English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / K

K tradutor Turco

2,019,262 parallel translation
Cuando eres adolescente y eres mujer, eso se queda contigo.
Ergenlik dönemindeki bir kız çocuğuysanız bu sizde bir etki bırakır.
Ella logró influenciar a mucha gente en poco tiempo.
Kısa sürede birçok insanın hayatına etkisi olmuştu.
Abbie y yo nos encontramos de nuevo, porque no habíamos estado en contacto desde que nos graduamos.
Abbie ve ben birbirimizi bulduk çünkü mezun olduğumuzdan beri birbirimizle konuşmamıştık.
Es un caso de hace 45 años, y creo que tenemos más información que cualquier oficial de policía o detective haya tenido antes.
45 yıllık, çözülmemiş bir dosya ve galiba hakkındaki bilgimiz polis ve dedektiflerinkinden daha çok.
Iba a ir a comprar un regalo de compromiso para su hermana.
Kız kardeşine bir nişan hediyesi alacakmış.
Varios testigos les dijeron al periódico y a la policía que no dudan de que la monja volvió al estacionamiento, pero nadie pudo comprobar que volvió a su departamento.
Birkaç tanık, gazetecilere ve polise rahibenin kesinlikle otoparktaki aracına döndüğünü söylemiş. Ama kimse dairesine geri döndüğünü kanıtlayamamış.
Era un viernes en la noche, y una amiga y yo dijimos :
Cuma gecesiydi ve bir kız arkadaşımla dedik ki
Nos agachamos y tratamos de no reírnos.
Eğildik, kıkırdamamaya çalıştık.
Que no había vuelto de comprar un regalo de compromiso para su hermana.
Kız kardeşine bir nişan hediyesi alacakmış ve henüz eve dönmemiş.
Y estábamos en el primer piso.
Ve zemin kattaydık.
Subimos por esos escalones y entramos a este departamento.
Şu merdivenlerden çıkıp bu daireye girdik.
Y... como eran tres horas más tarde de lo esperado, dije : "Creo que es hora de llamar a la policía".
Üç saat önce dönmüş olması gerektiği için "Bence artık polisi aramalıyız" dedim.
Los tres nos sentamos alrededor de una mesita.
Üçümüz bir masanın etrafında toplandık.
Y oficié una misa.
Bir ayin yaptık.
Partimos pan y vino, e hice la misa, una consagración.
Ekmek ve şarap paylaştık, dua okudum, kutsama ayini yaptım.
Y guardamos un poco del pan de comunión para Cathy.
Ve komünyon ekmeğinin birazını Cathy için ayırdık.
Después de una o dos horas, Peter y yo nos fuimos, bajamos esos escalones y salimos a caminar.
Birkaç saat sonra Peter'la oradan ayrıldık ve şu merdivenlerden inip bir yürüyüşe çıktık.
El auto había estado en un área pantanosa, sin duda.
Bu araba kesinlikle bir bataklık bölgesine götürülmüştü.
" Joyce Helen Malecki, bella joven de veinte años de Lansdowne que vivía a menos de 3 km...
"Joyce Helen Malecki, 20 yaşında, Lansdownelı bir genç kız."
El día que mi hermana fue de compras, esa noche, la desaparición de la hermana Cathy estaba en las noticias.
Kız kardeşimin alışverişe çıktığı o gece, yerel haberler Rahibe Cathy'nin kayboluşunu bildiriyordu.
CHICA DE LANSDOWNE DESAPARECE ENCUENTRAN AUTO ABANDONADO
Lansdownelı Kız Kayboldu Terk Edilmiş Aracı Boom Town'da Bulundu
Pero fue claro desde el principio, cuando aparecían tantos nombres, que debía encontrar el modo de guardar la información y tener acceso a ella.
Ama başlarda birçok isim ortaya çıkınca bilgileri kaydedip tekrar bulabilmek için sistemim olması gerektiğini anladım.
" Hicimos un viaje para entender mejor los eventos de la noche en que la hermana Cathy fue secuestrada.
"Rahibe Cathy kaçırıldığında olanları daha iyi anlayabilmek için" araştırma gezisine çıktık.
Pero supe que era mi hermana.
Ama yine de kız kardeşim olduğu anlaşılıyordu.
Si se trata de mi hermana, lo único que puedo ver es lo que vi cuando quitaron la sábana.
Kız kardeşimi her andığımda aklıma o örtüyü çektikleri an geliyor.
"La policía busca a la monja desaparecida. Unos 26 oficiales revisan el área con perros buscadores de cadáveres".
"Şehir polisi kayıp rahibeyi arıyor, 26 polis memuru K-9 köpekleriyle bölgeyi araştırdı."
Una monja desapareció y estaba en primera plana.
Bir rahibe kaybolmuş, manşetlere çıkıyor.
Sabíamos que se llevaba a cabo una investigación, pero ya no podíamos verla.
Soruşturmanın devam ettiğini biliyorduk ama artık bunu alenen yapmıyorlardı.
Ese fue un periodo muy difícil en mi vida.
Hayatımın çok karanlık bir dönemiydi.
Ahora...
Artık...
Ya no teníamos que esperar para saber qué pasó.
Artık ona ne olduğunu öğrenmeyi beklemeyecektik.
Alan Horn es un hombre muy habilidoso que nos contactó a través de nuestro sitio público en Facebook.
Alan Horn çok yardımsever biri, bize Facebook'taki herkese açık adalet sayfamız aracılığıyla ulaştı.
Aquí estuvimos.
Buradaydık.
Estaba allí, boca arriba, sin ropa de la cintura hacia arriba.
Sırtüstü yatıyordu ve kıyafeti beline kadar soyulmuştu.
Trabajamos en ese lugar todo el día.
Bütün gün suç mahallini araştırdık.
En el caso de la hermana Cesnik, hasta hallar su cadáver a los dos meses, durante ese tiempo, investigamos a muchas personas, a cualquiera relacionado con ella.
Evet, Rahibe Cesnik dosyasında ceset iki ay sonra bulundu. O süre içinde birçok kişinin ifadesini aldık, onunla iletişimde olabilecek herkesin.
"Es un caso abierto, y no podemos hablar del asunto".
"Bu hâlâ açık bir dosya, bunu sizinle tartışamayız."
Así dijeran que no saben nada, al menos dirían algo.
Çıkıp "Hiçbir şey öğrenemedik" deseler hiç olmazsa konuşmuş olurlar.
Un detective retirado que entrevisté frecuentemente, quien trabajó en el caso, a menudo me dice :
Sık sık röportaj yaptığım, bu dosya üzerinde çalışan emekli bir dedektif bana hep şunu der :
Alguien tiene que aceptar el hecho de que así fue como nos las quitaron.
Birinin çıkıp onların aramızdan bu şekilde ayrıldığını alenen kabullenmesi lazım.
Estamos en un momento en el que no vamos a olvidarlo.
Artık bu işin peşini bırakamayacağımız bir noktaya geldik.
La otra es la testigo, la estudiante anónima.
Diğeri de bir görgü tanığı, gizli tanık.
ESTUDIANTE ANÓNIMA DICE HABER SIDO LLEVADA HASTA EL CADÁVER DE LA MONJA
Gizli tanık olan öğrenci rahibenin cesedine götürüldüğünü söylüyor.
Esa estudiante probablemente sabe exactamente lo que pasó, y le ha tomado 45 años enfrentarse gradualmente al horror.
Gizli tanık herhalde tam olarak ne olduğunu biliyordu ve içindeki bu korkuyla yavaşça yüzleşmesi 45 yıl sürdü.
¿ Quién es la estudiante desconocida?
Gizli tanık kimdi?
¿ La estudiante desconocida?
Gizli tanık mı?
Para mí, ser la estudiante desconocida era primordial.
Gizli tanık olarak kalmam çok önemliydi.
Ellos viven para ese glorioso momento en que su hija se pone un velo y toma su primera comunión.
Kızlarının duvağını takıp İlk Komünyon'una gittiği muhteşem anı dört gözle beklerler.
Eran tres varones, luego venía yo, después otros tres varones, luego, dos niñas y un varón.
Üç oğlan, ben, sonra üç oğlan, iki kız ve bir oğlan şeklinde doğmuşuz.
Todos éramos monaguillos.
Hepimiz rahip yardımcısıydık.
Nos decían que era un honor y un privilegio ser monaguillos.
Rahip yardımcılığının büyük bir şeref ve ayrıcalık olduğu söylenmişti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]