English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Halló

Halló tradutor Turco

1,313 parallel translation
Mi papá nunca halló la evidencia pero, aun así, me dio la paliza del siglo. lmagínatelo.
Babam hiç kanıt bulamamıştı ama yine de eşek sudan gelene kadar dayak yemiştim.
El dueño halló huellas.
Sahibi çamurun içinde bazı ayak izleri bulmuş.
- Sí, un hoyo de 1.20 metros. Halló cinco centavos.
Bir metre kazdı, bozuk para buldu.
Parece que Joe halló el primer rollo.
- Joe ilk parşömeni buldu herhâlde.
¡ Alguien halló el último rollo!
Son parşömeni bulmuşlar!
Ninja profesional Jerry Nelson, ¿ cómo halló su rollo plateado?
Profesyonel Ninja Jerry Nelson, gümüş parşömeni nasıl buldunuz?
Se halló cabello, semen, hematomas y sangre por desgarro del himen.
Saç, sperm, morluklar var. Bir de yeni yırtılmış kızlık zarından kan.
- ¿ Dónde halló estas cosas?
Bunları nereden buldunuz?
La policía lo halló en Millbrook, estado de Nueva York.
Eyalet polisi onu Millbrook'ta buldu.
La policía no halló rastro de lucha alguna.
Polis boğuşma izi bulamadı.
La policía no halló restos de pólvora en las manos del difunto.
Adli tabip, kurbanın ellerinde barut izi bulamadı.
Tobías, el FBI halló a tu hija.
Tobias, FBI kızını buldu.
¿ El FBl halló a Gary?
FBI Gary'i mi buldu?
Beecher fue quien halló a tu hijo Hank.
Oğlun Hank'i bulan kişi Beecher'dı.
Pero gente de la comunidad que está muy metida en esto... cree que persiguió a uno, que lo halló y que lo ha rastreado desde entonces.
Topluluktan tanıdığım insanlar, İçeriden insanlar... Diyorlar ki, birinin peşinde takılıp bulduğunu ve O zamandan beri takip ettiğini söylüyorlar.
Te dijo que alguien quiso robar su auto esa noche... que halló muerta a su esposa... y que ella tenía una marca de mano... como la que tú habías visto en un cadáver en 1 959.
O akşam birisinin arabasını çalmaya çalıştığını söyledi.. Ve karısını ölü buldu... Ve onda el izi vardı...
Halló cómo aprovechar las fotos que no servían para enmarcarlas.
Aynı zamanda çerçevelemeye uygun olmayan onca düğün fotoğrafıyla ne yapacağını da bulmuştu.
Samantha halló que el universo le había enviado muchos mensajes.
Bu arada şehirde Samantha eve gelince evrenin ona bir sürü mesaj gönderdiğini öğrendi.
Debo irme, Toby halló un auto.
Gitmeliyim. Tobby bir araba bulmuş.
Sí, ¿ y cómo es que él halló a alguien tras dos meses?
Nasıl 2 ay sonra başkasını bulur?
Pobrecito, bajó a buscar un pastelito y halló un par de cañoncitos.
Zavallı adam, güzel bir kek için gelmişti ama iki tane twinkle karşılaştı.
Una llave igual a la que halló Howard en el bolsillo del abrigo de su esposa.
Bu 6 numara. Howard Crittendon'un karısının ceketinin cebinde bulduğunun aynısı.
- Investigamos unos asesinatos. Creemos que están relacionados a un cuerpo que halló.
Geçenlerde bulunan yakılmış cesetle bağlantılı olduğuna inandığımız cinayetleri soruşturuyoruz.
- ¿ Por qué no me dijo que halló al niño?
O çocuğun nerede olduğunu biliyordun. Yerini biliyordun ama bana söylemedin.
¿ Es cierto que halló un trozo de un delantal de cuero en su boca?
Ağzında deri önlük parçası bulduğunuz doğru mu? Hayır.
La brigada halló huellas de Semtex en el brazalete.
Bomba İmha Ekibi, bilezikte Semteks izleri buldu. Semteks mi?
¿ Cuándo la halló la policía?
Polis notu ne zaman aldı?
¿ Halló todo?
- Aradığını buldun mu?
- Es de quien lo halló.
- Para bulanındır dostum.
Ud. Halló a su esposa y a su hija.
Karını ve kızını bulmuşsun.
- ¿ Quién la halló? - EI.
- Onu kim buldu?
Le avisaron sobre el campo "C" y halló a su esposa y a su hija.
C kampından kaçıp karını ve kızını bulmuşsun.
La policía la halló.
Polisler bulmuş.
Tardó siete semanas... pero halló la manera de aproximarse aljeque.
Bu yedi haftasını aldı ama Bishop sonunda şeyhe ulaşmanın bir yolunu buldu.
Apasionado por el boxeo halló el tema
Bu spora tutkundu ve ilk filminin konusunu bulduğunu fark etti.
El sargento Gaedeke halló una grieta por la que podremos cruzar en la defensa alemana.
Çavuş Gedicki Alman savunma hattını yarmanın bir yolunu bulduğunu söyledi.
¿ Halló una dirección?
- Bir adres aldınız mı?
El elegido que halló el camino [C.Y. 9799]
Anointed : yolunu bulan kimse C.Y 9799
Un vagabundo buscando un tesoro escondido, halló un cadáver.
Evsiz bir adam ganimet ararken bir ceset bulmuş.
Halló cáscaras de maní en el coche de Víctor DaSilva.
DaSilva'nın arabasının pedalında fıstık kabuğu bulmuş.
He oído que Greg halló uranio en el frotis.
Felton'ın kafatasından alınan örnekte uranyum çıkmış.
- Es que Sólo Ojos halló la horma de su zapato
Ne oldu? - Gören Gözler rakibiyle yanıştı.
El Dr. Adel, a través del accidente y el atenuante halló la fórmula del arrepentimiento.
Kaza ve hafiflik aracılığıyla,... Pişmanlık için formülü buldum. Burası benim banyom.
¿ Halló estacionamiento, Frank?
Demek sonunda park yeri bulabildin Frank?
Sólo quise decir que Ray era afortunado en el hecho de que halló a alguien especial para él.
Demek istediğim Ray'in kendisi için özel olan birini bulduğu için şanslı olduğuydu.
Se halló la bandera de los Revolucionarios de Quahog en los restos del bar.
Midye birahanesinin enkâzında koloni askeri bayrağı bulundu.
Soy Trisha Takanawa en vivo desde el lugar donde la policía halló el paradero de Brisa del Mar, la heredera de la fortuna Pewterschmidt.
Ben Tricia Takanawa polisin izini sürdüğü... Pewterschmidt'in mirasının varisi Deniz Yeli'nin peşindeyiz.
¡ Mamá, Chris halló un tarro en el sótano! ¡ Y tiene una mano adentro!
Anne, Chris bodrumda bir kavanoz buldu, içinde el var.
Phoebe halló tu prueba de embarazo.
Phoebe hamilelik testini çöpte bulmuş.
El doctor confirma que halló semen y el himen roto.
Doktor sperm buldu, bekaret zarı yırtılmış.
La computadora los está procesando, pero Warrick halló algo.
- Bilgisayar hâlâ arıyor ama Warrick ilginç bir şey buldu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]