Translate.vc / Espanhol → Turco / Hewlett
Hewlett tradutor Turco
182 parallel translation
También manejo a Hewlett-Packard Citicorp, Eastman Kodak.
Hewlett Packard, Citicorp Eastman Kodak, hep beni talep ederler.
Hay un tipo que me dice que compre Hewlett-Packard, pero ya me quemé antes con datos de esos.
Hewlett-Packard almamı söyleyen bir adam var... ama ben tüyolara bayılıyorum.
Hewlett. Entonces, veamos.
Lutéce. 21.
¿ Cómo lo sabes? ¡ Eso te gustaría! LAS ganancias DE TERAFLY BAJAN ABRUPTAMENTE
Hewlett-Packard almamı söyleyen bir adam var... ama ben tüyolara bayılıyorum.
Un cromatógrafo Hewlett-Packard 57-10A con doble columna y detectores de análisis de masa de gases ardientes.
Bir Hewlett-Packard 57-10A alev analiz detektörlü, çift sütunlu gaz kromatografı kullandım
Hewlett, siéntate.
Hewlett, Otur yerine.
Hewlett, me perteneces.
Hewlett, sen benimsin.
Hewlett, ¿ por qué no tomas algunas de estas cosas para tu casa?
Hewlett, neden bu artıkları evine götürmüyorsun?
- ¿ Dónde está Hewlett?
- Hewlett nerede?
¿ Sabes que trabajo para Hewlett Packard a veces, no?
Biliyorsun bazen Hewlett-Packard için çalışıyorum.
Son el mejor dúo desde Hewlett y Packard Lennon y McCartney.
Siz mükemmel bir çiftsiniz Hewlett and Packerd'dan beri. Lenon ve McCartney Ben ve Jerry
Soy HeWlitt.
Ben Hewlett.
- Piensa en Hewlett-Packard.
- Hewlett-Packard'ı düşünün.
Hewlett-Pack...
Şu Packard.
Palo Alto, California, en el corazón de Silicon Valley... hogar de la Universidad de Stanford,
Palo Alto, California. Silikon Vadisi'nin tam ortasında. Stanford Üniversitesi'ne, Hewlett Packard'a ev sahipliği yapıyor.
Hewlett-Packard, y el epicentro del boom tecnológico de los 90 en adelante.
Ve 90'ların sonundaki hızlı teknolojik büyümenin merkezi.
Me quedo con Hewlett.
- Buna karşı çıkamam işte. Biletleri ben alırım.
Una vez que enviemos la señal correcta al mercado que los dos tipos en el garaje que crearon Hewlett-Packard... Aquellos dos tipos hoy, podrían estar trabajando en energias limpias.
Bir kere piyasaya doğru sinyali verdiğimizde araba garajında Hewlett-Packard'ı yaratan iki genç... o iki genç bu defa temiz enerji üzerinde çalışır.
Johnny Chase camina por el puerto Hewlett con los mismos ojos vacíos, que se mostraban en Gokstad en la corta y glorificada serie,'Viking Quest'.
"Johnny Chase, Hewlett Limanı çevresinde ; oldukça övülen kısa ömürlü" Viking Quest " dizisindeki olduğu gibi aynı boş gözlerle yürüyor'"
Hablé con el Dr. Hewlett y...
Dr. Hewlett ile konuştum ve...
Este condado presenta más cargos criminales contra negros que contra blancos.
Virgiana Hewlett şehrinde siyahlar beyazlardan daha fazla suçlamaya maruz kalıyor.
Una vez pasé dos horas y media esperando hablar a servicio al cliente de Hewlett-Packard para quejarme de su servicio al cliente.
Bir keresinde Hewlett Packard'ın müşteri hizmetlerinde iki buçuk saat sadece müşteri hizmetlerini şikayet etmek için beklemiştim.
Frank Dorland y el Hewlett-Packard Company.
Frank ve Dorland Hewlett-Packard Company.
En ese momento, Hewlett-Packard encontraron que la temperatura siempre se mantiene igual temperatura, no importa si es en caliente o frío.
Zamanda, Hewlett-Packard bulduğu sıcaklık Hep aynı hakkında kalır bu ise ısı olursa olsun sıcak veya soğuk.
Puede que este auto suene como salido de la página 57 del catálogo de Hewlett-Packard...
Bu araba Hewlett Packard katalogunun 57. sayfasına benziyor.
Y luego fui parte de este grupo en Hewlett-Packard.
Hewlett Packard'daki bir grubun üyesi oldum.
Cuando tenía 12 años, llamé a Bill Hewlett, que vivía en Hewlett-Packard en ese entonces.
On iki yaşımdayken Bill Hewlett'a telefon ettim. O zamanlar Hewlett Packard'da yaşıyordu.
Y me dio las partes, pero también me dio trabajo en Hewlett-Packard ese verano.
Bana parçaları verdi. Ama bir de iş verdi. O yaz Hewlett Packard'da çalıştım.
Hewlett-Packard en realidad era la única compañía que había visto en mi vida a esa edad. Y formó mi visión de lo que era una compañía y qué tan bien trataban a sus empleados, ¿ sabes?
Hewlett Packard o yaşta gördüğüm gerçekten tek şirketti ve bir şirketin ne olduğu ve personeline ne kadar iyi muamele etmesi gerektiği konusuna bakışımı şekillendirdi.
Entonces, de todas maneras, ah... Las cosas conducían a otras cosas con Hewlett-Packard, y empecé a ir a Palo Alto a sus laboratorios de investigación cada martes con un grupito de gente para conocer a unos de los investigadores y cosas así.
Hewlett Packard'da olanlar başka şeylere yol açtı ve her Salı gecesi küçük bir grup insanla Palo Alto'daki araştırma laboratuarlarına gitmeye başladım.
Y vi la primera computadora de escritorio jamás hecha, que es la Hewlett-Packard 9100.
Oradaki araştırmacılarıyla falan buluşuyorduk. Ve üretilen ilk masaüstü bilgisayarı orada gördüm. Bu da Hewlett Packard 9100'dü.
Y podías programarla en BASIC y APL, y por horas, ya sabes, conseguía que me llevaran a Hewlett-Packard y me la llevaba en esa máquina y escribía programas para ella.
BASIC ve APL kullanarak makineyi programlayabiliyordunuz. Saatler süren yolculuklar yapıp Hewlett Packard'a gider ve o makinenin başında takılıp programlar yazardım.
El problema es que habíamos contratado a mucha gente de Hewlett-Packard.
Sorun şuydu : Hewlett Packard'dan bir grup insanı işe almıştık.
Y hubo un equipo básico que lo hizo, pero había un equipo más grande que en su mayoría había venido de Hewlett-Packard que... que no tenía ninguna idea.
Anlayan çekirdek bir ekip vardı ama daha büyük bir ekip ki çoğunluğu Hewlett Packard'dan gelmişti konuyu hiç anlamıyordu.
Para esta gente de Hewlett-Packard, $ 10,000 era barato.
Hewlett Packard'dan gelenler için on bin dolar ucuzdu.
Perdió esa distinción frente a Hewlett-Packard alrededor de tres, cuatro años después de irme, desafortunadamente.
Ben ayrıldıktan üç, dört yıl sonra ne yazık ki bu üstünlüğü Hewlett Packard'a kaptırdı.
Un tóner de una Hewlett-Packard 346-A, para ser exactos.
Hewlett-Packard 346-A toneri açık olmak gerekirse.
Hewlett y Packard.
Hewlett ve Packard.
¿ Tú quieres ser Hewlett?
Hewlett olmak mı istiyorsun?
O podri a comprar algo de HP...
Ya da Hewlett-Packard'tan bir şeyler alabilirsin.
Steven Hewlett lo pilló con las manos en la masa
Steven Hewlett onu dükkandan çalarken yakalamış.
Hewlett, su Jefa de Personal.
Hewlett, personel şefi.
Hewlett escapó.
Hewlett, gitmiş.
Bueno, ahora, ¿ hizo Hewlett algo... algo extraño?
Tamam, şimdi, Hewlett, şüpheli bir şey yaptı mı?
Están también sugiriendo
Aynı zamanda Hewlett'in kendi yandaşlarını öldürdüğünü mü söylüyorsunuz?
Que Hewlett esta matando a sus compañeros. ¿ Por qué?
İyi de neden?
Hewlett.
Hewlett.
Hay un tipo que me dice que compre Hewlett-Packard, pero ya me quemé antes con datos de esos.
Peki... nereye gidiyoruz?
¿ Tú quieres ser Hewlett?
Aslında...
Pido a Hewlett.
Hewlett benim.
Diane Hewlett.
Uh, Diane Hewlett.