Translate.vc / Espanhol → Turco / Interior
Interior tradutor Turco
15,532 parallel translation
Estaban en mi cajón de ropa interior, no el tuyo.
- Benim külot çekmecemdeymis, senin değil.
Ken estaba traficando proyectiles perforantes escondiéndolos en el interior de las chatarras a 4 metros de donde estás sentado.
Ken oturduğun yerin altı metre ötesinde yedek parçalarla ve zırh delicilerle uğraşıyordu.
Vendió sus calzoncillos de algodón como ropa interior resistente a las bombas.
Pamuklu iç çamaşırlarını bombaya dayanıklı diye satıyor.
¿ Ropa interior resistente a las bombas?
Bombaya dayanıklı çamaşır mı?
Debes aceptar tu maldita extravagancia interior.
İçindeki garip yaratığı, kucakla dostum.
Miren en su interior y reconozcan que el cambio empieza con ustedes.
İçinize bakın ve anlayın ki değişim önce sizinle başlar.
EI interior de la silla estaba recubierto de plomo.
Sandalyenin içi kurşun kaplıymış.
Sí. Confío en que encuentre todo en el interior.
- Evet, ihtiyacınız olan her şeyi bulacağınızdan eminim.
Y dormimos allí en nuestra ropa interior larga.
Ve üzerimize alıp uyuduk.
Respira desde lo más profundo de tu interior.
İçinden derin nefes al.
Un poema que Karen había escrito en el interior de la cubierta... de "A mi Propio Tiempo" de Karen Dalton, se analizó en busca de pistas.
Karen'ın Karen Dalton'ın "In My Own Time" albüm kapağının içine yazdığı bir şiir analiz edildi.
Porque sin ellas, cuando recuerdo algo de Bill Pope, ¡ es como si me aplastaran la cabeza desde el maldito interior!
Çünkü Bill Pope tarzı şeyler hatırladığımda kafam içerinden eziliyormuş gibi oluyor!
Todo lo que él sabía, lo que podía hacer está mezclado en mi interior.
Bildiği onca şey, yapabildiği onca şey içimde karman çorman olmuş durumda.
Nos llevará por el Corredor Vasari, enfrente del Ponte Vecchio al interior del Palazzo.
Bizi Ponte Vecchio'nun karşısındaki Vasari Koridoru'ndan Palazzo'ya çıkartır.
Viene del interior del muro.
Ses duvarın içinden geliyor.
Y cuando lo hace, ¿ sientes que la voz viene de tu interior?
Konuştuğunda ses içinden geliyormuş gibi oluyor mu?
Ven desde el interior.
İçeriden gel.
Ya sabes, ¿ con jeans, camisas polo y ropa interior colgando en el patio?
Bilirsin işte arka bahçede sallanan kotlar,.. ... tişörtler, iç çamaşırları falan olur muydu?
No me gustaba tener mi ropa interior colgando allá fuera para que fuera vista por los demás niños, pero sí disfrutaba el sostén de la madre de mi único amigo.
Bizim de. Esasında diğer çocukların gözleri önüne iç çamaşırlarımın serilmesinden hazzetmezdim ama bir arkadaşımın annesinin sütyenini görmekten oldukça haz duyardım.
Pero cuando todos esos trucos terminen lo único que verán será el interior de su colon con las palabras "Jinetes" escritas por todos lados con sangre.
Ama tüm o küçük numaralar bittiğinde göreceğin tek şey kendi kıçının her yerinde yazan "Atlılar" kelimesi olur. Kanla.
No en el sentido de poder, sino de la fortaleza interior. Eso.
Gücü siyasi anlamda kullanmıyorum, içsel güç anlamında kullanıyorum.
Interior.
İçeride.
¿ En el interior?
İçeride mi?
MINISTRO DEL INTERIOR ROSE KENTER Todos los asistentes confirmados son líderes mundiales... a excepción del presidente ruso.
Rusya Başbakanı dışında tüm dünya liderlerinin cenazeye katılacağını teyit edilmeli.
Usar la presión en el interior del volcán cerrando los orificios de ventilación.
Birincisi, buhar deliklerini kapatarak yanardağın içinde basınç yaratın.
Y digo la verdad cuando, Cuando digo que al sacar el bebé de ella es lo que la retorció por dentro. es lo que ella todo se torció en su interior.
Demek ki, o kızın içersinden, o bebeği çıkartmaya kalktığında da, kızcağızın içi, dışına çıkmıştı, tabii.
La ropa interior, dentro de la mochila.
İç çamaşırların çantanın içinde.
Pon ropa interior extra, no tendré tiempo para lavar.
Yedek iç çamaşır var mı? Orada yıkamaya zamanım olmaz.
Papá, oculta la ropa interior.
Baba, gizle o elindeki donu.
# Pero mi voz interior Canta otra canción #
# Ama başka bir ezgi İçimdeki sesin söylediği #
# A la voz silenciosa que reside en tu interior #
# Hâlâ içinde olan o gizli sesi #
# Ella está en mi interior #
# İçimden geliyor #
# Ellos se robaron el corazón de tu interior #
# Çalmış olabilirler söküp yerinden yüreğini #
¡ Libero al espíritu del interior!
İçindeki ruhu serbest bırakıyorum!
¡ Libero al Dios del interior!
İçindeki Tanrı'yı serbest bırakıyorum!
Sr. Ahmadzai manejo un departamento pequeño en el Ministerio del Interior.
Bay Ahmadzai, İçişleri Bakanlığı'nda küçük bir bölümün başındayım.
Para ella, la única cosa peor que la muerte habría sido el conocimiento de que su carne podrida iba a ser atrapado por toda la eternidad en el interior de una caja grande... Y enterrado en el medio de un campo de golf de mierda.
Onun için, ölümden daha beter bir şey varsa Çürüyen etinin bu kutunun içinde sonsuza kadar kapalı kalmasıydı ve sikik bir golf sahasının altına gömülmekti.
Interior de oro de 24 quilates.
24 ayar altın kakmalı.
Los atracadores, sorprendidos por la Policía, decidieron hacerse fuertes en el interior del banco y dejaron que los clientes y empleados llamaran a sus casas.
Polisin gelmesiyle şaşkınlığa uğrayan banka soyguncuları müşterileri bankanın içinde topladılar ve müşterilerle çalışanlara ailelerini aramaları için izin verdiler.
Nosotros avisamos a Interior y que nos manden los datos.
Biz İçişlerine geçiyoruz, detayları gönderirsin.
Creí que, en tu interior, tú también lo sabías.
İçten içe, aslıda sen de biliyordun bence.
- Termina de limpiar el interior.
İçini silip bitirin.
" todos quedaron a salvo en su interior.
" herkes içeride güvendeydi.
Y dejar de colgar ropa interior como si estuviera mojada.
Ve iç çamaşırı ıslakmış gibi orada sallandırmayı kessin.
Bonita ropa interior, Jimmy.
İç çamaşırın güzelmiş, Jimmy.
Veo que has perdido a tu hija... y cuánto dolor te produce en tu interior, donde lo ocultas.
Kızını kaybettiğini görüyorum bunun ne kadar acı verdiğini ve bunu ne kadar derinde sakladığını da.
Sí, con eso no uses ropa interior.
İçine birşey giymene gerek yok.
Diseñó una trampa en su interior.
İçine bir tuzak tasarladı.
Y luego, surgen cosas en los chicos, de algún lugar en su interior.
Ve sonra şeyler çocuklarla birlikte gelir. İçerden içeri girdiler.
Sólo quiero llevar esta información... a los periodistas establecidos como ustedes, para que la presenten al mundo, y que la gente pueda decidir, si estoy equivocado, o si hay algo en el interior del Gobierno... que está realmente mal.
Sadece bu verileri sizin gibi güvenilir gazetecilere vermek istedim. Böylece bunu dünyaya sunabilirsiniz ve gerisine de insanlar karar verir. Ya ben yanılıyorum ya da hükümetin içerisinde çok yanlış olan bir şeyler var.
Solo en su interior.
Sadece içi ölmüş.