Translate.vc / Espanhol → Turco / Hansen
Hansen tradutor Turco
620 parallel translation
Parecen confirmar la teoría del profesor Peter Andreas Hansen, del Observatorio Seeberg, en Gotha.
Büyük boyutlarda bazı gizemli düz yüzeyler... Bitki durumu?
Y el Dr. Hansen.
Ve doktor Hansen.
Vaya, el mismísimo Sailor Hansen.
"Denizci" Hansen gelmiş.
Bueno, Hansen, parece que te gusta este lugar, ¿ no?
Burayı seviyorsun, değil mi Hansen?
¿ Cómo llegó Hansen a la cuadrilla?
Fakat Hansen yol ekibine nasıl girdi?
Encontraron el auto hecho pedazos, y Hansen está muerto.
Arabayı kaza yapmış olarak bulmuşlar, Hansen ölmüş.
La fuga de Hansen prueba algo más.
Evet ama Hansen'in kaçışı başka bir şey ispat ediyor.
- Sr. Hutcheson, me llamo Hansen.
- Bay Hutcheson? Adım Hansen.
Así que Rienzi pagaba el piso, las pieles, alguna joya barata, quizás también un coche.
Garry Hansen apartmanını kürkünü, ucuz mücevherlerini ayarlamış. Belki arabasını da.
Swede Hansen, voy a por ti, y cuando lo haga, me verás llegar de frente.
Swede Hansen, işini bitireceğim ancak beni seni haklarken göreceksin.
¿ Es usted Ed Hansen?
Siz Ed Hansen misiniz?
Con respecto al Sr. Ferguson oyeron a su superior previo el Detective Capitán Hansen, de la gran ciudad del norte, declarar con respecto a sus buenas cualidades y sus habilidades.
Bay Ferguson'a gelince karakteri ve kabiliyeti hakkında kuzeydeki büyük şehirden gelen eski amiri Dedektif Kaptan Hansen'ın ifadesini duydunuz.
El Capitán Hansen lo apoyó.
Kaptan Hansen çok hevesliydi.
El hecho de que en una oportunidad previa, bajo circunstancias similares el Sr. Ferguson permitió que un colega cayera y muriera el Capitán Hansen lo descartó como un incidente desafortunado.
Daha önce Bay Ferguson'ın bir polis meslektaşının düşüp ölmesine neden olmasını Kaptan Hansen, "talihsiz bir olay" olarak niteledi.
Yo me llamo Karen Hansen.
Ben de Karen Hansen.
- Karen Hansen.
- Karen Hansen.
El general me dio permiso para llevármela a EE UU.
Karen? Karen Hansen. Onu Amerika'ya götürmek için General Sutherland'den izin aldım.
Los Hansen eran cristianos y me adoptaron.
Hansen'ler Hıristiyandı ama beni benimsediler.
Ahora, el nombre oficial es Enfermedad de Hansen.
Resmi adı Hansen Hastalığı.
Durante dos o tres años todo estuvo bien... hasta el día en que el padre Doonan se topó con nuestro horrible secreto : La Enfermedad de Hansen estaba en las islas.
Böylece iki, üç yıl iyi gitmiş ta ki Peder Doonan korkunç sırrımızı öğrenene kadar yani Hansen Hastalığını.
La Enfermedad de Hansen está liquidada.
Hansen Hastalığı ölüyor.
¡ Champán, Hansen!
Şampanya, Hansen!
Habla el comandante Hansen.
Kumandan Hansen konuşuyor.
- Confirme qué lo atacó, Hansen.
- Beni duyuyor musunuz? - Neyin vurduğunu onayla.
Revisé con antropología astral y son antropoides del orden 480-G similares a las formas de vida del planeta Hansen pero más grandes.
Gökbilimi antropolojisine baktım. 480G türünden, antropoid sınıfı. Hansen gezegenindeki yaratıklara benziyorlar ama daha büyükler
- Velocidad uno, Sr. Hansen. - Velocidad uno, señor.
Warp faktörü 1, Bay Hanson.
- Mantenga el curso, Sr. Hansen.
- Bay Hanson rotanda kal.
Manténgala firme, Sr. Hansen.
- Bay Hanson, gemiyi düzgün götür.
Soy Hansen, Operaciones.
Ben Hansen, operasyon sorumlusu.
- Lo puse aquí con el Sr. Hansen.
- Sizi Bay Hansen'in yanına yerleştiriyorum.
Aún me siento mal por lo que pasó con Hansen.
Hansen ile aramızda geçen olay için kendimi hala bir aptal gibi hissediyorum.
El teniente Hansen está aún ahí.
Teğmen Hansen hala orada.
Sr. Hansen, junte todo el equipo Ártico que trajimos a bordo. Raciones, luces, caloríferos, todo. Y escoja otro hombre más.
Bay Hansen, yüklediğimiz tüm şu kutup malzemelerini toparlayın yiyecek, ışık, ısıtıcılar, hepsini, ve bir adam daha seçin.
¿ Ya se ha levantado, Sr. Hansen?
Bakıyorum, kalkmışsınız, Bay Hansen.
George Hansen.
George Hansen.
Chet Hansen se encargó de hacerlo.
Chet Hansen bunu benim için yaptırmış.
Te doy una hora, o irás en su busca, tú y Pirelli.
1 saat içinde geri dönmezse peşine düşeceksin, Hansen. Sen ve Pirelli.
Si me vuelves a contrariar, te cortaré la lengua.
Bana bir daha itiraz edersen Hansen... dilini doğrayacağım.
O con vos, o con Graf, Hansen, Hoffman...
Ya da sizinle... Ya da Graf ile, Hansen ile, Hoffman ile.
Si es necesario, matad primero a Pirelli, Hansen y Vornez, y cuidado con J ulio.
Hazır ol. Öncelikle Pirelli, Hansen ve Vornez'i öldür... Şeytanın eniği Julio'ya da dikkat et.
¡ No, por favor!
Lütfen Hansen! Hayır!
Soy yo, Hansen.
Benim, Hansen.
- Hansen estaba con él.
Benim, Graf. - Hansen idi. Kiminle birlikteydi?
¿ Con cuántos hablará Hansen sobre nosotros y el valle?
Hansen, kaç kişiye anlatacak sence? Bizi ve vadimizi...
Para vencer, Hansen debe matarme.
Hansen, kazanmnak için beni öldürmeli.
Satán, Lucifer, mata a Hansen.
Şeytan! Işığın hükümdarı, Hansen'i öldür!
- ¿ Para qué seguir perdiendo el tiempo?
Profesör Peter Andreas Hansen'in teorisi, onaylanmış görünüyor.
Está en visual, Hansen.
- Evet.
Escuchad a Hansen.
Lâf dinle Hansen...
¿ Quién está contigo?
Kiminlesin, Hansen?
Ha sido Hansen.
Hansen idi.