Translate.vc / Espanhol → Turco / Hersey
Hersey tradutor Turco
19,612 parallel translation
Vas a estar bien.
Herşey iyi olacak.
Gabriel, ¿ va todo bien?
Gabriel, herşey yolunda mı?
Vamos a anticipar el proceso de perforación en unos días, y estamos viendo la terminación de la primera fase en 12 semanas, si todo va bien.
Tahminimize göre sondaj işlemine birkaç gün içinde başlayacağız ve herşey yolunda giderse ilk aşamanın tamamlanmasına 12 hafta olarak bakıyoruz.
Todos ellas están enterradas, Sr.
Herşey tamamdır, komutanım. Güzel.
¿ Está todo bien?
Herşey yolunda mı?
Todo lo mejor.
Herşey gönlünce olsun.
Buena suerte.
Herşey gönlünce olsun.
Jonah, ¿ estás bien?
Jonah, herşey yolunda mı?
Todo se ha vuelto mucho más claro.
Herşey hiç olmadığı kadar açık.
Estoy con un grupo pequeño en... este momento, y estamos todos bien.
Şu an küçük bir grupla birlikteyim ve herşey yolunda.
Estaban todos saqueados.
Herşey çoktan tükenmiş.
- ¿ Está todo bien?
- Herşey yolunda mı?
Eso me recuerda, ¿ te acuerdas de nuestra contingencia en caso de que las cosas no salen según lo planeado?
Hatırladım da, herşey planlandığı gibi gitmezse ne yapacağını biliyorsun değil mi?
Esta no es la forma en que esto termine!
Herşey bu şekilde bitemez!
Esta no es la forma en que esto termine!
Herşey böyle bitemez!
¡ No, su muerte significa todo!
Hayır, onun ölümü herşey demekti!
Tengo todo lo que necesito bajo este techo.
İstediğim herşey zaten bu çatının altında.
Sí, otro... Todo está por venir.
Herşey bir anda oluyor.
Sólo tiene que traer a vosotros mismos.
Sadece kendiniz gelin. Herşey ayarlı.
Quiero decir, hasta entonces estuvo bien.
O filme kadar herşey iyiydi.
Usted puede venir pintura conmigo.
- Burada herşey var. Birlikte yapabiliriz.
Es, todo empezó con él teniendo demasiado mucho tiempo en el baño y después
Herşey, Kurt'un banyoda çok zaman geçirmesiyle başladı.
No hay trajes en la casa, al natural.
Mayoya gerek yok.Burada herşey doğal.
- Oh Dios. Todo va a estar bien.
Herşey iyi olacak.
Sí. Sí.
- Yok, herşey iyi.
Muchas gracias.
Herşey için teşekkürler.
Pero todo cambió el 13 de agosto, cuando el Dr. Warren vino por mí.
Fakat, herşey 13 Ağustos günü Dr. Warren, beni görmeye geldiğinde değişmişti.
Lo último que necesito de ti... es una charla sobre como debería ser.
Senden ihtiyacım olan son şey ise, olmam gereken herşey hakkında bir ders.
Todo lo que haga o diga... es prudente.
Yaptığım ya da söylediğim herşey ihtiyatlıdır.
Bueno, tal vez todo se calme.
Belki de herşey sorunsuz geçer.
Creo que todo se calmará.
Bence herşey zamanla unutulacak.
Pero... con Rosalie casándose y amigos como tú volviendo con nosotros, bueno, las cosas solo pueden ir a mejor.
Herşey daha güzel olamazdı.
Todo ha pasado muy rápido, y Rosalie estaba triste por su madre.
Herşey çok hızlı oldu ve Rosalie, annesi için çok üzülüyor.
Puedo hacer cualquier cosa.
Ben herşey yaparım.
Lo he aprendido todo.
Herşey yapmayı öğrendim.
Pero al llegar a 7º grado, se acabó.
- Ama, ortaokula geldi mi, herşey biter.
PAMELA :
Herşey, bir saptırma.
Estarás bien, te lo prometo.
Herşey yoluna girecek, söz veriyorum.
Eres una vergüenza para todo lo que honramos.
Uğruna didindiğimiz herşey için, sen bir utanç vesilesisin.
Todo.
Herşey.
Esto es una consulta, y todo lo que me dijiste es información privilegiada.
Bu bir danışmanlık, ve bana söylediğin herşey aramızda.
Está bien, chico. ¿ Entiendes que todo esto te hace ver culpable, no?
Pekala, çocuk, yaptığınız herşey sizi suçlu yapıyor biliyorsun, doğru mu?
Todo lo que diga puede ser y será usado contra usted en la corte.
Söylediğiniz herşey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir.
- ¿ Todo está bien?
- Herşey yolunda mı?
- Todo lo que dice... ¿ No era nuestro coche?
- Söylediğin herşey...
Tuve que llevarme a Matt y Mark de allí.
Bu Matt ve Mark'ı benden uzak tutmak için herşey.
Porque todo... todo lo que hacemos...
Çünkü herşey... yaptığımız herşey...
¡ Ha terminado!
Herşey bitti!
- ¡ No te vas a llevar a mi hijo!
- Herşey bitti!
Todo va a ir bien, Christy, porque yo no lo hice.
Christy herşey yoluna girecek, çünkü ben yapmadım.
Cuando a los policías les gusta un sospechoso, todo se convierte en demostrar que esa persona, en este caso tú, lo hizo.
Polisler bir kere şüpheli belledimi, herşey suçlu olduğunu kanıtlamakla ilgilidir... Bu davada o sensin.