Translate.vc / Espanhol → Turco / História
História tradutor Turco
78 parallel translation
Creerán mi história... cuando llegue el barco de apoyo.
Nöbet değişim gemisi geldiğinde benim söyleyeceklerime inanacaklar.
Una bella história.
Güzel bir hikaye.
- Oye, no estoy en esa história.
Bayım, ben bu işin içinde değilim.
Esa es nuestra história, no nuestro futuro.
Bu geçmişimiz, geleceğimiz değil.
"Escribe lo que te digo, en algún sitio de esta história hay una mujer."
"eminim bu konunun içinde bir yerlerden bir kadın çıkacaktır" gibi bir şey deriz.
- de seguir los Santos de la História,
Geçmişin azizlerine kulak verme zamanı.
¡ Es una história de amor materna!
Yürekleri ısıtan bir öykü bu, Anne!
Una história completa de compasión y de amor de madre.
Sadakat, teslim etme ve ölümüne seven bir anne hakkında bir öykü.
... Cariño... - Yo quiero oir la história.
- Hikâyeyi duymak istiyorum.
Pero voy a decir una cosa, despues de haber visto Los Angeles esta es una óptima história para contar,
Ama, şunu söyleyeyim ki, Los Angeles'i gördükten sonra, Ve size anlatacağım hikayenin ardından,
Ahora, esta história que estoy por contarles, acontecio en el pasado, en los comienzos de los años 90, en la época de nuestro conflicto con Saddam, y los Iraquies.
Size anlatmak üzere olduğum hikaye, 90'ların başında geçiyor. Tamda Saddam ve Irak ile olan... Çatışmaların başladığı dönemde.
¿ Estabas escuchando la história de "Dude", Donny?
Ahbap'ın hikayesini dinliyor muydun Donny?
¿ Estabas escuchando la história de "Dude"?
Ahbap'ın hikayesini dinliyor muydun dedim.
Esa história huele muy mal.
İzin verin birşey söyleyeyim,
La história es ridícula.
Oda az önce duşu kullanmak için gelmişti.
No podemos invertir en pequeños extras, como história,
Hikaye gibi küçük ekstralara yatırım yapamıyoruz...
Y fue una óptima história,
Neyse, güzel bir, hikayeydi.
¿ No pensaras que llevar esta história de espias va demasiado lejos, Kevin?
Sence bu hırsız-polis oyununu biraz ileri götürmedinmi Kevin?
Si quiere engañar a alguién, por lo menos, arregle una história verdadera.
Eyer birine oyun oynayacaksan hikayeni gerçekci yapabilirsin bu okadar zormu
Tengo una nueva história para ti.
Hey sana yeni bir hikaye buldum
És la história de un perito en seguridad informática.
Ülkenin en önemli bilgisayar güvenlik uzmanlarından biri hakkında
Y creeme que esta história es verdadera.
Bilkgisayarına girildi ve inan ban busefer hikaye gerçek oldu
"Soy perito en História"
Uzmanlığım tarih üstüne..
No, infelizmente es una história real.
Hayır, ne yazık ki bu gerçek bir hikâye.
Hay una história que dice... que Pra Kroo aprendió este arte... de los libros antiguos.
Geçmişte Bakuna ilk Tai's Fist öğretmeniydi. Ustalığı dillere destandı.
Como resultado, por primera vez en la história, la revista Heaven va a fallar su plazo de publicación.
Bunun sonucunda, başlangıçtan bu yana ilk kez, Heaven dergisi baskı tarihine yetişmeyecek.
Solo nos conto la mitad de la história.
Bize hikayenin sadece yarısını anlattın!
Que esa história me da vuelta en el estomago!
Bu hikaye benim için çok fazla.
Aquella história del deseo y el soldado que regresa, es excelente.
Senin o dileğin, askerin geri dönmesini istemen falan, süperdi oğlum!
Especialmente considerando nuestra história.
Özellikle de geçmişimizi göz önünde bulundurursak.
Conozco gente que está muy interesada en esto. Y no van a convencerme para desistir de esta história.
Sizi kalbinizden yakaladım, ve hikâyemi bıraktırmak için hiçbir şansınız yok.
Puede no suceder de nuevo, tenemos que asegurar esa "história".
Ona son bir kez tam olarak ne olduğunu soralım.
Pondrás la vida de ellas por uma maldita história?
Onun hayatını boktan bir hikaye için tehlikeye mi atacaksın?
Terminé su história. - Enserio?
- Hikayeni bitirdim.
No debería estar contandote esto pero George no editó la história.
Bunu sana söylememem gerekir ama George hikayeyi basmadı.
Ellos no van a publicar mi história.
Hikayemi basmayacaklar.
Lauren, no podemos publicar tu história.
- Hikayemi bastırtmadılar. - Hikayeni basamayız.
Todo porque pedimos, y no vamos publicar tu história.
Bunların hepsi, biz öyküsünü yayınlayacağız diye idi.
Mira, el único peligro que conozco Es mi profesora de história Jessica Dawson.
Bak, bildiğim tek kötülük tarih öğretmenim veJessica Dawson'dır.
- História mundial.
- Dünya tarihi.
Yo se todo sobre la história de China.
Çin tarihi hakkında herşeyi biliyorum.
La história china está aqui.
Çin tarihi burada.
y la história se va a repetir, el no vendra solo.
ve tarih tekerrürden ibaretse yalnız başına gelmiyordur.
! Pero Eric, miau miau, yo conozco a al mujer del hombre mas inteligente de la história.
Ama Eric miyav-miyav, tarihteki en akıllı adamın karısını tanıyordun.
Se está ecribiendo la História. Quiero ser parte de todo esto.
Belki de bir tarih yazılıyor ve ben, bunun bir parçası olmak istiyorum.
y la história solamente se repetirá, sin diálogo entre los gobiernos.
Hükümetler arasında diyalog olmadıkça tarih tekerrür edecektir.
El nuevo profesor de História.
Yeni tarih öğretmeniyim.
La história me dara la razon.
Tarih, beni haklı çıkaracak.
Ya escuche la história del secuestro, por lo tanto, olvidese.
Bu işin içinde olduğunu biliyorum Ahbap.
Usted tiene su história, yo tengo la mia.
Sizin hikayeniz varsa benimde var...
fui expulsada del colegio por una história que escribí Yo estaba usando una camisa escrita "¿ porque soy lesbiana?"...
Matematik öğretmenim tişörtü gördü, gülmeye başladı.