü beni güldürüyorsun.
Katie, ¿ qué haces aquí?
Katie, burada ne işin var?
Si quieres algo, haces una petición a través de los canales apropiados.
Eğer bir şey istiyorsan nizami şekilde istek yaparsın.
¿ Qué haces aquí?
Burada ne işin var?
Hoy te hice un favor. ¿ Por qué no me haces uno a mí?
Bugün sana bir iyilik yaptım. Sen bana neden yapmıyorsun?
¿ Acaso me cuentas todo lo que haces?
Sen yaptığın her şeyi bana anlatıyor musun?
¿ Cómo lo haces?
Onları nasıl buluyorsun?
- ¿ Qué haces?
Ne yapıyorsun?
Suéltame. ¿ Qué haces?
Beni bırak. Ne yapıyorsun?
¿ Qué demonios haces?
Ne halt ediyorsun sen?
Me haces creer que puedo volar.
Beni uçabileceğime inandırıyorsun.
¡ Haces que los tipos con camionetas sin ventanillas se vean mal!
Camsız minibüs sahiplerinin adını kötüye çıkarıyorsun.
¿ Y, qué haces?
Ne yapıyorsun bakalım?
Él está con nosotros. ¿ Qué haces?
Çocuk bizimle! Ne halt ediyorsunuz burada?
¿ Cómo lo haces?
Nasıl yapılır ki?
Abby, ¿ qué haces aquí?
Abby, burada ne arıyorsun?
- ¿ Qué haces aquí?
Ne işin var burda?
¿ Qué, te da un dolor de cabeza si no lo haces?
Yapmazsan başın mı ağrır?
No sé qué crees que haces, pero voy a salir fuera a fumar, dónde si tienes valor sacarás tu culo y lo patearé de aquí a Houston.
Ne yaptığını sandığını bilmiyorum, ama sigara için dışarı çıkıyorum, poponu gösterecek cesaret varsa, onu burdan Houston'a tekmeleyeceğim.
- ¿ Qué haces levantada?
- Ne yapıyorsun?
Estamos hablando de mi hija, y la haces correr peligro.
Bu benim bahsettiğim kızım. Ve onu risk altına sokuyorsun.
¿ Cómo lo haces, Ganesh?
Nasıl yapıyorsun Ganesh?
Dad, que haces / / aca?
Baba, ne yapıyorsun burada?
Asi que en vez de querer pelearte conmigo lo cual no estoy con ganas de que hagamos, por que no haces lo que dijiste que deberiamos hacer y vas a coontratar una nueva clase de asociados?
O yüzden, benimle kavga edeceğine ki hiç havamda değilim yeni çalışan alımlarına başlama fikrini niye uygulamıyorsun?
Que haces aca, Gretchen?
Ne yapıyorsun burada Gretchen?
Estas tratando de decirle al mundo que vos deberias ser el Socio Principal, y lo primero que haces es quemar todos los puentes?
Bütün dünyaya kendini yöneticilik için ispatlamaya çalışıyorsun ama ilk yaptığın görünen bütün köprüleri yakmak mı?
Lo que haces es asunto tuyo
Yaptığın seni ilgilendirir.
Mike, ¿ qué haces aquí?
Mike, ne yapıyorsun burada?
Donna, ¿ qué haces aquí?
Donna, ne yapıyorsun burada?
Es lo que haces.
Yaptığın şey bu.
Me acuerdo de todos. ¿ Qué haces aquí?
Ben herkesi hatırlarım. Ne yapıyorsun burada?
Lo hará y si haces una escena en frente de mis hijos el día en que estamos enterrando a nuestro papá, te juro por Dios que te patearé el trasero, porque es mi madre y dejaré que diga lo que tenga que decir.
Evet edecek, eğer çocuklarımın önünde babamızı toprağa verdiğimiz bu günde olay çıkartırsan yemin ederim, seni öldüresiye döverim çünkü o benim annem ve konuşmasına izin vereceğim.
¿ Qué haces aquí?
Ne yapıyorsun burada?
- ¿ Qué haces aquí?
- Ne yapıyorsun burada?
- Eso es lo que haces mejor.
- En iyi yaptığın şey.
Harvey, ¿ qué haces aquí?
Harvey, ne yapıyorsun burada?
Mike, ¿ qué haces aquí?
Ne yapıyorsun burada?
¿ Qué haces aquí, Harvey?
Ne yapıyorsun burada, Harvey?
Louis, ¿ qué... haces aquí?
Louis, ne yapıyorsun burada?
- Mira, sé que esto es tedioso, pero sostener una puerta para alguien es tres puntos, y si lo haces para todos en el vecindario, entonces son casi mil puntos, lo que es un comienzo.
Kulağa saçma geliyor farkındayım ama başkaları için kapı tutmak üç puan. Herkes için yaparsan neredeyse bin puan eder ki başlangıç için harika.
Ed, haces de Bart, un antiguo investigador.
Ed sen özel dedektif Bart'sın.
Peyman, ¿ qué haces con esos muñecos?
Hey. Oyuncaklarla ne yapıyorsun, Beeman?
Hola, cariño. ¿ Qué haces?
Selam tatlım. Nasılsın?