English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Hallo

Hallo tradutor Turco

342 parallel translation
Y me hallo tan solo que ni siquiera me soporto.
"Yalnızlıktan o kadar bunaldım ki çalıştığım yere bile katlanamıyorum."
No hallo palabras para expresar mi gratitud... por ser el maestro de ceremonias de esta función encantadora.
Bu muhteşem performansın neticesinde seremoniler kralı olarak seçilmenin gururunu tarif edecek kelimeleri bulamıyorum.
Encantado, debido a su amistosa recepción... aliviado, porque mientras me encuentre parado en esta plataforma... me hallo libre de preocupaciones y ansiedades... que siempre son el peso de un hombre de mi posición.
Memnunum çünkü beni dostça karşıladınız. Rahatladım çünkü bu platformda durduğum sürece.. .. benim durumumdaki kişilerde çokça olduğu malum olan..
Me podría ayudar a obtener una orden judicial, si no hallo evidencias.
- Bir kanıt bulursam nüfuzunuza ihtiyacım olabilir.
Llevo mucho tiempo Intentando hacer algo pero no hallo la forma y nada he hecho.
Tüm hayatım boyunca bir başlangıç arayışındaydım fakat bir yol bulamadım yani hiçbir şey başaramadım.
Así que eres Teresa. Te hallo tal como dijo tu hermano sola en la casona, orgullosa, callada y hermosa.
- Sen Theresa.Kardeşinin söylediği gibi buldum seni büyük bir evde yalnız, sessiz, gururlu ve güzel
Me hallo más a mis anchas con frac.
Resmi giyinince kendimi daha iyi hissediyorum.
No hallo fisura que atacar
En ufak bir açık bulamadım.
Hallo cómo erradicar inseguridades, neurosis, tensiones internas...
Güvensizlikleri, nevrozları, iç gerilimleri yok etmenin yollarını...
Yo, Yo, en estos tiempos de afeminada molicie, no hallo placer en que pasar el tiempo, a no ser espiar mi sombra al sol y hacer glosas sobre mi propia deformidad.
Üstelik şimdi bu tatsız barış zamanında kaval dinleyip *, güneşte kendi gölgemi seyretmeye çarpıklığıma yanarak vakit geçirmeye hiç niyetim yok.
Cuando hallo algo bueno, me gusta ser discreto.
İyi bir şey bulduğumda, duyulmasını istemem.
- Hallo más noble al cigarro.
- Puroyu daha soylu buluyorum.
Madame, la hallo tan espléndida como siempre.
- Madam, şimdiye kadar sizi hep görkemli buldum.
- ¿ Dónde lo hallo?
- Onu nerede bulabilirim?
Donde va, por si hallo la muñeca.
Gittiğin yerin numarasını, eğer bebeği bulursam diye.
- Hola Sr. Pierce.
- Hallo, bay Pierce.
Es Dutton. ¿ Hallo?
Benim, Dutton. Alo.
No si hallo una ligera.
Hafif olanı bulamazsam, efendim.
Siempre que les doy la espalda los hallo hablando de mí.
Ne zaman arkamı dönsem konuşuyorsunuz. Benim hakkımda konuşuyorsunuz fısıldaşıyorsunuz.
Si no la hallo a ella, no puedo hallarlo a él... y Ud. Estará en un lío.
Onu bulamazsam, Tom'u bulamam, ve Tom'u bulamazsam senin başın belaya girer. Ne diyorsun?
Si hallo algo, ¿ Io llamo de Ia central?
Bir şey bulursam size merkezden telefon edeyim mi?
Lo hallo muy interesante.
Bana çok ilginç geldi.
Es el único lugar donde hallo paz,... donde no respiro ese aire maléfico.
Biraz huzur bulup o evi saran şeytani vebadan uzaklaşabiliyorum. Evet.
¿ y s1, de todos modos, hallo a los que aman la v1olenc1a y no la paz?
Ya her dönemeçte barışı değil de şiddeti sevenlerle karşılaşırsam?
Diles que si hallo a otro gusano hijo de puta... al norte de la calle 12, terminará en una caja de pino.
Onlara de ki, eğer 12'nci caddenin kuzeyinde bir daha bir İtalyan pisliği yakalarsam, tabutu boylayacak.
Yo te hallo muy atractiva.
Benim gözümde, sen çok güzelsin.
Un espléndido número de la suerte que hallo para nosotros.
Şanslı bir numara, tam ona denk geldin.
¡ El lo hallo!
O buldu!
No he olvidado al mago que me hallo y sano mi herida.
Tabii, beni bulup, yaramı iyileştiren o büyücüyü de asla unutmadım.
Hallo pastos más verdes, sin duda.
Kuşkusuz daha yeşil otlaklar bulmuştur.
Hallo lógico a su razonamiento.
Düşüncelerini mantıklı buluyorum.
Personalmente, hallo algo irresistible en la idea de encontrar un indicio, quizás una simple leyenda que nos dé la clave para entender una civilización exótica.
Bir uzaylı medeniyeti anlamanın anahtarı olacak bir bozuk para veya basit bir yazıt keşfetme fikri,... bana karşı konulamaz derecede çekici gelmekte.
Y hallo que el testimonio adicional del teniente Ciello en referencia a sus actos de mala conducta es parte colateral del problema principal.
Teğmen Ciello'nun, kendi kabahatlerine dair ek ifadesini... ana konudan uzak buluyorum.
En verdad no sé cómo agradecerle, no hallo las palabras.
Size teşekkür etmeye yetecek kelimeler bulamıyorum.
Pero no hallo nada en su oscura disertación que arroje alguna luz al respecto.
Ancak sizin anlaşılması güç incelemenizde bunu aydınlatacak hiçbir şey göremiyorum.
Me hallo en un terrible dilema.
Bir ikilemin arasında kaldım.
Bueno, como tema clínico, lo hallo sorprendente.
- Şey, klinik bir vaka olarak, onu şaşırtıcı buluyorum.
Yo estoy afuera mirando con miedo a no ser aceptado y entonces en la distancia, hallo que un trago algunos tragos me reconfortan y me siento como siempre quiero sentirme
- Bende onlardan biriyim, farkım yok. - Deniz aşırı ülkelere gittiğimde içmeye başladım. Birkaç duble beni herzaman rahatlattı.
Si no hallo algo así, tu hermano irá a traer algo rosa y delicado.
Eğer birşey bulamazsam, kardeşin gidip "narin" bir pembe oje alır.
Eso es lo que hallo despreciable.
Burnundan kıl aldırmamak kolaydır.
Y si no hallo la forma de impedirlo, todos nos volveremos locos.
Ve bunu durdurmanın bir yolunu bulmazsak, hepimiz aklımızı yitireceğiz.
Si hallo algo, te arrestaré.
Bir açığını yakaladığım an işin bitecek.
¿ Y si hallo cómo terminar con ella sin que deje de agradarle y sin afectar el trato?
Benden nefret etmeyeceği bir şekilde ondan ayrılmanın başka bir yolunu bulsam, böylelikle anlaşmamızı etkilemese?
- Parece que hallo comprador.
Görünüşe göre alıcı buldu. Evet, sevindim.
Roba el banco donde trabajas, luego hallo esto en el Coco Bongo.
O senin çalıştığın bankayı soydu ve bunu Coco Bongo'da buldum.
Hallo algo nuevo y lo convierto en noticia.
Yeni bir haber bulup tantana çıkarayım diye anam ağlıyor.
Cuando hallo esto exactamente?
Tam olarak ne zaman farkettin bu hurdaları?
Pero el hecho es... que esto es lo que hallo.
Ama gerçek şu ki... Bulduğunuz şey bu.
Saca el piano de ahí mientras hallo un lugar donde ponerlo.
Ben koyacak yer ararken piyanoyu kutudan çıkar.
Yo las hallo y Uds. Tratan de destruirlas. No la contraté como corista.
Ben karakter buluyorum, siz yıkıyorsunuz.
- Moki Parmiónovich, no hallo palabras...
Bugün bu yüzden buraya geldim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]