Translate.vc / Espanhol → Turco / Icin
Icin tradutor Turco
1,436,377 parallel translation
- He pasado 30 años construyendo una red de inteligencia de espías, informantes, patriotas y traidores.
Bunu iki sebepten ötürü bir imparatorluk kurmak için kullandım :
La he usado para construir un imperio que existe solo por dos motivos... para mantenerme a mí libre y a ti a salvo.
... beni özgür, seni de güvende tutmak için.
Y me dicen que el Cobrador de Deudas va por ti, lo que significa que es el próximo nombre de la lista.
Ve bana Borç Koleksiyoncusunun senin için geldiğini söylediler. Bu da demek oluyor ki bir sonraki Karalistelimiz o olacak.
El Cobrador de Deudas es un ángel vengador que es contratado para vengarse poéticamente.
Borç Koleksiyoncusu, intikam almak için işe alınmış intikam meleği. Şartları basit.
Reddington dice que el senador contrató al Cobrador de Deudas para vengarse.
Reddington, senatörün intikam almak için Borç Koleksiyoncusunu tuttuğunu söylüyor.
Ojalá fuera tan inteligente.
Keşke o kadar zeki olsaydım. Bu Elizabeth için.
Soy su objetivo porque Raymond es el mío.
Raymond'u hedef aldığım için hedefteyim.
- Daño colateral. Para llegar a Raymond, puede que necesite llegar a sus facilitadores, incluyéndolos.
Raymond'ı alt etmek için sen de dahil olmak üzere ona imkan sağlayanları da alt etmem gerekebilir.
Porque lo delataron. Porque... en realidad creyeron que podían desafiarlo.
Çünkü ona karşı gelebileceklerini düşündükleri için onunla alakalı bilgi verdiler.
¿ Descubriste una huella o encontraste sangre?
Parmak izi mi kan örneği mi buldun? Grant bunun için çok dikkatli davranıyordu.
Grant fue demasiado precavido para eso. No dejó ningún rastro de evidencia e hizo todo lo que pudo para asegurarse de que el cuerpo jamás fuera encontrado, y por eso lo encontré.
Hiçbir kanıt bırakmamış ve cesedin hiçbir zaman bulunmaması için elinden gelen her şeyi yapmış.
- ¿ Zeolita? El Sr. Obermeir murió por asfixia, que no nos dice nada.
Bay Obermeir havasızlıktan boğulduğu için hiçbir şey bulamıyoruz.
La zeolita generalmente se usa para controlar los olores en hospitales y escuelas.
Zeolit, hastanelerde ve okullarda kokuları kontrol etmek için sıklıkla kullanılır.
Así que si me lastimas, solo harás que empeoren las cosas para ti y para tu familia cuando seas arrestado.
Bu yüzden bana zarar verirsen, tutuklandığında durumu kendin ve ailen için daha da kötüleştireceksin.
Mi cliente quiere lo que le debes y me contrató para hacer que pagues.
Müşterim, ona olan borcunu istiyor. Ve sana bunu ödetmek için beni tuttu. - Kim?
Las cosas se pusieron un poco difíciles en la cárcel para el Sr. Pryor.
İşler, Bay Pryor için hapishanede biraz zor.
¿ Quiere matarme porque la ha estado pasando mal adentro?
İçeride zor anlar yaşadığı için mi beni öldürmek istiyor? Öldürmek mi?
Lo guarda para sí.
Kendisi için saklıyor.
Por favor, dime que es algo que podemos usar para rastrear a este tipo.
Lütfen bana bu adamı izlemek için kullanabileceğimiz bir şey olduğunu söyle.
Pero quizá al psicópata que lo contrató para atrapar a Liz.
Ama belki de Liz'i yakalaması için onu tutan psikopat.
El FBI organizó una búsqueda del individuo o individuos responsables.
Büro, sorumlu kişi veya kişiler için bir insan avı başlatmıştı.
- El perfil de Keen los llevó al arresto de un tal Tyson Pryor, un profesor de Sociología de una de las universidades que estaba enojado con el presidente de su universidad porque le había negado la titularidad.
Keen'in profili, Tyson Pryor'un tutuklanmasına yol açtı. O okullardan birinde, görev süresi uzatılmadığı için üniversite başkanına kızan bir sosyoloji profesörü.
Es por eso que contrató al Cobrador de Deudas, para vengarse antes de morir.
Yani bu yüzden Borç Koleksiyoncusu tuttu. Ölmeden önce intikam almak için.
Estamos aquí para hacer un trato con usted.
Bir anlaşma yapmak için buradayız.
Mi libertad por mi silencio. O le diré al agente Gale... la verdad de por qué somos tú y yo grandes amigos.
Sessizliğim için özgürlüğüm yoksa Ajan Gale'e senle benim neden harika arkadaşlar olduğumuz hakkında gerçekleri söylerim.
Puede que no hayas ordenado que se la lleven, pero por tu culpa estoy aquí.
Onun kaçırılması için emir vermemiş olabilirsin ama senin yüzünden buradayım.
Pero al final, ella... hizo lo que hizo por amor a la pequeña niña que juró proteger en lo que... parece ser hace una eternidad.
Ama sonuçta, o... Yaptığı şeyi bir ömür boyu korumaya yemin ettiği küçük kız için yaptı.
Raymond, ella ha ido demasiado lejos... todo para probar que tú también lo has hecho.
Raymond, o çok ileri gitti. Hepsi senin çok ileri gittiğini ispatlamak için.
Donde lo escucharon jurar vengarse de Elizabeth Keen.
Elizabeth Keen için intikam yemini ettiğinize kulak misafiri olunmuş.
Correspondencia detallada entre usted y el hombre conocido como el Cobrador de Deudas, evidencia de que le pagó por secuestrar a Keen.
Sizinle Borç Koleksiyoncusu olarak bilinen bir adam arasındaki ayrıntılı yazışmalar. Keen'i kaçırması için para verdiğinizin kanıtı.
Seis años por lesión culposa agravada, salió a los cuatro por buen comportamiento.
Ağırlaştırılmış araç saldırısına altı yıl. İyi davranış için dört yıla düştü.
Pero de verdad no hay un mercado para el sadismo liberal.
Ancak açık sadizm için gerçekten bir pazar yok.
Estoy aquí por una suplencia.
Buraya temizlik için geldim.
Tengo a una dama aquí que se muere por volverte a ver.
Burada, tekrar tanışmak için can atan genç bir bayan var.
Lamento haberte confundido, pero Tyson Pryor no te contrató.
Seni yanılttığım için özür dilerim ama seni tutan Tyson Pryor değildi.
Eres insaciable ante la venganza.
Sen intikam için bir obursun.
No hay casi nada tan satisfactorio como la venganza, querer lastimar a alguien porque te lastimaron a ti.
İntikam kadar tatmin edici hiçbir şey yoktur. Zarar gördüğün için birine zarar vermek istemek.
¿ La otra es para ti o para Kaplan?
Diğeri senin için mi yoksa Kaplan için mi?
Nadie trabajó más duro que tú para encontrar a Reddington.
Reddington'u bulmak için kimse senden daha fazla uğraşmadı.
Creía que lo estaba... hasta que pude intercambiar una de mis últimas rutas de suministros en los Balcanes por un viaje en el avión del príncipe Hajjar.
Prens Hajjar'ın jetiyle yolculuk etmek için Balkanlar'a doğru olan rotamı değiştirebileceğimi fark edene kadar öyleydi.
Y di instrucciones explícitas de que no te lastimara de ninguna manera.
Ve hiçbir şekilde zarar görmemeniz için açık talimat verdim.
¿ Qué podría decir para convencerte?
Seni ikna etmek için ne söyleyebilir ki?
Pero para que una guerra termine, ambas partes tienen que estar dispuestas a encontrar la paz.
Fakat savaşın sona erdirilmesi için her iki taraf da barış istemelidir.
Gracias por venir, Cliff.
Geldiğiniz için teşekkürler, Cliff.
Gracias, Raymond, por probar mi punto de vista mejor de lo que jamás podría haberlo hecho.
Teşekkür ederim, Raymond, benim haklı olduğumu kanıtladığım için.
Las muertes que causaste en aras de detenerme han sido más que adecuadas para probar en qué te convertiste.
Beni sakatlamak adına yarattığın ölümler neye dönüştüğünü ispatlamak için fazlasıyla yeterli oldu.
Me arrepiento de cualquier dificultad que le causara, pero creo que, al final, estará de acuerdo en que es un pequeño precio a pagar por la verdad.
Ona neden olan zorluklardan dolayı pişmanım. Ama inanıyorum ki sonunda gerçeğe ulaşmak için küçük bir bedel olduğuna inanacaktır.
Reddington lo contrató para traerla engañada.
Pusu kurmak için onu Reddington tutmuş.
Cuando gritaste para advertirme. Para protegerme... de él.
Beni ondan korumak için uyarmaya çalıştığında.
Ha sido citado para comparecer ante un gran jurado federal.
Federal büyük jüri önünde ifade vermek için mahkeme celbiniz var.
Es ilegal decirle al objetivo de una investigación que ha sido llamado a testificar.
Tanıklık yapmak için çağrılmış olduğunuzu birine söylemek yasadışıdır.