Translate.vc / Espanhol → Turco / Kil
Kil tradutor Turco
451 parallel translation
Pearl, que era una flor silvestre... brotó de la arcilla dura, rápida en florecer... y de muerte temprana.
Kendisi de vahşi bir çiçek olan Pearl. O, sert kil kadar gururlu, çiçek vermekte hızlı davranan... Ölmek içinse çok genç olan Pearl.
La arcilla de la herradura de tu caballo sólo puede venir de un sitio, Coral Flats.
Atinin nalindaki kil sadece Coral Flats'te var.
El barro vuelve al barro.
Kil, kile geri dönüyor...
TESTIGO ACCIDENTAL
KIL PAYI
Un envio de arcilla desde Rumanía por barco. Toda la tripulación murió en el camino.
Kilci akımını, biri çanak çömlek yapmak için ta Romanya'dan buraya kil göndermiş.
Esta arena es similar a la arcilla roja encontrada en los estratos de ese período en particular
Bu kum bahsettiğimiz dönemin katmanında bulunan kızıl kil ile aynı.
Oh, diosa venida a la Tierra, hazme inmortal con tu beso y viviremos de néctar y ambrosía.
Dünyaya gelen tanriçam, öpücügünle beni ölümsüz kil sölen gibi bir hayat yasayalim.
Tengo mis días de arcilla y los buenos.
Oh, benim kil günlerim ve iyi günlerim var.
Búfalo Corredor, trae a tu gente a la pendiente de arcilla.
Koşan Buffalo, kabileni kil kuyusuna getir.
Yo le dije al comisario Lord que podía ubicarlos en la pendiente de arcilla.
Onları kil kuyusu çevresine yerleştirmesini Şerife ben söyledim.
- ¿ Pizarroso, arcilloso...?
- Kayrak mı, kireçtaşı mı, kil mi?
Entonces lo vertieron en un gigantesco molde.
Sonra, devasa bir kil kalıp içine dökülür.
- Esta operacion ha sido muy facil.
- Tereyagdan kil çeker gibi oldu hersey.
No, no es este tipo de barro.
Hayır, bu doğru kil değil.
- ¿ Verdad que es un barro malo?
- Bu kil iyi değil, değil mi?
Buscaremos hasta que no encontremos.
İyi kil bulana kadar aramaya devam edeceğiz.
Otra vez. Está terminando Agosto y todavía no hemos encontrado el Iodo.
Al yine, Ağustos neredeyse bitiyor, ve hala kil bulamadık.
¡ Sé muy bien que no es este lodo!
Bunun doğru kil olmadığını biliyorum.
¡ El barro!
Bu kil!
Conseguí arcilla de 2000 años de antigüedad en Mongolia.
Moğolistan'da 2,000 yıllık kil toprak buldum.
¿ Aquí es de donde se extrae arcilla?
Çömlek yapmak için kil çıkarılan yer burası mı?
Fue a buscar a tu padre a la excavación de arcilla en el Monte Iwama.
Babanı aramak için Iwama kil ocağına gitti.
Rodeados de porquería Eso es buena señal
- Ve killi toprak kayıyor. - Kil iyiye işarettir.
Necesita más tierra roja y líneas bien marcadas.
Daha dengeli bir zemin ve kırmızı kil yüzeyi olmalıydı.
La mayoría son extraídos de minas cuyas vetas incrustadas con diamantes bajan hasta una profundidad de 1.000 metros.
Çoğu, 900 metre derinlikteki elmas içeren kil kuyularından çıkartılır.
Luego vuela a buscar arcilla para encerrarla y ella se desviste.
Sonra, duvar örmek için biraz kil bulmaya gidiyor, eşi ise üzerini çıkarmaya başlıyor.
ÉI regresa con el pico lleno de arcilla y bloquea la entrada para que la familia esté a salvo.
Bir gaga dolusu kil ile gelip girişi kapatıyor ki, karısı ve civcivler güvende olsun.
Una especie de arcilla que existe en Marte puede servir como catalizador para acelerar reacciones químicas parecidas a las actividades vitales.
Çalışmalar gösteriyor ki, Mars'ta bulunan bir tür kil hayat olmayan bir yerde, hayatın olduğuna işaret eden kimyasal reaksiyonlarda katalizatör görevi görebilir.
La biblioteca asiria de Asurbanipal tenía miles de tablas de arcilla.
Asurun Ashurbanipal kütüphanesi binlerce kil tablete sahip.
Sí, arcilla blanca.
Kil mi? Islak kil. Elektrik verilmiş sanıyorum.
Datos, datos, datos, no puedo hacer ladrillos sin arcilla.
Veri... veri... veri... Kil olmadan tuğla yapamam.
Mezclado con un poco de arcilla, forma una especie de antibiótico natural.
Şuradaki kil ile biraz karıştırınca bir çeşit doğal antibiyotik elde edilebiliyor.
No van a devolvernos el dinero... vendiendo bolsas de mimbre y macetas de arcilla.
Şuan, Bunu Geri Ödeme Günü Değil.. Torba Satarak, Kil Kaplamak..
Ines sostiene un tarro de arcilla del que parece muy orgullosa.
Inez, çok gurur duyar göründüğü bir kil tencere tutuyor.
Parece arcilla, pero no lo es.
Kil renginde ama kil değil.
Hey! bien Marcy parece que tienes un buen pedazo de arcilla para moldear.
Marcie, görünüşe göre elinde şekillendirmen gereken kahrolası bir kil var
y la Tierra de Fuller, recuerde.
Fuller's Earth, unutma. ( yeşil kil )
En Krizhanovskiy hay arcilla, y hay carbón.
Krizhanovskiy'de kil var, kömür var.
Camille, ¿ fuiste de nuevo a excavar barro?
Camille, yine kil çikarmaya mi gittin?
Cuando te sales a hurtadillas para robarte el barro... nos mantienes despiertos toda la noche y haces que tu hermano falte a clases.
Kil çalmak için gizlice sivistigini, bütün gece bizi ayakta biraktigini erkek kardesinin okulda basarisiz olmasina neden oldugunu bir duysun!
Cuando el barro está más vivo que la modelo, como carne viva... es algo muy raro.
Yalnizca taslaklar. Bilirsin... kil modelden daha canli durdugunda... gerçek et gibi... Buna ender rastlanir.
Yyo decía. ; "¡ Así es!" Y entonces todos nos animábamos.
"Tabii kil", derdim. Böylece hepimiz neşelenirdik.
Compra arcilla.
Kil satın alın.
No venderán arcilla.
Kil satmayacaklar.
No podemos comprar arcilla.
Kil alamıyoruz.
¡ Escuchad como relinchan nuestros corceles por servicio inmediato! Montadlos y haced incisiones en sus pellejos. Que su sangre caliente salpique los ojos ingleses.
Yapın ama şuradaki zavallı... ve aç ekibe dikkat edin... adil gösteriniz onların ruhunu emmeli... onlardan geriye kil ve insan kabuğu kalmalı.
Hablamos de arcilla y de colores primarios.
Kil hakkında konuştuk, temel renkler hakkında konuştuk.
Arcilla... en las manos de un maestro escultor.
Usta bir, heykeltıraşın elindeki kil gibi.
Esto es la meseta.
İşte burada kil evi var.
Eh, su madre...
Kil.
La arcilla aún está blanda.
Kil hala yumuşak.